Girişim Mentörlüğü ve Türkiye’deki Girişimcilik Ekosistemi | Benimle Oynar Mısın? 38
Intro
Ufuk Erdoğmuş (00:00)
Benimle oynar mısın'ın bu bölümünde konuğumuz tekrar Mehmet Çöhrabzhanlı girişimcilik hayatları kitabını konuşmuştuk diğer bölümde. Şimdi de Tim Teb girişime bir koordinatörü. Aynı zamanda girişim... Ay yine unuttum. Girişim belgesine ikisi de birbirine karıştı.
Girişimcilik mentörlüğü nedir?
Mehmet Şöhrap Sanlı (00:14)
Evet,
kelimeyle çok iş yaptık.
Ufuk Erdoğmuş (00:17)
Hangi birini Sayışa Hoca? Aynı zamanda diğer bölümde de söyledim. Benim mentorluğa müessesi olarak saygı duymamı sağlayan ilk gerçek mentorum. 2,5 sene önce tanışmıştık. Yani bu mentorluk müessesesini konuşabiliriz bu bölüm. Türkiye'deki girişimcilik ekosistemini teknoloji veya değil konuşabiliriz. Bir yerden girelim istedim. Tamam. Öncelikle bu mentorluk konusundan gelelim. Şimdi gençler daha ne istediğini biliyor. Nedir mentorluk ama? Ne vermelidir, ne almalıdır?
Mehmet Şöhrap Sanlı (00:47)
Bizim sektördekinden bahsettiğimiz için ilgilenen mentörlerde. Burada el kitabı tanımlar, hangi sınırları koyar onlarla çok ilgilenme şansım olmadı benim. Ben mentörlü şöyle biliyorum. Doğru örneklerle, doğru düşünce yöntemleriyle ve metotların yaşama dahil edebilmesi çaba gösteren insanlar olmalıyız. Yani biz girişimcilere bir girişimci hayatı tarif edebilmeliyiz. Bunun için tabii şu acımasız bir kural olur.
Ufuk Erdoğmuş (00:48)
Giriş müzikten başlayalım.
Mehmet Şöhrap Sanlı (01:16)
Bunu tarif edecek insanların kendilerinde girişimcilik yapmış olması gibi bir beklenti vardır her zaman. Önüne okulda, işletme bölümlerinde girişimcilik dersi verenlere çocuklar, hocam siz yaptınız mı diye sorarlar. Biraz doğru ama biraz da adil olmayan bir sorudur bu. Ben ve benimle beraber bu işi yıllardır yapan arkadaşlarımız hep şunu yaptık. Biz mentor olarak onların hayatında karşılarına çıkabilecek.
ve üzerinde karar almaları gerekecek ve bu kararlılığın alınabilmesi için farkında olmaları gereken başka dünyalar olduğunu bildiğimiz konularla ilgili onların bakış açılarını geliştirmeye çalıştık. Bu bakış açısı geliştirme sırasında da işin içine biraz da strateji ekledik. Stratejik bakış açısı bence gelişimcilik mentörlüğünü diğer alanlardaki o kişisel vesaire gibi mentörlerden ayıran taraftır. Çünkü iç dünyasında başarılı olabilmek için
kısa orta vadenin ötesinde bir de uzun vadeli düşünebilme ilgili becerilerin de oluşması gerekir. Bu erken dönem girişimcilerde, yaşta erkense hayat deneyimi nedeniyle kısıtlanan bir konu. bakımda stratejik bakış açısı olan, bunu yansıtabilecek iletişim becerileri olan, metot bilgisi olan ve girişimcilerin hayatında onları bildiği ya da bilmediği konularda başarılı davranışlar kazanabilmeleri için yönlendirmeye istekli donanımlı insanlar girişimcilik meyatı.
Türkiye'de az eskiden. Eskiden eğitimlerle veriyorduk bu belgeye.
Ufuk Erdoğmuş (02:38)
Mentör kelimesi popüler olunca şimdi elimi sağlasan mentöre çağırıyorum.
Mehmet Şöhrap Sanlı (02:41)
Daha
çok danışman deniyordu,
Şeyler danışman çözüme daha çok tatılma
Fiyiliği yani piyasada en sevilen farkı bir tanesi sorulara cevap arayan bir tanesi soruların hangi soruların sorulması gerektiğini öğreten deniyor. Bu tabii fazla kısa benim için bu tanım. üzerinden dünyayı kuramayabiliriz ama günün sonunda mentor başarıya giden yolda yolun tarif edilmesi, anlaşılması, işte ortaya her çıkan yenilikte farklı davranışların geliştirmesiyle ilgili destek olan kişi ya da kişiler, programlar bu konu
Türkiye'de girişimcilik sistemi ve teknogirişimlerin başlangıcı
Tabii Türkiye'de girişimcilik ekosistemi çok eski bir ekosistem değil bu arada. örneğin ben kendim bu ekosistemin gelişiminin içinde bir takım doğru zaman doğru yer ilişkileri sonucunda şu tür şeyler yaşadım. Mesela 1990'ların başında benim ilk girişimcilik faaliyetim Türkiye'de üniversiteden mezun olanların ki bu proje Güneydoğu'da Yeni Hufuklar Projesidir. Isaac ile Öğrenci Örgütü ile beraber yapmışlar bunu. Güneydoğu'da
Üniversitelerden mezun, başarılı çocukların, akademik başarısı olan çocukların, yabancı dil olan çocukların, başarılı birer gelişimciye dönüşebilmesiyle ilgili bir takım fırsatlara ulaşıp ulaşamayacakları sorusundan yola çıkarak, UNDP, Birleşmiş Milletler, Türkiye'deki bazı kurumlarla beraber o bölgedeki gelişimci adayı üniversite mezunlarına mentörlük yaptık. İlk Türkiye'nin de yapılı programıdır bu. Güneydoğu'da yeni ufuklar, Uluslararası Ödülü.
Ufuk Erdoğmuş (04:15)
O zaman da adı mentorluk programıydı.
