Bankacılıktan Yazılıma: Kurum İçi Girişimcilik Hikâyesi | Benimle Oynar Mısın 31

Avatar Oyuna Devam | 11 Aralık 2024



Intro

Ufuk Erdoğmuş (00:00)
Benimle oynar mısın? 31. bölümde konuğumuz Committed Genel Müdürü Levent Köseoğlu. Levent hoş geldin. Evet, şimdi seninle aslında konuşmak istediğimiz bizim kanala uygun üç konu var. Birincisi bir kere kurum içi girişimcilik sonucu doğmuş bir proje, Committed. Kurum içi girişimciyi hiç bize denk gelmedi elimiz. O yüzden bu ilk defa olacak.

Levent Köseoğlu (00:06)
Merhabalar hoş bulduk Ufuk.

Ufuk Erdoğmuş (00:28)
Konu kurabiliyorsunuz. İkincisi bir kere çevreci bir girişim. Karbon neydi? Karbon NUTN certifikasıydı. Gönüllü karbon certifikası sağlayıcısı. Bu orijinal bir konu hem de çevreci bir mesele. Bunu öğrenmek için genel kültür olarak konuşmak istiyorum. Üçüncüsü de sen bankacısın Aslan. Şimdi hiç alakasız bir yazılım şirketi yönetiyorsun.

Levent Köseoğlu (00:37)
Gönüllü karbon sertifikası.

Ne denir ona? Devşirme ITC'yim şu anda. Bankacılıktan ITC'liğe geçtim.

Ufuk Erdoğmuş (00:58)
İşte onunla da ayrıca ilgili konuşuruz yani nasıl bir dünyadan nereye geldik merak ediyorum. Şimdi önce kurum içi girişimcilik hikayesinden başlayalım. Tam olarak nasıl kuruldu Committed?

cOmitted şirketinin kurulma süreci

Levent Köseoğlu (01:07)
Her şey soğuk bir kış gecesinde başladı. Yok yok o kadar geriye gitmeyeceğim. Şöyle başladı ben FİBA Bankanın İzmir Kurumsal Şubesi kurumsal şube müdürü olarak görev yapıyorum. Bir gün bir enerji firmasına ziyarete gittim. Dedik ya bizim gönüllü karbon sertifikamız da var. Bunun teminatı alıp kredi verebilir misin dedi. Ondan sonra şimdi kredi paketini de yazacağım. Ne ki bu filan diye araştırırken. Ben de bilmiyorum konuyu sıfır.

Ufuk Erdoğmuş (01:12)
Toz ve gazla olduğundan girseydim diyecektim.

Daha sen bilmiyorsun yani.

Levent Köseoğlu (01:34)
o arada COP26 iklim zirvesi oldu Glasgow'da. Karbon vergisi kararları oldu. İşte bizim müşterinin vermek istediği karbon sertifikası bir anda 8 kat arttı. Avustralyalı bir dealer geliyor, çanta olarak alıyor, 3 katına Delta Air Lines'e satıyor falan. Böyle gözümün önünde oluyor bunlar.

Onun detayına

Ufuk Erdoğmuş (01:59)
Böyle

Levent Köseoğlu (02:00)
da biraz değinirim.

Ufuk Erdoğmuş (02:02)
Yani sertifika

var, bunu birileri üretiyor ya da hazırlıyor sonra bir de bunlar bayağı satılıyor.

Levent Köseoğlu (02:07)
Aynen.

böyle arada middlemenleri var. Satıfları, şeyleri. Bu çok güzel bir şey de tabii ben bankacım. Teknik altyapım bir yere kadar. O dönemde Queensland Üniversitesi'nin Low Carbon Economies programı vardı onlaydı. O sene onu şey yaptım, bitirdim. Biraz daha teknik altyapımı olsun diye.

Ufuk Erdoğmuş (02:22)
Bu arada hikaye çok eğlenceli. Yani hani yeni bir şey duyuyorsun, aa bu neymiş deyip bir programa mı girip eğitim mi alıyorsun? Duyduğum şeyin eğitimini almıyorum da o yüzden.

Levent Köseoğlu (02:27)
Aynen.

Orada ama eğitimini alırken de şöyle bir avantajım vardı. Fibabanka, Fiba grup bünyesinde bir banka ve girişimciliğe çok önem veriyor. Bizim bankada da FOCUS diye kurum için girişim programı var. Ayrı bir internet sitesi var. Tüm çalışanlar, gişe görevlisinden genel müdür yardımcısına kadar oraya iş fikirlerini yazabiliyor. Sene sonunda da seçici kurul o fikirlerden potansiyelleri seçiyor. İşte mentorluyu alıyor, sağa çalışmaları falan eğer...

Ufuk Erdoğmuş (02:55)
Kurum

için girişimcilik zaten böyle. Tabii tabii. Eğer de böyle bir platform var, istediğin fikri ben şöyle bir öneriyorum deyip.

Levent Köseoğlu (03:00)
Aynen

ben bu gönüllü karbon işini de hani görünce dedim ben bunu fokusa acaba sunabilir miyim? O arada işte teknik altyapıyı o arada oluşturdum. Ardından işte 2022 senesinde ben bu fikrimi yazdım dedim ki gönüllü karbon sertifikası Türkiye en büyük 5. üretici dünyada ama bunun bir market place yok bunu yapabilir miyiz diye bizim bir avantajımız da kardeş şirketimiz Fibre Enerji yılda 1 milyon ton bu sertifikadan üretiyor zaten.

Ufuk Erdoğmuş (03:26)
Neymiş bu sertifika?

Levent Köseoğlu (03:33)
Aynen.

Ondan sonra geçtiğimiz senenin başında dört iş fikrinden biri olarak bizimki seçildi. Ardından işte biz üç ay boyunca işte...

Ufuk Erdoğmuş (03:43)
Fibabanka içerideki bu girişimcilik fikirlerinin her sene 4 tane mi seçiyor yoksa bakıyorlar kaç tane

Levent Köseoğlu (03:48)
O

sene pas da geçebiliyor ya. 4 tane potansiyel seçtiler. Sonra 3 ay bir sağa çalışmaları, mentorluklar, İhsan Ergin Hoca'nın mentorlukları ile ilerlettik. ayında yönetim kuruluna sunum yapacağız. Benim tabi doğru zaman doğru yer burada biraz devreye girdi. Ben bu sunumu yapmadan 1 ay önce BDDK tüm bankalara gelmiş kredilerinizin karbon ayak izini öğrenmek istiyoruz demişler. Bizim banka üst yönetimide karbon...

Ufuk Erdoğmuş (03:50)
Beğendiler dördünde destekleyeceğiz.

Zaten

bunu hazırlık yapıyorsun.

Levent Köseoğlu (04:18)
Karbon

olgusuyla çok yakından tanışmış. Ben sunumu açtım. İlk dedim karbon kredisi şu, bu filan diyeceği herkes öne doğru eğildi zaten.

Ufuk Erdoğmuş (04:26)
Bu arada her konukta artık çok olmaya başladı. Ben başta böyle aradan cımbızla çıkarmaya çalışıyordum. Kendiliğinden çıkıyor bak yani doğru zamanda doğru yer diyorsun. Bir şans faktörü inanılmaz. Daha en baştan gelmiş yani.

Levent Köseoğlu (04:36)
Tabii

tabii ya ben bunu 6 ay önce sunsam 1 sene önce sunsam belki. Kizlerin haberi olmayacak. Tabii tabii güzelmiş hadi canım deyip geçecekti belki proje.

Ufuk Erdoğmuş (04:44)
Bir ay sonra ilk sunumlu ilk slide çıkınca aaa neymiş bu diye

Levent Köseoğlu (04:47)
Ben orada

yönetim kuruluna sunumlu 12 slide'i bitiremedim zaten. Yani 10. slide'da bizim falımız fallanmıştı o tarafta. Sıkıştı. Ardından tabii biz 2. artık ön yatırım onayını aldık orada. Ardından işte gene sağa çalışmaları falan devam ediyor. Projeyi biraz daha geliştirelim diye. Ben çok kısaca bu gönüllü karbon sertifikasını burada anlatayım istersen.

Ufuk Erdoğmuş (04:57)
Azıcık görüldü.

Gönüllü karbon sertifikası nedir?

Levent Köseoğlu (05:11)
Örneğin Fibo Enerji 10 tane rüzgar santrali var. Uluslararası kurumlar var. Gold Standard diye standart kurumu deniyor bunlara. İşte Venra var, Bio Carbon Registre var. Keramacı gitmeyen. Bunlara gidiyor, gel beni audit et, denetle diyor. Standard'a. Gold Standard yaklaşık 200 bin eurosunu alıyor. Bir de bir senesini alıyor. Sonra diyor ki, sen bu rüzgar santralini kurmuşsun. Daha önce daha elektrik, kömür santralinden elde ediliyordu. Ve her megavat elektrik de atıyorum. 3 ton karbon salımı oluyordu. Bu arada ortamlarda satılacak bir bilgi karbon salını mı değil karbon salımı.

Salım çünkü merkez salımda egzozdan çıkan diye düşünüyor. Her megavat elektrik üretirken kömür santrali 3 ton karbon salımı gerçekleştiriyordu. Sen bu rüzgar santralini kurdun artık o kömür santraline gerek kalmadı. Her megavat elektrik ürettiğinde rüzgar santrali 3 ton karbon salımını engelliyor diyor ve gold standar sana elektrik üretimine bağlı olarak sertifika karbon salımını engellediğine dair.

Ufuk Erdoğmuş (05:45)
anlıyoruz.

Ya da bir otorite var. Seni denetliyor bağımsız kuruluşlara.

Levent Köseoğlu (06:09)
Bu sadece rüzgar sert gülü için değil, örneğin bir ormanlaştırma projesi. O da gidiyor, Go Standart'a başlıyor diyor işte Afrika'da özellikle, çok büyük alanlar. Evet diyor burada 500.000 ağaç var diyor, sen bunlara bakıyorsun korucular var işte gelişimini sağlıyorsun bu ağaçta.

Ufuk Erdoğmuş (06:23)
Ne

seviyede peki? Benim ilk aklıma gelen şeytanın avukatlığını yapacağım tabii ki. Bu adam zaten santral ekmeyecek miydi? Zaten ağaç ekilmiyor muydu orada? Denetimini nasıl yapıyorlar? Ağaçları ekti sonra bakıyorlar mı? Bir öyle bir şey var ya, ekiyorsun, ölüyor sonra falan.

Levent Köseoğlu (06:37)
Öncelikle bu

proje yapılırken başvurmalı lazım. Bakışınızı Go standart diyor ki zaten sen dükkanı açmışsan anahtarı çevirdin para geliyorsa gelme zaten bana. Ben bu santrali yapacağım de benden o yüzden buna kaynak arıyorum de o zaman veya işte 4 santrali var 5.

Ufuk Erdoğmuş (06:40)
standartı verenlerin

Rüzgar santrali

açacak olan değil de ben biraz çevreci olmak için biraz destek verirsen santral açarım.

Levent Köseoğlu (07:00)
Ya da ticari

olarak ekside projeler var. Mesela işte bu havadaki karbonu karbon removal projesi deniyor. Bizim evdeki Dyson'ların çok büyüğünü düşün fabrika gibi havayı filtreliyor siyah karbonu taş haline getirip yerin altına gömüyor. Bunun ticari bir şey yok. Bu sadece onun gömdüğü kadar sertifikasını sağlıyor o tarafta. Ya da Afrika'da bir proje vakıf diyor ki ben kadınlara eğitim vereceğim diyor. Onlarda odun ocaklarıyla yemek yapılıyor.

Bunu güneş enerjisiyle de yapacağım. Güneş paneli koyacağım diyor. Hem de kadınları da eğiteceğim diyor. Hem kadınlar o karbonu solunmayacak diyor. Hem de o kadar odun kesilmeyecek diyor. Bundan 10 bin tane üreteceğim diyor. Bana bunu bu kadar da emisyon dengeleyeceğim diyor. Onun da sertifikasını çıkartabiliyor. Bunu kimler alıyor? Delta Airlines uçuşlarını karbon nitri yapmak istiyor. Gold Standard'ın sitesine giriyor. Projeleri görüyor. Ben bu kadar karbon saldım. Bu kadar da temizleyen var diyor. Yani kirleten temizleyen para ödüyor. Yeni bir proje oluştursun diye.