Mehmet Şöhrap Sanlı (04:18)
İş kurma dan mı oyar?
Ufuk Erdoğmuş (04:21)
Çünkü
mentörlük kelimesi benim gözümde sanki 20-25 senelik değil yani.
Mehmet Şöhrap Sanlı (04:25)
Evet,
iş kurma danışmanlığıydı. Hani oradaki yenilik bunun değerli toplu bir şekilde verilebileceği için. O günler de şu da tartışılıyordu. Girişimci olunur mu, girişimci doğulur mu tartışması vardı. Biz tabii yani her şeyi doğuşamadık.
Ufuk Erdoğmuş (04:38)
Bu
cevabını
Mehmet Şöhrap Sanlı (04:40)
girişimci
olunur. Olunabilir. Yani öyle girişimci doğulur gibi. Fazla genetik şeyler onlar. O zaman zengin olur, doğulur falan. Her şeyi doğuşa bağlamak çok haksızlık olur. O başka bir yere götürür bizi. coğrafyada derdini götürür. Onlara gerek yok. Ama girişimci olma yolunda desteklenmesi gerekiyordu birilerinin. Bu, kamu'nun iyi bir kararıdır. Türkiye bu konuda desteklenmeli dedi. Gerçi o zamanlar girişimcilikten çok küçük işletme kavramı da kullanılıyor.
Ufuk Erdoğmuş (05:09)
Tabii
kobellerin de geçmesi. Yeni girişim sonuçlarımız.
Mehmet Şöhrap Sanlı (05:10)
Yani küçük işletme, kobiyeni... Tabii
tabii. Çünkü orada da kısıtlı kaynaklarla iddialı hedeflere yürüme var. Girişimciliğin anlamında desteklenmesi gerekiyor. O bakımdan 90'ların başında ben şahsen başladım çalışmalara, girişimcik programlara geliştirmeye. Programın amacına uygun bir şekilde bazen istihdam amaçlı, bazen büyüme amaçlı, bazen bölgesel kalkınma amaçlı. Sonra sonrada 2000'lerin başına doğru ki dünya krizdeydi 98 Asya...
Rusya krizleri, 2001 Türkiye'nin mali krizi vardı. Tam o dönemler Türkiye'de de katma değerli iş fikirlerinin girişimciyle konu olması gerektiği konuşulmaya başlandı. Türkiye Teknoloji Geçişlerine vakfı TÜBİTAK birtakım bakış açıları geliştirdi ve çok sevdiğim, bu günlerde biraz az kullanılmaya başladı ama, tekno girişim kelimesi ekosistemize kazandırıldı ve Türkiye tekno girişimciler yetiştirme yoluna girdi.
Ufuk Erdoğmuş (06:04)
Bu dur şey anam düşünce zincirim kırıldı teknoloji girişim deyince aklı başka bir yere geldi. O teknolojik girişim kavramı o zamanlar ama dünyada patlamış değildi henüz. Onu iyi ön görmüşler. Değildi doğru. Bu teknoloji girişimleri 2000'lerin başında hani bir patladı ya.
Mehmet Şöhrap Sanlı (06:24)
O
2000'lerin başındaki balon denen, ilk teknoloji.com balonuna kadar Türkiye'de, ya şöyle söyleyeyim, Amazon'dan yeni yeniydi. Idefix Türkiye'de kurulmuştu, dünyada da Amazon kurulmuştu. Aynı tarihlerde. 94'un, hatta Çiçek Sepeti'nin ilk başarılı girişim olduğu dönemdi ki bugün hala var. O dönemin sonunda Türkiye teknoloji girişimi konuştu. Ama bunun nereye gelebileceği, neye evrileceği, yazılım teknolojilerinin başka şeyleri ne olabileceği tam
Ülke bilmiyordu. bunu ki o zamanlarda Tüpü Tak TTG ve İYİ-2 kurundu. Bugün rolleri değişti o güne göre. Ve bir teknolojik ilişimciliğinin artık ilişimciliğin bir üst katman olması gerektiği konuşuldu. Türkiye'nin hep sorunu bir şey oldu. Yeterince RG yapamıyoruz, yeterince katma der üretemiyoruz. Başından beri sorunumuz buydu. Bu çözücü o yıllarda teknoloji ilişimci olarak görüldü. Sonra sonra hızlıca bu alana dönük ilgi, alaka, saygı arttı tabii.
Ufuk Erdoğmuş (07:22)
Şimdi bu teknoloji girişimi RG eksiğimizle dönmek istiyorum.
Danışman ve Mentör farkı nedir?
Onu unutmayayım diye söylemek istedim ama bu menörlük konusunda, danışman-mentör farkında şöyle midir? Sadece onaylamak için soruyorum, yani doğrulamak için. Şimdi bir danışmana genç birisi gider, ben işimi nasıl yapayım diye sorar, o da şu yolu izle der. Ama bir mentora gittiğinde, ben nasıl yapayım dediğinde mentor bunu cevaplamaz. Karşına şu sorunlar çıkabilir, ona göre düşün. Değil Yani bu şekildir yani kendi cevabını kendi bulması için.
Mehmet Şöhrap Sanlı (07:49)
kendi
cevabını doğru soruları sormak Olasıl. Yani danışman da şunu aramak gerekir. Danışman beraber oturup o müşteriye teklif mektubunu böyle mi yazalım diye çalışabilir. Ama mentörlük ilişkisinde bu detayı beklemek gerekmez. Mentörlük ilişkisinde doğru müşteri grupları hangi faktörlerden doğar? Bunu ne kadar sabırla tanımlıyor.
Ufuk Erdoğmuş (07:52)
sorunları gösterip buna hazırlıkla
Mehmet Şöhrap Sanlı (08:16)
Sorumluluk birazcık daha farklı. Birinde yönlendirme var, birinde olayın başarıyabil, katılmak var. Daha çok mesai harcamak var. O nedenle de danışmanlık yavaş yavaş eksiliyor, yerine mentörlük giriyor. Çünkü herkes danışmanlık yapamaz. O bilgi beceri de olamaz, sen de o zamana yaramaz ama mentörlük birazcık daha. Kısa dokunuşlarla, küçük yönlendirme, araba kullanmak gibi. Direksiyonun minik minik dokunuşları araba kullanabilirsin ama motorun aç bakayım kaputudan niye çalışmıyor diyemezsin yani.