Ufuk Erdoğmuş (07:57)
Yani birisi daha temiz bir şey daha doğrusu havayı temizlemek işte karbon salımlılığından bahsediyorum. Birisi temizlemek için bir şeyler yapıyor karşılığında sertifika üretiyor. Sonra bu sertifikaları da havayı kirletip bunu kendisi temizleyemeyen birileri senin için buyur hazır temizlenmişi var gibi.

Levent Köseoğlu (08:14)
Burada önemli bir nokta var. O unavoid deniyor buna yani önlenemeyen emisyonunu yapacak. gene ama şöyle mesela sen bir fabrika yaptın karbon salımı gerçekleşiyor. Tamamına sertifika alırsan o olmaz. Önce güneş panellerini kuracağım. Tabii tabii verimliliklerini yapacağım olacak olacak. En son olacak ya yüzde 19'u kalıyor. Bunu da mecburen karbon salımı. Ya o bir de insanlar da anlıyor onu zaten. Belki hatırlarsın Taylor Swift.

Ufuk Erdoğmuş (08:20)
nasıl oynayacaksın?

Ne dediğim buydu yani hani bu çok gri alay

Denetimin önemli olduğu bir şeymiş aslında.

Levent Köseoğlu (08:43)
bu sene başında uzak dolu turnesi vardı erkek arkadaşı Amerika'daydı devamlı uçakla maçlarına gitti geldi geldi. Bayağı ol. Hatırlarsın canım. Hatta ojelerini kırmızıya boyadığı haftaydı. Sonra bu sertifika uçuşlarını sertifika alarak götürledi. Kızın etini kemiğinden ayırdılar. Dediler ya sen zaten niye özel jetle her hafta gidip geliyorsun ki sonra bir de bunu şey yapıyorsun.

Ufuk Erdoğmuş (09:00)
Ne zaten?

Levent Köseoğlu (09:12)
Onun normal tarifeli uçakla git ya da hani zoomdan şey yap her hafta gitmen gerekir ya. Sen düşürebildiğin kadar düşüreceksin. Ondan sonra...

Ufuk Erdoğmuş (09:19)
private

jetle adamı getirip götürüyor ondan sonra da nötrledim diye sertlik alıyor yemezler bunu

Karbon nötr ve Karbon sıfır farkı

Levent Köseoğlu (09:23)
Bu

şeyde çok kullanılıyor daha da çok duyacağız karbon sertifikasını. Coca-Cola'nın 2030 karbon nötr hedefi var. Adamına karbon sıfırlama imkanı yok. Bir yerde kalıyor. %15 falan kalıyor. Orada bunları kullanıyorlar.

Ufuk Erdoğmuş (09:35)
Neutür lafı o yüzden mi? Ben karbon zero ile karbon neutür niye iki ayırt edelim diye aslında bunu gördüğümde şaşırmıştım. Karbon neutür bu yani. Sıfırlayamıyor.

Levent Köseoğlu (09:42)
ama karbon züryu hakikaten sıfır karbonla üretirsen orada hani gerçekten

Ufuk Erdoğmuş (09:47)
Sıfırlayamayan

adam ama temizleyen para veririz.

Levent Köseoğlu (09:50)
Bu biraz

da kirleten, temizleyene para veriyor. Bu kirletme vergisi şu ana kadar aslında hep bu ticari hakkı...

Ufuk Erdoğmuş (09:57)
Kirletenden vergi alma gibi.

Levent Köseoğlu (09:59)
Bunca

yıl bir şeyler yapıyorduk ve havayı kirletiyorduk ve bunun parasını ödemiyorduk aslında. Şu anda aslında bunu temizlemenin bir bedeli var. Bu temizlemenin bedeli ödeniyor. Yani ben bunu otellere açıklarken housekeeping gibi diyorum. Biz odayı kirletiyoruz, arkadan biri geliyor odayı temizlemiyor.

Tabii tabii artık Türkiye'de yapıyor Türkiye'de de karbon sertifikanın borsası oluşacak ki yurt dışında satışlarda o borsadan gidilecek. bir karbon sertifikası bu. şimdi bunu şey yaptık bana kadar beğendi adede biz bunun market place'ini kuralım Türkiye'de yapalım ama dedi ki bu bir ürün değil hani biri alacak biri satacak ben yüzde beş komisyon alacağım benden daha düşük fiyata devamlı biri çıkacak.

Karbon sertifikasını ürünleştirmek

Ufuk Erdoğmuş (10:31)
ekonomi var artık.

Levent Köseoğlu (10:45)
ya da X firması Y'den alırken benim üstümden sonra ikinci de Y'deki Ahmet abi yazacak. Ahmet abi sende var değil ya ben ondan alabilir miyim? Biz oradan çiğdem çık derak gelene gidene bakacağız ne oluyor diye. Dedik bunu bir ürüne dönüştürelim ve şöyle bir hale getirdik. Biz artık firmaların sattığı ürün ve hizmetlerin satış anında o ürün sepete atılırken karbon emisyonunu hesaplıyoruz. Ve o altyapımızda bu partner firmalarımızın müşterilerine bu ürünün karbon nötrü almasını teklif etmesini sağlıyoruz.

Örneğin Corendon Havayolları ile başladık ilk projemiz. Bu arada biz oca şeyi de anlatayım süreç nasıl işledi. Biz Eylül ayında dedik ki bu altyapı sağlayıcı olacağız. Eylül'ün geçen seneydi. Dedik ki biz bunu artık ürüne çevireceğiz. Sadece market place olmayacağız. Bankada fikri beğendi. Dedik yaz bir miktar daha paraya ihtiyaç olacak. Storumuza sertifik almamız gerekiyor. Şuydu buydu. Dediler ne kadar para lazım fizibilitenizi çıkartın. Çıkardık fizibiliteyi. Güzel de bir bütçe tuttu. Ocak ayında sunduk. Banka onayladı.

Ufuk Erdoğmuş (11:22)
Bir sen oldu daha. Hızlı.

Levent Köseoğlu (11:42)
Ocağın sonunda şirketi kurduk artık. Committed danışmanlık aşağı olarak. Belli bir istesi bankanın, belli bir istesi fikir sahiplerinin şeklinde. Ardından Mart ayında ben de İzmir Kurumsal Şube Müdürlüğü'nü bıraktım tamamen. Devir teslimi gerçekleştirdim. Committed'da tam zamanlı olarak her işe bakan iki kişiden biri Fatma Nur arkadaşımız benim diğer buradaki iş ortağım.

Ufuk Erdoğmuş (12:06)
Dışarıdan hoş gözüküyordu ama

Levent Köseoğlu (12:08)
Fatma Onur da

bizim bankada IT ekibindeydi. Frontend yazılımcıyı da bilgisayar mühendisiydi. O da sağolsun projeye inandı. Birlikte başladık. Şu anda 10 kişilik bir ekip olduk o tarafta. Ve böylece Mart ayında yaptıktan sonra ilk projemizi Corendon Havayolları ile gerçekleştirdik. Şu an sen bir uçak bileti aldığın zaman satın aldıktan sonra bir pop-up çıkıyor. Bu uçuşunuzu karbon nötrü yapmak ister misiniz diyor. Evet dersen bizim o altyapımız da uçuşun emisyonu hesapla ve temizleyeceği kadar sertifikayı müşteriye satabiliyor.

Ufuk Erdoğmuş (12:37)
İki sorum var. Gönüllüden kastımız bu değil mi? Ben alıcı olarak kendi uçuşumu bilinçli olarak, gönüllü olarak çevreyi temizlemek için bir sertifika alıyorum. Sizin sattığınız üründe bu durumda hesaplama oluyor.

Levent Köseoğlu (12:46)
Aynen.

Hesaplamak için o sertifika alıp kendi stomda tutuyor. Ondan sonra istiyen Koremdon'daki Thomas'a, Hans'a, Ayşe'de izin veriyor.

Ufuk Erdoğmuş (12:59)
yazılım işi, yazılım girişimi olmasının sebebi zaten bütün bu prosesi online APU üzerinden yönetiyor olması bir de bir hesaplamaları yapıyor olması.

Levent Köseoğlu (13:07)
Aynen öyle.

Bir de bunun güzelliği, ben bunu Korendoğun için yaptım. Nereden uçuyorsun, nereye uçuyorsun, ne kadar? Artık bu genel bir algoritma. Ben oradaki hava yolunun ismi değiştirdikçe dünyanın bitme hava yollarını bunu...

Ufuk Erdoğmuş (13:18)
Sen

bir uçağın bir yerden bir yere giderken ne kadar karbon saldığını bir kere hesapladınız.

Levent Köseoğlu (13:22)
Bizim şeyimiz aslında

biz B2C gibi gözüküyoruz ama aslında B2B'yiz. Ben gidip Corendo'nunla veya XC'ye büyük firmayla anlaşıyorum ama o bütün müşterilerine benim teklifimi ilerletiyor.

Karbon salımına dikkat etmek neden önemli?

Ufuk Erdoğmuş (13:32)
Bu örnek üzerinde konuşayım başka firma müşteriden değil ben karşılayacağım da diyecek olabilir değil mi? mümkün O yüzden B2B aslında. Yani bir örnekte son kullanıcıdan alıyorsun o sertifikanın ücretini ama başka bir örnekte ben bunu karşılayacağım deyip reklamını yapabilir. Yani ben çevireceğim bakın her aldığınız ürünün karbon nötrledik biz falan diye.

Levent Köseoğlu (13:38)
Tabii tabii öyle firma

Bu arada Corendon

bunu yaparak sürdürülebilir hava yolu oldu. Google Green Seo'da üst sıraya çıkıyor. Sky Scanner'da tavsiye edilen hava yolu oldu. Booking'de gene öyle. Fibasegorta geldi sonra bize. Dedi ki ben sürdürülebilir ferdi kazan sigortası oluşturalım sizinle. Yapalım dedik artık. Sigorta sahibinin bir yıllık karbon ayak izini Fibasegorta senin dediğin gibi ücretsiz olarak müşterisinin karbon ayak izini denge...

Ufuk Erdoğmuş (14:15)
Şey başlatmış,

böyle bir dalga başlamış o zaman. Yani biz karbon salınımını engelleyemedik. 20 senedir bunu beceremedik dünya olarak. Bahri nötrülemeye yönelik bir teşvik olsun diye böyle bir şey çıkardılar o zaman. Bu dalga dalga geliyor ya.

Levent Köseoğlu (14:27)
Benim gördüğüm hani bizim aslında yapmamız gereken harcadığımızın yarısı kadar harcarsak sorunun büyük kısmı çözülüyor ama insan doğası onu cebinde param varsa bunu harcama diyemiyorsun. Hadi bir de şey değil. Dünyanın yüzde 60'ı bunu yapsın yüzde 40 yapmasın dersen sistem gene çöküyor. Ya onlar nasıl olsa şey yapıyor. Hani ilişki davranıyor. Ben istediğim kadar yaparımı gelebiliyor.

Ufuk Erdoğmuş (14:34)
Duramayacağım.

İklim şeylerinde benim hep düşünümüm oldu. Neye de okusam, hani böyle bir geliyorlar, küçük ülkeleri dayatıyorlar ya bazı şeyler. Amerika ile Çin yapmadığı sürece isterse kalan 124 ülke sıfırlasın yani. Hiçbir şey değişmiyor dünyada gibi.

Levent Köseoğlu (15:01)
Geçtiğimiz ay Bakü'deydik işte. Birleşim milletler gittiğimiz züresinde. Orada küçük ülkeler kazan kaldırdı. Siz bunca yıl geliştiniz ettiniz, dünyanın canını okudunuz. Sıra bize gelince mi karbon oldu? O zaman o parasını verin biz gelişemediğimiz kısmını kendimizi tamir edelim diye. 2.2 trilyon dolar istedi istende önce. Sonra 1.1'e düştü. En son da gelişmiş devletler 300 milyardan fazla veremeyiz dedi.

Gelişmeyen ülkeler masadan kalktı falan. Bayağı süreç uzadı şey oldu. 22'sinde bitiyordu. 25'inde...

Ufuk Erdoğmuş (15:31)
Teoride sorsan dünyayı kurtarmak için toplanıyorlar ama ondan sonra 3.500'in hesabında böyle...