Ufuk Erdoğmuş (08:44)
Bir
şey algısı var ya, mentolik parayla yapılan bir şey değil diye bir izlenim var. Sonuçta bu karşılıklı bir ilişkiden bahsediyoruz değil mi? Yani sevmediğiniz birisinin mentor olur musun?
Mehmet Şöhrap Sanlı (08:57)
Benim rolüm... Biz biraz ölçekli yaptığımız için... Şöyle melek yatırımcılık gibi bu. Melek yatırımcılarda da bu vardır. İyilik vardır temelinde. Melek yatırımcıdaki melek kelimesini seçilmesi tezadüf değil. Bunu iyilik olsun diye de yapar. İyilik olsun. Toplumda kendi savunduğu doğrulara dönük hareket güçlensin. Daha geçil, daha çevreci, daha...
Ufuk Erdoğmuş (08:58)
program gereği oluyorsunuzdur belki de normalde olur mu? hayır
Mehmet Şöhrap Sanlı (09:24)
işte ne bileyim demokratik neye inanıyorsa dünya üzerinde onu destekleyen girişimlere de destekle olmak da var melek yatırımcılıkta. Mentörlük de tam böyle değil. Yani mentörlük bazen kurumunun mesela fintechlerde bankacılar mentörlük yapıyor çünkü kurumunun doğrularını yaymaya çalışıyor. Yani mentörlüğün amacı nedir sorusu çok da şart değil. Yani onu...
Ama bir program disipliniyle yapıyorsanız, örneğin ben ve benim çalıştırdığım mentorlar, biz bunu bir profesyonel disiplin için Dolayısıyla daha izlenebilir, daha KPI'li, daha baskılı bizimkiler. Ama diğer tarafta sadece destek olmak, sadece birini tanıştırıvermek. Bazen sadece kendi çocuklarında yıllar önce yapamadığı şeyi artık yeni nesile yapabilmek kaygısıyla yapan mentorlarda vardır elbet.
Girişimci olmak isteyen ve mentör arayan gençler bu konuda ne yapabilir?
Ufuk Erdoğmuş (10:11)
Peki gençler, yani biz bile burada videolarımız izleniyor diye bana mesajlar geliyor falan. Böyle bir arayış var. Şimdi yeni nesil daha böyle bir mentor değilim yani. Aynen. Değişik seviyelerde, şekillerde mentorlar arıyor. Ulaşabilirler mi? Nasıl olmalı bu? İlişki nasıl kurulur? Şimdi program dahilinde olmadığını varsayalım. Sizle ne kadar ulaşabilirler, meşgulsünüz bilmiyorum ama ne yapabilirim? Bir mentor arıyorum ben, girişimci olacağım. Bir bir sebepten mentor arıyorum diyen bir genç nedir yani bunun?
Mehmet Şöhrap Sanlı (10:37)
Şimdi formatlı dünya, formatsuz dünya. Formatsız. Formatsız dünyada. Ya şöyle, bu bir netvork becerisi. Yani siz üniversiteye gittiniz, ders seçmek istiyorsunuz ama hiçbir şey bilmiyorsunuz. E gidip bir tane asistinin odasına tıklatıp, usulünce ve o bütün iletişim becerilerinizde şanslıysanız veya kendinizi yetiştirdiyseniz ondan destek alabilirsiniz. Yaşamda kimden destek alabileceğiniz biraz size kalmış.
Nasıl sorduğunuza, ne zaman sorduğunuza, nasıl sorduğunuza, ne kadar sorduğunuza bağlı. Bugün Türkiye'de bunca sektör oyuncusunun içinde bu usullere göre becerikli olan genç arkadaşların destek alamaması imkansız. Az olur, çok olur ama herkes yönlendirir. Bunun sonunda ama şu olmaz. Yani ilk temel yönlendirmede destek alabilirler, sonra bir adım daha alırlar ama bir süre sonra. Ben iş planımı şöyle yazdım, bunun bir de B versiyonu olur mu gibi.
Artık formatlı dünyaya ne zaman geçileceğini bilmesi lazım. Formatlı dünyaya geçilebilir mi? Geçilir bir sürü program var. Yani sadece şu olmaz. Şimdi her programın bir amacı var. Mesela bugün Türkiye'de TÜBİTAN teknolojik gelişimci desteklerine başvurduğunuz zaman eskiden üniversiteden mezun oluyor. Olma döneminde ya da olmuş olmanız gerekiyor. Şimdi kural değişti. Mesela bu kuralları da bilmek lazım. Kaynaklardan yararlanabilmek için. Şimdi üniversite birinci sınıfa kayıt olduğunuz gün TÜBİTAN'ın desteklerine başvurabiliyorsunuz.
Formatlı dünyaya kapı açık. O zaman formatlı dünyadan destek alabilme imkanınız varsa o tarafa geçmek gerekir. Ben bugün İT'de okuyanlara, OTT'de okuyanlara, 950 okuyanlara hepsine şunu söylüyorum. Girişimcilikle bir kere ilgilenmeliler. Konuyu biraz geri çekeyim. Girişimciliği yarın kamuya başvururum, yarın bilmem ne yaparım ondan sonra olmazsa bakarımdan çıkartmaları gerekir. Dünya çok değişir. Herkes için demiyorum. Orada küçük bir kural var.
Ufuk Erdoğmuş (12:24)
Herkes için mi diyorsunuz?