Levent Köseoğlu (15:36)
tutarmak

için toplanılan şeyde zirvede plastik tek kullanılık çatal bıçaklarla yemekler sadece gazlı içecekler vardı yani çok değişik şeyler de mesela yemek standları var hot dog satıyor 450 lira filan da bir hot dog ya mikroada ülkesinden gelmiş hani oraya kadar zor geldi 90 küsür ülke açlık çeken deligeler oldu o bayağı konu oldu şey oldu filan yani öyle

Ufuk Erdoğmuş (15:55)
Bir saniye.

Adam şeyseden gelmiş 450 liraya hamur...

Levent Köseoğlu (16:05)
O da o da Evet evet 1 sıfırdan iyidir bunun yapılması lazım ama biraz daha hani hantallıktan çıkmak lazım. O da bu tür işte sivil inisiyatiflerle hani şey yapılacak her şey birleşimiyetlerden beklersek. Çünkü ben bu sene yeğenim doğdu düşünüyorum ben 2100 senesini görecek bu çocuk 2100 senesinde bu dünya nasıl bir dünya olacak ona bir şey yapmazsak düşünmekten korkuyorum açıkçası. Böylece

Ufuk Erdoğmuş (16:06)
Ayı duyuramadık da.

olmak için gibi yapıyorum.

Kurum içi girişimcilik hakkında bilgiler

Kurum

içi girişimciliğe dönelim madem. Şimdi orada yazılım girişimcisi olarak kurum içi böyle bir süreç var. Bu bir sürü kurumda var. Yani büyük şirketler yavaş yavaş yapıyor bunu. Ve anladığım kadarıyla siz iki kişi ayrıldık diyorsun. Yani baya işini gücünü bırakıp o şirkette. Aslında sen seni özgür bırakmışlar. Doğru mu? Karışan eden yok mu hiç? Yani danışmanlık, mentorluk dışında.

Levent Köseoğlu (16:53)
Aynen öyle. Özgürlük... Kurum

içi girişimciliğin birçok avantajı var ama bilinmesi gereken bazı noktaları da var. Böyle büyük bir yapının kurum içi girişimcisi olunca benim insan kaynaklarını, bankanın insan kaynakları bölümü yönetiyor. Muhasebeyi, gene banka muhasebesinden destek Bu avantaj aslında. Bana bir KVK KKM etni gelince bankamızın hukuk müşavirliğine yolluyorum. Yarım saat içerisinde dönüyor. Ya da bizim yönetim kurulumumuz var. Bankamızın CFO'su, CTO'su...

Finansal kurumlar, genel müdürler, ben şey diyorum bazen, el nasır futbol takımı gibi diyorum. Milyon dolarlık yönetim kuruluyoruz. Bunlar çok büyük avantajlar. Fakat normal bir girişmiden farkı da aslında hala bir kurumun parçasısınız. Onu bilerek hareket etmek gerekiyor. Ben tamamen özgürüm artık.

Ufuk Erdoğmuş (17:41)
Destek verler,

mentoluk verler, parayı bastılar.

Levent Köseoğlu (17:43)
Her

ay tekrar bir huzura çıkıp bu ay ne yaptık, ne ettik onun bilgisini vermek ve o hiyerarşinin devam ettiği bir noktada oluyor aslında kurum içi girişimci. Bu ikisinin dengesinden iyi kurmak lazım. Avantajlarını alıp öbür tarafta da hani ben tamam oldum artık tek başımayım değil o kurumun kültürüyle devam ettiğinde farkında olması lazım.

Ufuk Erdoğmuş (18:06)
Bu kurumun

bu arada arkanda olması hani marka gücü olarak da anlamlı değil mi? Atıyorum bir hava yolu şirketine gittiğinde, bir otel zincirine gittiğinde zaten ben işte bilmem ne bankanın girişiminden çıktık biz falan demenin. Versus ben kendi başıma bunu kurdum. Abicim bize sertifik alır mısınız falan demekten.

Levent Köseoğlu (18:16)
Tabii ki bizim...

Zaten

bizim müşterileri mail atarken ilk cümlemiz Fiva Banka'nın kurum içi girişimi olarak diye başlıyoruz. Ondan sonra böyle bir insan aşağı bir rahatlıyacağı... ...ki hem konu çok hani insanların dikkatini çeken bir konu sürdürebilirlik. yani bir banka iştiraki olmak hem güven veriyor. Çünkü bağımsız denetim denetliyor. BDDK, bankanın teftişleri bile bizi denetliyor. Çünkü bankanın iştirakiyiz. Öyle olunca birçok yere de ulaşabiliyoruz.

Ufuk Erdoğmuş (18:27)
Şimdi saygı diyorlar, okey buyrun.

Levent Köseoğlu (18:47)
Ben şey biliyorum biz tüsya'da mail atıyoruz ertesi hafta tüsya başkanı Orhan Bey bizi çağırıyor gelin nedir konu anlatın diye o kadar da hani sen

Ufuk Erdoğmuş (18:55)
Aslında

artık committed olarak ulaşmıyorsun insanlara. Sen FIBA

Levent Köseoğlu (19:00)
Onun çok büyük bir avantajı

var ama dedim ki o işin %30 ise %30 da konunun hani çok özellikle üst yönetimler tarafında dikkat çekiyor olması. CEO'lar ve işte firma sahipleri tarafından bir şey yapılması gerektiğini farkında olmaları önemli.

Ufuk Erdoğmuş (19:15)
Ben şey soracaktım ama mesela şimdi yani bu, okey kendi enerji santrallerini yapan bir alt şirketleri olduğu için grup için anlamlı bir girişim bu. Hep böyle mi? Yani bir grup, kurum için girişimcilik destekledikleri projeler hep kendi işleri veya çevresiyle alakalı mıdır yoksa hiç alakasız ama hakikaten çok iyi fikirmiş. Hadi bir dene bakalım denir mi?

Levent Köseoğlu (19:37)
Bunun birkaç yolu var. Bizde de zaten o Kurum İçi girişimi şey yaparken üç tane şey seçiyorsun. Bir banka içinde bir süreci iyileştireceğim diyorsun. Bir bankaya yardımcı olacak bir app geliştireceğim diyorsun. Bir de bizimki gibi bambaşka bir şey. Dikkat edersen bizim ismimizde Fii falan yok hani. Onlar özellikle de aslında böyle bir şey olması ilk başta istendi ki. Ben şu an Renaissance Enerjiden de sertifikalarım daha verimli olduğu zaman. Veya işte Android Post makinaları içerisinde şu an bir projemiz başlıyor.