Mehmet Şöhrap Sanlı (12:28)
Aileler girişimciliği gözlemlemiş olanların buna yönelimi çok yüksek oranda oluyor. Ailesinde anne baba bu işi yapar ama anne baba kaymakamlıkla çalıştı, hekimdi vs. kısıtlanabilir ama yine de bugün hele bu çağın teknolojik imkanlarında, bu açılım imkanlarında hemen herkesin bu neymiş ya demesini öneririm. Bu konuda şöyle bir problemimiz var yalnız. Ben yıllar önce üniversitelerdeki girişimcilik derslerini vermeyin daha iyi diye bir
paylaşım yaptım LinkedIn'de. Millet böyle bir köpürdü herkes insan. Kızanlar oldu hocam niye böyle diyorsunuz falan. Şundan girişimciliği şey sanıyorlar böyle olunca sınavlarla geçilince başarılı olacak bir alan sanma hastası. Bir ara bu üniversitelerde girişimçilerine çok yoğun destek verdik biz şirket olarak. Aynı anda Karadeniz Teknik Üniversitesi, Pamuk Gale buradaki hocalara biz de yardımcı elemanlar gönderdik. Dersleri beraber yaptık.
Ufuk Erdoğmuş (13:01)
Tam le...
Elvar ödete
Mehmet Şöhrap Sanlı (13:26)
Sınıfta girişimcilik becerisi en yüksek olabilecek çocuklar dersten zor geçiyor. Girişimcilik becerileri hiçbir şekilde realize olmayacak. Çocuklar da yüz alıyor falan. bu demek ki burada bir yanlışlık var. Yani burada onları motive edemiyorum, bunları da lüzumsuz yere motive ediyorum. Yani iki taraf içinde yanlış. O yüzden atmıştım o paylaşım o zamanlar. Pazar araştırması kaç türlü yapılır diye soru olurum. Sana hiç böyle bir soru soruldum bugüne kadar. Sen webdayla pazar araştırmasının hangi yöntemle yapıyorsun diye sorulur mu?
Şimdi bu sorulara cevap ararken girişimci olduğumuz sanısı yanlış bir algı. Ama algıyı vermemek lazım. Teorit girişimciliği. Dolayısıyla gençler girişimciliği tanımayı... Ben mesela çocuklarıma, ki ikisi de belki de yapmayacaklar. İkisi de şu anda teknik eğitimler oluyorlar üniversitelerinde. Ama girişimciliği tanımaları gerekiyor. Onun fırsatlara erişim konusunda açtığı o hyperloop gibi, o aşırı hızlı kanalı tanımaları gerekiyor. Burada böyle bir kanal var. Burada bir kaydırak var.
Ufuk Erdoğmuş (14:22)
Böyle bir şey mi var?
Mehmet Şöhrap Sanlı (14:25)
Burada da merdiven var. Burada da kaydırak var. Bunu çarpabilirsin. Merdivenden pıt pıt pıt inebilirsin.
Ufuk Erdoğmuş (14:28)
Çok güzel bir örnekmiş ya.
Benzer
şeyi söylüyorum yani matematiksel olarak benim ilk görüşüm bu. Katılır mısınız bilmiyorum ama matematiksel olarak iyi bir çalışan, iyi bir teknik beceriniz varsa kariyer adımlarında gitmek daha yavaş gözüküyor, daha heyecanlı gözükmüyor ama bence olasılık olarak çok da başarı oranı yüksek bir yol. Doğru. Öbürü gerçekten kaydırak gibi. Yani yolda kafayı gözü dağıtıyorsun zaten. Ölüp, kafanı koparıp aşağı böyle iki parça
Mehmet Şöhrap Sanlı (14:55)
Kaydıra
atladığın anda pişman olsan geçmiş olsun
Ufuk Erdoğmuş (14:58)
Bir de öyle bir sorun da var evet sahne tozu yutmak gibi girişim
Mehmet Şöhrap Sanlı (15:01)
geriye
oradan geriye çıkamazsın illa ineceksin
Ufuk Erdoğmuş (15:04)
Olmuyor
gerçekten çok fena yani.
Türkiye'de neden ArGE eksiği var?
Şimdi Türkiye'den bahsetmiştik bu RG açığı var diye Türkiye'de ve bizde RG'nin tanımı da Allah'a emanet yani RG'yi RG nedir? Kimde olduğu belli değil. Türkiye'de neden hep bir RG eksiği var? Bunun çözümü var mı?
Mehmet Şöhrap Sanlı (15:13)
Şalgedi diyebilirsin.
Şöyle, şimdi ARGE'nin arka tarafta temel bilimlerle bir ilişkisi var. Yani şöyle bir örnek vereyim. Temel bilim eksik... Yok, kimyanadan da bahsediyoruz. Mesela şöyle. İlk sektöründe bir cihaz üretiyorsunuz. Bu cihazın bugün artık şu büyüklükte, bu basınçta, şu sıcaklıkta olan bir versiyonu var. Türkiye'de de buna ihtiyaç var. Siz yapıyorsunuz, yapıyorsunuz. 10'a kadar olanı yapabiliyorsunuz ama 50'den sonrasını yapamıyorsunuz. Neden?
Ufuk Erdoğmuş (15:29)
İlla kimyadan bahsetmiyoruz ama genel
Mehmet Şöhrap Sanlı (15:51)
50'den sonra metalin ona verdiği tepkiyi üniversitelerde hiç çalışmamışsınız bugüne kadar. Sizde o grafik t-table yok sizde. Metal 50 dereceden sonra o basınçta, o metali ne yapar konusunda ya deneme yalanını yapacaksınız ona 3 milyon euro 5 milyon harcayamazsın ya da insan hayatı tehlike patlar matlar. O zaman akademiye dönmen gerekiyor. Akademiye sorman gerekiyor. 50 derecede 5 santimlik çelik içinde mangan şey olursa ne olur demen gerekiyor. Akademi diyor ki biz çalışmadık o konuda.
Ufuk Erdoğmuş (16:05)
Malzeme harcayacaksın, para yakacaksın.