Ufuk Erdoğmuş (19:44)
Direkt bankaya hizmet.

Levent Köseoğlu (20:06)
Aktif Bank'ın bir şirketi Pavo'yla başlatıyoruz. Fibay'la değil. İstanbul Havaalanı'ndaki 2500 takside karbonatür seyahati başlatacağız Android Post makinalarında. Orada hiçbir şeyimiz yok, sınırımız yok. bu tabii enerji şirketimizin olması üst yönetimin bu konuyu biraz daha biliyor olması konusunda güven verdi ama hani direkt oraya çalışacağız ya da öyle bir hani entegrasyonun içine gireceğiz tarzı bir düşünce yok o taraftan.

Ufuk Erdoğmuş (20:32)
O

iyiymiş çünkü ben şimdi isim vermeyeyim madem. Şimdi iyi örnek olduğu için. Sen de aynı şey deseydin isim verebilirsin de başka bir holdingden duyduğum sadece kendi üretim yapıyorlar. Kendi üretimlerini geliştirecek veya kendi işlerine doğrudan yarayacak girişimlere iştah edilir.

Levent Köseoğlu (20:48)
İşte o

amaç, o da kötü değil. O da kötü değil. Mesela bizde işte... O kanal da var bizde. Böyle de bir kanal var. Hani bunu da görünce kaçırmak istemiyor banka. de bir... Tabii bizim bankanın kurum kültürü de... Çünkü Fimberg diye çok büyük bir şirketimiz var. Başında İhsan Ergin Hoca'nın da oldu. Orada bankanın dışında çok araba alım satım sitelerine de yatırım yapıyoruz. Yurt dışındaki fonlara da yatırım yaptılar. Yaklaşık 80 yatırım vardı.

Ufuk Erdoğmuş (20:51)
Siz de 3'te 2'si öyle zaten.

Bana da mantıklı olan bu geliyordu ama.

Levent Köseoğlu (21:17)
yanlış hatırlamıyorsam. Hani bu konuya da önceden ne derler, deneyimli olduğumuz için o konuda bizde bir sıkıntı olmadı çok şükür.

Bankacılıktan yazılıma geçiş ve kariyer değişikliği süreci

Ufuk Erdoğmuş (21:25)
grup

olmanın da avantajı olmuş yani o zaman üçüncü konuya gelelim daha magazin olanı sonra bırakıyoruz zaten genelde hep biz

Levent Köseoğlu (21:32)
Taylor Swift'i konuştuk ama yok.

Ufuk Erdoğmuş (21:35)
Doğru.

Taylor Swift. ya. Taylor. Yok o değil. Sen sonuçta bankacısın. En son bir kurumsal şubede müdürdün. Banka müdürü. Hayatını bankacı olarak geçirdin. Şimdi geldin yazılım şirketinde. Yazılımcılarla uğraşıyorsun. Yazılım ürünü işte API nedir? İşte crawler nedir? Scraper nedir? Böyle dertli... ...müdürlüler falan var mesela değil mi? Sizde hiç alakası olmayan şeyler. Yani o geçiş nasıl oldu? Böyle artısı, eksisi, farklar...

Levent Köseoğlu (21:54)
Değil, değil iler.

Bende

iki türlü geçiş oldu. Ben 20 sene boyunca sabah ofise gidiyorum. İşte bugün ne yapacağım belli, program belli. Bir de her gün 9.4'da olursam bir şekilde ondan sonra gün devam edebiliyor. Şimdi evden çalışma, pandemide de imza yetkisi olduğumuz için ofise gittik, bankaya gittik geldik. Evden çalışma kültürümüzde çok yoktu açıkçası.

İlk başladım ben evden çalışmaya. Gene ben 8.30'da kalkıyorum, gömleğimi giyiyorum, ekranı açıyorum. Hem emekli amcalar olur, emekli olur aşağıda kahve Kakao, mebiseyle kahve gider. İki ay öyle geçti o tarafta. Ya da Aslancak'taydı bizim şubemiz, evim Urla'da. Ben haftanın üç günü Aslancak'taki kafelere gidiyordum çalışmaya filan. Tabii tabii o süreç öyle bir geçti. Ondan sonra araya yaz girdi Allah'tan. Orada birazcık devreler karıştı. Yani evden çalışma çok ayrı bir disiplinmiş gerçekten.

Ufuk Erdoğmuş (22:42)
Kalkışkanlığı alsancağın gidip...

Levent Köseoğlu (22:53)
Kendini programlamak, takvimini programlamak. Ben ilk iki ay mesela kane şeyde oturuyorum masada. Biraz iş sakinledi. Şöyle yanındaki kanepeye geçin diyorum ama vicdan azablıyorum. O kanepeye oturamıyorum. Gene ben masada oturuyorum. Öyle dinleniyorsun. Tabii tabii. Masada 12.30 olmasını bekliyor. Mesela buzdolabında yemek var yemek için. 12.30'ı bekliyorum. Bu çok normal şeyler. Tabii tabii. Onları biraz törpülemek şey oldu. Tabii bir yandan da güzel o disiplin. Hala kalkınca sabah tıraşma olurum, kıyafetim hani...

Ufuk Erdoğmuş (22:53)
...

Levent Köseoğlu (23:20)
hemen giyip masaya oturmaya özen göstereyim ki o şeyden disiplin de kaçırmayayım farkında olmaya.

Ufuk Erdoğmuş (23:25)
Ben

de arada freelance çalışmaya ilk başladığımda artık sene kaç 10-15-16 sene önce bir gevşediğimi hissetmiştim 1.2. ayda. Aynısını yapıyordum. Yani ben normalde o zamanlar hiç gömlek falan giyen bir insan değildim. İki tane bine gömleğim vardı. Gömlek giyiyordum. Pantolon giyiyordum, gömlek giyiyordum. Evde alt tarafı oturacağım sandalyeye. Sadece şey olsun diye hani böyle bir...

Levent Köseoğlu (23:43)
Bu

arada psikolojik bir...