Mehmet Şöhrap Sanlı (16:22)
Bizim RG eksikliğimiz buradan başlıyor. biz temel bilimlerle, uygulamalı bilimler arasındaki bu köprüyü kuramamışız. Zaman yetmemiş, kaynak yetmemiş, kapası yetmemiş. Dünyada da belki birçok ülke kuramamıştır. O yüzden know-how gezip duruyor oradan oraya.
Ufuk Erdoğmuş (16:39)
Bilim
insanlarımızın yetersizliği değil. Mik ekosistemimizin zayıflığı.
Mehmet Şöhrap Sanlı (16:41)
Değil değil. Yani sayı az. Akademik... Çalışılmamış
olanlar. Yani dolayısıyla bugün mesela tarımda... ...çok ayıbım, benim çok ayıbıma gidiyor. Çünkü biz çocukken bizim ilkokul yıllarında... ...dünyada kendine yatan yedi ülke diye diye çok sevdiğimiz o yediler hikayesi vardı. Ama bugün biz domates, tohumunu... ...çok pahalı bir şekilde satın alıyoruz. Hatta bir şey söyleyeyim, yediğimiz patateslerin hiçbirisinin... ...tohumu yerli değil. Çünkü tak yıllardır... ...yerli tohum projesi destekliyor.
Ama desteğini bir yıllık veriyor. Oysa tohum geliştirme süreci minimum 4 yıl. Çünkü siz 4 defa ata tohumdan yeni ata tavuğumdan yeni yapıp verimli bir türe ulaşabiliyorsunuz.
Ufuk Erdoğmuş (17:13)
Zincirleme geliyor.
...desteği
bir yıl veriyor çünkü muhtemelen programda öyle tanımlı.
Mehmet Şöhrap Sanlı (17:29)
Çünkü
desteklerin geldiği havuzdaki destekler 14-18 ay yapılmış. Pohum projelerinde 48 ay olur demek kimsenin aklına gelmemiş. Şimdi o aklına gelmiyor, bu aklına gelmiyor. Arge öyle bir dünya değil. Arge her şeyin aklına gelince ancak belki yapabileceğim bir şey her şey aklına gelirse.
Ufuk Erdoğmuş (17:42)
Belki yapması gerekiyordu.
Bu arada Koskebin zamanında destekleri vardı. Yazılımla bilmem ne işte X kobi... Aynı havuzda... Aynen yani aynı oluyor. Bizim öyle çalışmıyor diyorduk. Ne diyordu? Mevzat böyle falan diyorlardı.
Mehmet Şöhrap Sanlı (17:53)
89'da kurulmuş bir kurum.
Düzeldi gerçeği ama. Birçok kuruma göre, birçok kuruma göre o zaman diliminde yapılabileceklerinin yüzde su olarak iyisini yapan kurumlar. Çünkü bu zaman diliminde, sıfırdan buraya getirmiş, öbürü buradan buraya getirmiş keşke her kurum öyle olsa. Türkiye'de bu RG neden çok çalışılan bir alan değil konusu Türkiye'nin tüm siyasetinin, tüm hükümetlerin her şeyinin üstünde
Ufuk Erdoğmuş (18:08)
Oski, benim de gözüm dönüyor. İmkanlarına göre değil mi?
Mehmet Şöhrap Sanlı (18:29)
yaşam kalitelerimizi etkilen ana konulardan bir tanesi. Böyle olduğu için böyle arabalar üretebiliyoruz, böyle olduğu için böyle mobilyar üretebiliyoruz. Dünyada bizim aramızdan, RG becerisi yüksek olanları bizim aramızdan alıp getiriyor zaten. Geriye sadece şey kalıyor, RG yapamayanlar.
Ufuk Erdoğmuş (18:45)
Burada
şey tabi ben arkadaşlarla konuşurken hep şey örneği veriyorum yani dünyada dünyayı yöneten topluluk, ülke, kavim neyse artık hep teknolojide en öndeki adam olmuş bana göre. hep paraya falan bağlanıyor ama bazıları. Bana göre hep bilimde en ileri kimse işte bu hep şeyle övünüyoruz ya işte Hunlar Çin'i duvar ördürtmüş falan çünkü Hunlar ters ok atıyor yani o o zamanın teknolojisi yani en delici oku yapan adam.
ya da gidiyor öbürü duvarlara top atıyor bir anda orta çağda at üstünde ok atabiliyor işte o zırhı yapıyor yani o bir teknoloji o zaman yani ateş teknoloji değil orada ya da Avrupa'da gidiyor adam top yapıyor bir anda olay değişiyor en büyük savaş hep savaş teknolojisini örneği verdim ama bir teknoloji ya da matbağa çıkıyor bir anda herkes aydınlanıyor yani bir teknolojiyi önde götüren dünyanın önüne geçiyor ve şu anda aslında çok farklı değil işte bu soğuk savaşta da Amerika Rusya teknoloji savaşı yapıyordu aslında para savaşı dönmüyordu daha çok
Mehmet Şöhrap Sanlı (19:18)
Bu da giderken o kadar.
Çalıştığı kurum içinde de girişimci olan bireyler yetiştirmeliyiz
Ben sana bir soru sorayım, soru da sana da yardımcı olsun. Güneş enerjisi, fotovoltaik paneller. 90'larda konuşuluyordu. Ben şahsen danışmanlık yaptım bazı projelerde. O firmaların fotovoltaik panelle ürün yapmaya çalıştığını görüyordum. Türkiye'nin değişik yerlerinde. O günlerde Almanya'da birkaç milyar euroluk bir güneş enerjisi teknolojilere destek paket açıklandı.
Almanya'da yılda güneşlenme süresi vesaire bizim yanımızda komik olan ülkede. Biz hiç öyle bir şey yapmadık. Biz bazen alıcıya teşvik verdik. Şey yaparsan işte bugünlerde guest projesi teşvihi var. Gözümüzün önünde biz güneş enerjisi teknolojisi üretemeyip... Yani... ...bütün önünde oldu her şey. Yani dünyada şu anda Çinliler dünyaya şey satıyor. Evet, panel satıyor. Panelleri satıyor. Öbürü yazılımını yapıyor. Bu pompasını yapıyor.