Ufuk Erdoğmuş (23:46)
Fiziki bir şey yapıyorsun, okey yeni bir yere geldik.

Levent Köseoğlu (23:51)
yazılım

tarafı daha zor benim için değil arkadaşlar için zordu ben tabi bankada alışmışım pazarlamacığım gidiyorum el sıkışıyorum dönüyorum haftaya bunu yapacağız diyorum orada bir ortalık karışıyor tozduman yazık yani şuraya şu butonu koyacağız yarın yapar mıyız diyorum ondan sonra bir 5 saniye sessizlik oluyor karşı tarafta sonra Fatma'nın bana bu işleri

Ufuk Erdoğmuş (24:01)
Bize sormadan niye hafta deadline vermiyorsunuz?

acaba yani

arkandan acaba küfretmişler midir hani ya bankacı adam geldi bize nabok subuk isteyip

Levent Köseoğlu (24:15)
Tabii ettilerse

de hak etmişimdir. Şu anda bakıyorum hani o... Çünkü o cahillikle, cahil cesaretle ben her şeyi istiyorum. de dışarıdan da anlamıyoruz. Mesela bir internet sitesine diyorum. Şuraya da şunu koysalar ne kolay olurdu diyorum. Şu anda onu görüyorum hani oraya onu koymak 6 ay 1 yıl.

Ufuk Erdoğmuş (24:23)
Yapar mısınız?

Şuraya bir düğme ekler misin? O düğmeyi yapmak için o düğme ne yapacak? O'nun verisi nereye gidecek? Nerede saklanacak?

Levent Köseoğlu (24:40)
bana ondan

sonra bir şey çıkarıp Paris metrosu gibi böyle bir şeyler çıkartıyorlar bana şu şöyle olacak, bu böyle olacak falan diye. Sen bana bir bak ya, okey diyorsan yarın yapalım diyorlar. Benim ona bakmam bir hafta anlayabilmem bu tarafta. O yüzden arkadaşlar sağ olsun beni orada iyi... Ama yanında işte... Bu tür kurumsal gelişimciler de özellikle böyle FinTech tarzı veya işte teknoloji bir şey kuracaksa arkadaşlar, bir tane bu işi bilen Fatma Nur gibi hem süreçleri bilen teknik bir kişinin olması lazım.

Ufuk Erdoğmuş (24:54)
birinin olması gerekiyormuş durumda.

Levent Köseoğlu (25:08)
Neyi yapıp neyi yapılamayacağında bizim şuursuzluğumuzu gidermek adına o gerçekten çok önemli.

Ufuk Erdoğmuş (25:14)
Ben

şeyi çok görüyorum yani illa yazılım girişimi yönetmek için yazımcı olmak gerekmiyor. Her sektörde bu böyle bu arada hani inşaat mühendisleri de herkes müteahhit oluyor diye küfrediyor. Bu böyle bir gerçeklik var gerçekten. İşi yönetmek başka bir Bence yöneticilik bir iş. Yazılım işi olur, bakkallık olur hiç fark etmiyor. Ama işte o işten anlaman gerekiyor yani hani yemek pişiremeyebilirsin ama restoran açabilirsin ama o zaman da güzel bir şefin olacak. Bir şeyler olacak anlaman lazım yani. En kötü yemeği yiyip anlayabiliyorsun orada ama yazımda öyle değil yani iyi mi yaptı, kötü mü yaptı ekip.

Levent Köseoğlu (25:43)
En azından ölçmek için bile bir bilgin olması gerekiyor.

Ufuk Erdoğmuş (25:46)
güveneceğim

birisinin illaki olması gerekiyor gerçekten.

Levent Köseoğlu (25:49)
Ben bir

ara tabii insan da şey olur ya arkadaşlar çalışıyor da aslında çünkü bir de herkes evden çalışıyor. Ben dışarıdayım herkes yani herkes acaba tam iyi performans tam çalışıyor yarım performans tam çalışıyor onu anlamak için o şeye de ulaşmak lazım ama tabii benim şansım dediğim gibi ekibin bir kısmında hani orayı emanet edebileceğimiz bir yapı vardı o yönden güzel gitti.

Ufuk Erdoğmuş (25:54)
Sen kendinden biliyorsun beni.

Kurum içi girişim için ekip nasıl kuruldu?

Onu bu arada sana bankamı önerdi birisini daha verelim yanına teknik olsun diye yoksa sen mi istedin nasıl geliştiriyorsun?

Levent Köseoğlu (26:16)
Şöyle zaten tekiller

seçiliyor sonra banka diyor ki bir zoom toplantısı yapıyor tüm çalışanları herkes fikrini anlatıyor bu takıma girmek isteyenler var mı diye şey yapıyor. Fatma'nın ikinci etapta geldi bizim iki arkadaşımız daha vardı ondan sonra ikisi de bankadan ayrıldığı için olmadı bir arkadaşımız direkt kendisi geldi. Öbür arkadaşımız da bizim veri analiti algoritma bölümündeydi Furkan arkadaşımız bankaya iki hafta başlamış yöneticisi demiş ki böyle bir zoom var bunu dinle oradan hani bir program seç demiş.

Bu yazık çocuk da anlamış ki o programı seçmek mecburuyla anlamış. Bakmış en hani heyecan verici benim şey. Onu beğenmiş. Oradan bana başvurmuş. Tabi o zorunlu olmadığını ben üçüncü ayda söyledim ona.

Ufuk Erdoğmuş (26:56)
3

ay etin nesninden yaranıkla sonra...

Levent Köseoğlu (26:58)
Aynen aynen ama onun bankadaki kariyeri de çok parlak gidiyor. Bankada kalıp kariyerini muhtemelen devam ettirecek. Ondan sonra bizim... Tabii biz ilk mentörlük döneminde sağa çalışması yap. Git 100 kişiye bunu sor diyorlar. Bizim işte ayrılan arkadaş da Fatma Nur'a sormuştu banka içerisinde. Böyle böyle bir proje var işte. Şurada buydu, anket yapıyor. Fatma Nur diyor bu ne ki ya güzel bir şeymiş diyor. Böyle böyle istersen Levent'le tanıştırayım seni diyor. Bizimle tanıştı. Öylece ikinci dalgayla...