Biz de çatılarda insanlar inşallah kurar diye dua ediyoruz. Yani gözümüzün önünde her şey. bu internet teknolojilerinde de... O bakımdan bizim yeni nesilin girişimci güdülerine sadece illa iş kursun diye ihtiyacımız yok. Kendi çalıştığı bankada, hastanede, fabrikada da girişimci bireyi yetiştirmemiz lazım. biz niye böyle yapmıyoruz? Tabii buna özel isim verilip sınırlandırıyoruz. İşte intrapörnörşi falan diyoruz ama gerek yok o laflara.
Ufuk Erdoğmuş (21:01)
içinde de girişimci
Mehmet Şöhrap Sanlı (21:08)
Kurum için girişimcilik birazcık da anlaşılır bir şey. bizim niye biz böyle yapmıyoruz pardon diyen genç şirket sahiplerine, departman yöneticilerine, ya biraz da bunu deneyelim ne zarar görürüz ki diyecek insanlara ihtiyacımız var. Bu konuyu bence bayağı bir çalışmamız lazım.
Türkiye'den, dünyaya kafa tutabilecek bi şirket çıkar mı?
Ufuk Erdoğmuş (21:23)
Peki şey mümkün mü yani hep ben tabi yazılım sektörünü biliyorum ama teknoloji yazılım sektöründe dünyaya kafa tutan bir şirket çıkabilir mi Türkiye'den?
Mehmet Şöhrap Sanlı (21:32)
Şimdi çıkıyor da ara ara. Yani biz onları belki böyle fırt diye hemen Avrupa'ya kaptırıyoruz, Amerika'ya kaptırıyoruz.
Ufuk Erdoğmuş (21:39)
Bunu diyecektim
ya kapağını ayağı kafasına ezerler gibi geliyor bana da
Mehmet Şöhrap Sanlı (21:42)
Yani şöyle, günün sonunda biz gönderiyoruz zaten. Türkiye'de 30-40 milyon dolarlık değerlemelerden sonra yerli yatırımcının imkanı kalmıyor. Katılma imkanı kalmıyor. İllaki ya burada kalıyorsa da birisi katılıyor. Zaten biz diyoruz, git Amerika'da ofis aç, Almanya'da ofis aç, İngiltere'de ofis aç diye.
Ufuk Erdoğmuş (21:57)
30-40 milyon değerlemeye ulaşsa benim şirketim bana yatırım yapacak adamdan daha zenginim zaten artık o noktada.
Mehmet Şöhrap Sanlı (22:02)
Ama
işte yine de 10 milyon dolarlık reklam bütçesi yönetecek para yine oradan gerek. Zaten orada kesiliyor bizim ekositemin brandası orada cam tavan orada. 30-40 milyonlar. Bu rakam daha önce daha küçüktü şimdi biraz büyüdü. Şimdi şunu diyeceğim Türkiye'de dünyaya kafı atacak şirketler kurulabilir mi? Kurulabilir. Çünkü teknoloji örneği şimdi yapay zeka her yeri açık, herkes yapabiliyor bir şeyler. Ki oluyor da bugün başarılan şu şirket bu şirket demeyeyim ama
Ufuk Erdoğmuş (22:13)
Biz tamamdır.
Mehmet Şöhrap Sanlı (22:32)
Oluyor da bunun olabileceğine dair yeni nesilin önünde hiçbir korku yok. Yeni nesil bunu böyle görüyor zaten. Yabancı dil bilgisiyle, dünya ile olan... Öyle biliyor. Biz onu sonradan korkutuyoruz. İşi alıyoruz, çalıştırıyoruz, oturtuyoruz buraya. İki böyle kafasını kaldırıyor toplantıda, üç fırça yiyince anlıyor ki buradan bir şey olmazmış. Ben bunu onlarca defa gördüm. Yani yıllardır ben bankada eğitim veriyorum. 20 yıldır. 20 yıldır ilk gün böyle çok kafasını kaldırıp sonra yavaş yavaş
Tamam efendim evet haklısınız. Diyene biz dönüştürüyoruz. Aile de yapamadıysak, hani ailelerde zaten... ...bu zıplı çıktı düşünmeyi engelleyemediysek iş hayatını da engelliyoruz. Sorun burada. Ha buna rağmen, bütün bunlara rağmen... ...bütüş bir enerjiyle, fikirle ortaya çıkmış patentler vesairelerle yaşıyorsa... ...o zaman zaten hani bu topraklarda kalmasına gerek de yok. O çocuk zaten ortalaman çok üstünde birine dönüşüyor.
Ufuk Erdoğmuş (23:28)
Çok güzelmiş.
Büyük şirketlerin kendi startup ekosistemleri olmalı
Peki... Şu an bulunduğumuz noktada yani şimdi siz girişim evinde kendi girişimi... Allah'ım gene adını unuttum.
Mehmet Şöhrap Sanlı (23:39)
TimTep girişim evinde. Biz TimTep girişim evinde, yıl da... Bu proje 2013 yılında başladı. 2013 yılında Türkiye Ekonomik Bankası ile başladık. Sonra Türkiye İlhacır Sarma İstihari'ne katıldı 2014-2015 ile. Şimdi iki grubun da destek olduğu haliyle bir 10 yılımızı devirdik. 2500'e yakın girişimciyle çalıştık. Biri de sensin. Bu 2500 girişimci bugüne kadar...
Ufuk Erdoğmuş (23:44)
Tamam kaç girişimle karşılıyorsunuz?
Biri de benim.
Mehmet Şöhrap Sanlı (24:08)
Bir dönem 10 ildeydik. Şimdi 7 ildeyiz ama çevre illerle beraber Denizli'nin yanına Aydın, Antalya'da katıla katıla 35-36 ilden 2500 girişimci ile çalışıyoruz. Türk girişimci ekosisteminin dörtte biri zaten bu. Bizim ekosistem bu kadar. Yılda biz, ben hep 1500 aralığında girişimci ekleniyor ekosisteme diyorum. Bunların her yıl 250 tanesi ile biz çalışıyoruz. sene. 7 il.
Ufuk Erdoğmuş (24:23)
Ben de onu diyecektim
Mehmet Şöhrap Sanlı (24:35)
Yaklaşık da 30 farklı program açıyoruz. Her programımıza da 6-7 firma katılır bizim. Ve bunlarla biz kimisiyle yıllarca çalışıyoruz. Mesela bugün Türkiye'nin en başarılı girişimlerinden birçoğu bizim 2013-2014 girişimcilerimizdir. Geçen gün mesela yeni yatırım almış tekrar programlarımıza geldi falan. 2500 girişimciyle Türk ekosisteminin 10 yıldır, 12 yıldır içindeyiz. Gördüğümüz şey şu, Türkiye çok iyi şeyler yapabilir. Yani bizim program çok ekonomik bir program. Yani insanların, hani mentörler...
Gönüllülükle mi yapıyor? Biz pro gönüllüleriz. profesörlerimiz. Birisi veriyor ama aynı zamanda da nitelikli iş yapabilecek kadroları her zaman toplayabiliyoruz. Güzel olan şey şu, programlara katılacak her zaman çok iyi firmalar var. Şu anda mesela İzmir grubumuz mükemmel. Çok iyiler. İşte yeni oyun firmaları geliyor, yepyeni AI'ler geliyor, yeni tasarım firmaları geliyor, yeni donanın firmaları geliyor. Mesela Ekosemin en korktuğu şey donanın firmalar.
enerji sektöründe yepyeni cihazlar yapanlar var, IoT'lerde cihazlar yapanlar var. Yani aslında kuramadığımız köprü şudur. Bu çocukların bu girişimleri gerçek şirketlere, real sektörü meclis şirketlere bağı daha çok kurulsa o firmalar yüzde üç kârla 10 bin metrekare kapalı alanlarda debeleneceklerine, cebelleşeceklerine bu çocukları alsalar. Ben örneği söyleyeyim.
Ufuk Erdoğmuş (25:56)
2000 metrekareyi
Mehmet Şöhrap Sanlı (26:00)
İzalatör üretiyor, izalasyon bantları üretiyor otomatik sektörüne bir firma. Buradaki üniversitedeki elektronik meclisindeki hocayı yanına aldı ama alırken eleman diye almadı. Çoğu eleman diye alıyor. Ortak şirket kurdular. Tabii iki firmada adını koydu ve şimdi bilmem ne, bilmem ne diye beraber ne yapıyorlar? Depo otomasyon sistemleri geliştiriyor ve dünyaya satıyorlar şu anda. Bu çok olabilir. Bunun olabilmesi için bu girişimciliği sadece girişimcilerle konuşmayı durdurmamız gerekiyor. Girişimciliği bizim...
iş dünyasındaki tüsiyatla da, müsiyatla da, müsiyatla da hepçile konuşmamız lazım. Onların hatta demeliyiz ki kardeşim her şirket yanına dört beş tane startup tedarikçisi kursun. Herkesin kendi küçük startup ekosistemi olsun. İzmir'deki büyük şirketlerin vesairelerini falan. O zaman Türkiye'de işin rengi değişir. Biz bunun için girişim evlerinde şunu yapıyoruz. Girişimciyi alıyoruz. Yaklaşık altı ay sürüyor. Yılda iki dönem alıyoruz. Her dönem bu işte bir dönem on beş program, bir dönem on beş program.
Küçük şirket, orta şirket, büyük şirket, ihracatçı, fintechçi, kadın girişimci hepsini ayırıyoruz gruplara. 7-8 farklı program var. Fakat bunların arasından daha başarı potansiyeli yüksek olanları büyük şirketlerin önüne götürüyoruz. İnnovasyon atlasına götürüyoruz, dünyaya götürüyoruz, Sılaş'a götürüyoruz, Amerika'ya götürüyoruz. Ve her sene 30-40 tane de girişimciyi üst seviyelere taşıyoruz ve onlardan da gerçekten büyük başarı hikayelerimiz.
Ufuk Erdoğmuş (27:21)
Zaten
ekosistem dediğimiz şey sadece gelişimci ve yatırımcı değil ki yani o adamın satacağı ya da ortak iş geliştireceğini normal bir emekli adam lazım. Devlet para verdiğiyle olmaz ki.
Mehmet Şöhrap Sanlı (27:28)
Yani mesela büyük
şirketler şunu söylüyor. Mesela Türkiye'de şöyle şeyler vardır. 30-40 tane büyük girişimci dostlu şirket vardır. Tofaşlar, Loryaliler falan. Bu şirketlerin özelliği şudur. Bunlar start-uplardan hizmet almayı öğrenmişlerdir. Yani start-up'ın 3 kişi olmasından korkmamayı öğrenmiştir. Fatura kesmeyi bilmiyor olmasından korkmamayı öğrenmiştir. Onun faydası, onun yaratabileceği ufak tefek sorunların çok üstündedir demeyi öğrenmiştir. Bunu herkes öğrense iş değişecek.
Ufuk Erdoğmuş (27:49)
Zamanında 1-2 güzel örnek görmüş.
Türkiye'deki girişimcilik ekosisteminde hangi alanlar öne çıkıyor?
Çok güzel. Peki şey bizim ekosistemde ağırlık ne yönde? Şimdi AI dalgası var tabii ki. Hemen trendi mi takip ediyoruz yoksa hakikaten bizde böyle bir alanlar var mı?
Mehmet Şöhrap Sanlı (28:04)
Değişiyor. Yılların...
Ben de takip
ediyoruz. Bir dönem müthiş bir e-ticaret entegratör yazılımları geldi. Bir dönem... Low-code, no-code'çular geldi. O daha yeni bitti olmada. Bir dönem... Malzeme teknolojileri... SaaS'ı pek şey yapamadık. SaaS... Bir türlü tam olamadı. Çünkü dünya ile entegre olabilmek için 724 İngilizce falan gerekiyor. SaaS orada biraz sıkışıyor. Şimdi olanı söyleyeyim. Şimdi müthiş bir AI. Hani şöyle diyoruz. Yapay zekademiyanı dövüyorlar şurada.