Ufuk Erdoğmuş (27:25)
Zaten

bank kasalarında teknik birini bul demiş. Zaten o 3 şahit.

Levent Köseoğlu (27:29)
3 kişiden

az olma diyor zaten birilerini bul diyor hani o tarafta ki zaten tek kişi yapılacak bir şey değil 150 kişiyle konuş diyor onu yap diyor

Ufuk Erdoğmuş (27:37)
Teknik birisi

lazım ya sonra API geliştireceksin, code geliştireceksin belki uygulama yapacaksınız yani.

Levent Köseoğlu (27:42)
Yani orada

da hani banka bizim bir de ARG İnovasyon bölümünde şöyle güzelliği var. Yazılımcıları var kendi içerisinde. Bu kurum içi girişimcilikle sıfırdan gelen programlara o yazılımcıları veriyorlar. Onlarla sen konuşuyorsun kendi ekibinmiş gibi yani bankanın yazılımcısı dışında. Sadece o kurum içi girişimleri geliştirmek için orada böyle bir şey var. İş gücü, iş gücü, hava... Tabii tabii onlar çok önemli.

Ufuk Erdoğmuş (28:02)
Yani

sadece sermaye ya da maddi destek ya da karizma marka desteği değil bayağı personel desteği işte. Bu şeyden farksız zaten işte. Hukuk birimine gönderiyorum, cevap alıyorum diyorsun. Aynı şekilde yazılım birimine gönderiyorum.

Levent Köseoğlu (28:17)
O mentörlük

12 hafta sürdü. Orada işte o persona oluşturmak nedir? İşte figma nasıl kullanılır? Şuydu bize parça parça her hafta onları öğrettiler. Sırf o tür bir eğitime girmek bile aslında

Kapanış notları

Ufuk Erdoğmuş (28:29)
şey

olduğum mesela bu persona deyince aklıma geldi bak sonuçta sen banka müdürlüğü yapıyordun ya bana bazı şeyler evrensel diye beğeniyor sadece terminoloji değişiyor ya yani sizde de aslında personalar var ama adına persona demiyorsun sen. Müşteri tipi mi diyorsun artık ne diyorsan. Yani böyle ortak şeyler var mıydı böyle görünce?

Levent Köseoğlu (28:44)
Ortak

şeyler var. Tabii orada biraz daha kalıplara dayalı yaptırdıkları için genelde ama şey oluyor. O ters hani o persona oluşturmada olayın ilk yaptığı için ya buna ne gerek var ya? Böyle saçma saçma şeylerle biz uğraşıyoruz. parayı versinler. Bizim ekibin ilk bir aylık konusu şeydi. Bunlarla uğraştıracaklar. Biz de parayı verseler ya iş kaçıyor falan. Biz onun derdindeydik. O personadan sonra olay bambaşka bir yere gitti. Şu an iyi ki onu yapmışız diyoruz. Çünkü hani belki düz duvara tam gaz gidiyor olur. Direkt parayı verseler.

Ufuk Erdoğmuş (29:11)
Dp'de

diyorlar işte ideal customer profile. Onu yapmadan pazarlama yapıyorsun mesela.

Levent Köseoğlu (29:17)
Bir ihtiyacı yok ki

hani sen kafanda benim ihtiyacım var kafanda tüm dünyanın buna ihtiyacı var sanıyorsun.

Ufuk Erdoğmuş (29:22)
Emre

Giyasam o yani ben istiyorsam herkes ister işte ben böyle beğeniyorsam herkes böyle beğenir falan.

Levent Köseoğlu (29:26)
ya da şey oluyor ben çok güzel bir ürün buldum diyorsun o üründen giderek yaptığın zaman o da duvara tostlayabiliyor yani bizim orada gördüğümüzde oldu. Müşterinin böyle bir şeye ihtiyacı var mıdan ürüne gittiğin zaman o biraz daha sağlıklı.

Ufuk Erdoğmuş (29:39)
Yaşadınız

mı bunu? Yani irün yapıp kimse bu ürünü almıyormuş.

Levent Köseoğlu (29:44)
Biz o market

place yapsaydık o kafamızdaki oydu o muhtemelen işleyecek bir şey değildi. Müşterilerin istediği bu tarz bir şeydi bizim gördüğümüz. O yüzden yani sırf o yöntemle biz ürünü değiştirdik diyebilirim. Bir de farkında olmadan yapıyorsunuz süresini tıkır tıkır değiştir diyor hani.

Ufuk Erdoğmuş (30:01)
Ben öyle

deme yani siz iyi doğru yapmışsınız. Yani bir sürü firma, bir sürü girişim gençler özellikle şey modunda yazılımda çok oluyor bu. Özellikle teknik girişimciler yani bilgisayar mevhastırı ya da neyse kons teknik olanlar teknik olarak çok iyi bir şey yapıyoruz. Bende de vardı zamanında o kadar güzel bir şey yaptım ki kesin satacak falan. Ya sana güzel o. Kimsenin umurunda olmayan bir şey yapmışsın orada ya da öyle bir şekilde çalışıyor ki öyle istemiyorlar onu.

Levent Köseoğlu (30:25)
Ya

da gerçekten yaptığınız şey çok güzel ama doğru zamanda doğru yerde olmayabiliyor. Onu iki sene sonra yapsan insanların öyle bir şeye ihtiyacı olabiliyor. Başka bir şeyin devamı o şeyi doğurabiliyor, talebi doğurabiliyor.

Ufuk Erdoğmuş (30:39)
Okey süper. Burada ibretlik bir mesajı da vermiş olduk. Eklemek istediğim başka bir şey var mı? Ben soracaklarımı sordum gibi hissediyorum şu an aranızdan.

Levent Köseoğlu (30:47)
Valla yok çok teşekkür ederim. Vakit ayırdığın için çok çok güzel bir tepki.

Ufuk Erdoğmuş (30:52)
Bu çok iyi girişimcilik,

çevreci bir girişim ve alakasız bankacılıktan yazılıma gelmiş. Bu hikayeleri konuşmuş olduk. Bu örneği bize sağladığın için de sanat teşekkürler.

Levent Köseoğlu (31:01)
Ben de çok teşekkür ederim. Çok sağ ol.


Yazar Oyuna Devam