Ufuk Erdoğmuş (28:20)
Saz dalgası eridi galiba
Güzelim.
Ya zaten görüşmeyi hiçbir kimseyle görüşemiyorsun zaten yapay zekâ yoksa öyle herhangi bir şey.
Mehmet Şöhrap Sanlı (28:43)
Spor,
egzersiz yazılım yazdım diyen bile AI support ediyor. Artık bunu kabul ediyoruz. E şey var tabi bu eski zamanlarda çok olan platform kurmacılık bitti artık. böyle decay teknolojilere ihtiyacımız var. Tarımda uygulanabilir teknolojilere, makine ekipmanda malzemede.
Ufuk Erdoğmuş (29:03)
Bunlara girişimin önünü açan bir nişten dalmak değil mi zaten? Herkese alacağım falan.
Mehmet Şöhrap Sanlı (29:08)
Gerçekte
bir dikey özel alanlara girmek lazım. Bu konuda gençler, bugünkü girişimciler bu etkileşimleri iyi takip ediyorlar. Ne olup bittiğine bakıyorlar. Bir de özellikle Türkiye'nin bazı sorunlar, mesela enerji maliyetleri arttığı için enerji izlemeye dönük yatırımlar çok güzel ilgi veriyor. İzmirli girişimiz var. Hemen ilgi görüyor. Bir buçuk yılı 5-6 bin müşteri yaptı kendine. Çok somut bir yalın bir önermesi vardı. Drone konuları...
Teknolojiyi geliştikçe, kamerayla, görüntü işleme teknolojileri falan. Buralarda büyük sektörler, büyük sanayi, çirketleri, işletmeler, hizmet sektörü talep ettikçe, girişimciler şunu sağlayabiliyor. Şöyle söyleyeyim, yavaş yavaş da öyle kapatacaksak, Türkiye'de girişimcilik ekositevinin kapasitesi artık çok yüksek. Çok hizmet verebilirler. Çoğu, bugünkü cirosunun 10 katı, 5 katı bile yapabilir kurulu düzeniyle. Ama yeter ki diğer alıcı sektörler bu korkuyu atsınlar.
Bu korkuyu atar, mesela team-team girişmelerin böyle bir bir rolü var. Biz iki taraf arasında arayüz rolde oynuyoruz. Diyorlar ki biz bu alanlarda teknoloji arıyoruz, bize uygun firma öner diyorlar. Biz o bizim tedrisattan geçmiş, öğrenimimizi almış, metotlarımızı öğrenmiş kişileri yönlendiriyoruz. O ilişkin arasında katalizör rolü oynuyoruz gerçekten.
Ufuk Erdoğmuş (30:09)
Kefil oluyor gibisiniz.
Kapanış notları
Benim bir gelecekle ilgili çok kaba tahminim de bu yapay zeka artık kaç sene süre bilmiyorum ama 5 sene olsun, 10 sene olsun, 3 sene de olabilir. Bir yerden sonra böyle artık iyice yayıldıktan sonra donanımın tekrar kıymetleneceğini tahmin ediyorum kendim. Bununla ilgili şey demin donanım dediğiniz için ona takıldım. Gerçekten böyle bir mantığım doğru mu benim? Çünkü artık her şey böyle otomatik, o yazılım kısmı çünkü çok yapay zekaya bırakılınca bana sanki tekrar donanım...
Tekrar makinele, makinele yapan...
Mehmet Şöhrap Sanlı (30:54)
O
uğraşacak bir şey yok. Ama şöyle oldu. Pandemi döneminde şunu gördük. Bizim ülkemizin, hani neden RG yok kısmında? RG yok çünkü akademik bilgi çalışmamış bazı konuları dedim ama RG yok çünkü komponen sanayi yok. Yani günün sonunda siz ADS'nin prototipini yapmak için gene Çin'e gönderiyorsunuz. Yani siz bir örneğin kalp atışında aritmi var mı anlamak için bir cihaz yapıyorsunuz. Prototipin kutusunu 3D'de bastırıyorsunuz ama içerideki kartı...
Ufuk Erdoğmuş (31:20)
Şimdiden alırız.
Mehmet Şöhrap Sanlı (31:21)
Çin'den alıyorsunuz, o sırada da korkuyorsunuz acaba çalar da dünyaya satar mı diye. Bunun için komponet sanayiinde oluşması lazım. O arayüz çektörlerinde büyümesi lazım. Ama bunlarla beraber şunu söyleyebiliriz, donanıma ben de katılıyorum. Bizim Türk girişimlik ekosistimin donanım korkusunun da fobiğe dönüştü. Yani donanım deyince hepimiz bir yapamazsın, edemezsin, nereden tedarik edeceksin falan diye.
Ufuk Erdoğmuş (31:36)
Para etmeyi alakalı olabilirim.
hem
tedarik hem de bende parayla ilgili genelde ya sermaye ile ilgili de yazım yapıyoruz en fazla bir ay harcadım ben
Mehmet Şöhrap Sanlı (31:49)
10 harbin dolar, 100 bin dolar yatırım yapacaksınız. Yetmeyeceğini ben de biliyorum.
Ufuk Erdoğmuş (31:53)
Onun
da etkisi olabilir herhalde ama keşke olsa yani. Valla inşallah sonumuz hayrolsun diyelim. diyeyim yani hep kötülerle bahsedmiş gibi geldi bir anda.
Mehmet Şöhrap Sanlı (32:00)
Öyle kapatalım.
İlk
Ufuk Erdoğmuş (32:20)
geleceğe iyi gören kişilerle yapalım. Ne güzel her şey. Hepimiz öyle oluruz inşallah. Sağolun. Teşekkürler. Çok güzel sohbetler.
Mehmet Şöhrap Sanlı (32:22)
Peki tebiz üfer aldın.
Yazar Oyuna Devam