Kariyer Gelişimi: Dünya Devi Şirketlerden Yapay Zekâ Girişimi Kuruculuğuna | Benimle Oynar Mısın? 29
Intro
Bu bölümde, Google, Meta ve Apple gibi devasa şirketlerde çalışmış olan, şu anda HubX şirketinde Head of AI Lab olarak görev alan Yunus Emre ile akademik geçmişi ve Silikon Vadisi'nde iş hayatına başlangıcı, donanım üzerine çalışma geçmişi, Makine Öğrenmesi ve Yapay Zekâ üzerine çalışmaya geçişi, iş başvurusu hazırlığı süreçleri, Google'daki mühendislik kültürü ve girişimcilik oyununa başlaması üzerine hem öğretici hem de çok keyifli bir sohbet ettik.
Yunus Emre kimdir, akademik ve kariyer geçmişi
Ufuk Erdoğmuş (00:00)
Benimle oynar mısın? Bu bölümünde konuğumuz Specture AI kurucularından ve CTO'su Yunus Emre. Kendisinin Meta, Google, Intel artık ne ararsanız. CVC çok kabarık. Ayrıca onları da konuşabileceğiz. Yunus hoş geldin. Hoş bulduk. Vallahi şöyle şanslısın mı diyeyim yoksa şanslısın mı diyeyim bilmiyorum. Şu mikrofonlar ve şu yandaki kamera var bir tane. Onu da kullanabiliriz. İlk defa kullanıyoruz. İnşallah bir...
Kazaya kurban gitmeyiz. Burada bir ufak teşekkür hemen yapayım başlamadan. E-Komint sağ olsun bize yardımda bulundu ve o yardım sayesinde SD kartlarımızı aldı uzun uzun sohbet edebiliyoruz. Şu güzel mikrofonları aldık. İnşallah ses güzel gidiyordur. Şimdi...
Kamerada bu arada MX Brio. Reklam almışız gibi oldu, reklam değil bu arada. Yardım ettikleri için bunu söyleme gereği duyuyorum ben. Logitech'ten bize hediye geldi deneyelim diye güzel bir kamera. Onu da araya koyduk bakalım, arada kullanacağız. Şimdi istersen Chronologic gidelim. Bilkent'ten sonra bir Amerika'ya gidiyorsun gidiş o gidiş. Oradan oraya yani CV'de yok. Bilkent'ten Amerika'ya nasıl gittin? Tabii.
Yunus Emre (01:13)
Bilkent
2006'ın mezuniyetiyle birlikte Amerika'ya gittim. Bilkent'te elektronik bölümünden mezun oldum. Orada genelde işte elektronik dalları üzerine çalıştığımız için doktoran biraz daha böyle devre dizaynı üzerine oldum.
Bilkent'te mesela sinyal işleme var, telekomunikasyon var, bilgisayar netvok, yani böyle alt dallar var. Ben biraz ikisinin arasındaydım, sinyal işleme ile devre dizaynının arasındaydım. Doktoramı devre dizaynını üzerine yaptım, hoşuma giden bir alandı. Doktorada da işte...
Aynen. Elektronik'in core bölümlerinden bir tanesiydi. O zamanlarda işte bu telefonların yeni çıktığı dönemler şey var. Böyle telefonları nasıl daha az güçlü şekilde ayakta tutabiliriz. Çünkü pille çalışarsak. Pile ömrünü uzatmak için işte işletim yapan sistemleri nasıl daha efektif hale getirebiliriz. Biraz doktora da bunun üzerine çalıştık. Doktora Arizona'da. Benim
Ufuk Erdoğmuş (02:22)
Doktoru Amerika'da tabii.
Yunus Emre (02:27)
Hocam Çatali Hintliydi ama çok şey yani çok başarılı birisi bu konularda.
Apple'a girişi ve Silikon Vadisi'ne geçişi
Beni de çok güzel yönlendirdi o zamanlar işte bu low power dediğimiz hani düşük enerjili sistemlerde, çiplerde. Onunla işte 4 sene kadar çalıştık doktoru üzerine. Doktorem bitince de Apple ile başladım. Uzmanlık alanım bu low power yani düşük enerjili sistemler olduğu için
bu mobile device'larda onların direkt iPhone ve iPad'lerinin çiplerini üreten gruba giriyor.
Ufuk Erdoğmuş (03:03)
Sene
bu arada 2000 12 bu arada bir dakika şey altı sene oradaydın. Ben diyeceğim ki dört senede Amerika'da bırakmazlar adamı. Bir girdim de beş altı sene tutarlar.
Yunus Emre (03:05)
O ne
Arizona'da
master'da yaptım. Orada master'mı bitirdikten sonra doktora mı...
Ufuk Erdoğmuş (03:18)
6
sene akademide doktorabilirsin.
Yunus Emre (03:21)
Akademide
yayınlar normal süreci takip ediyoruz. Orada bir 3 ay kadar Intel'de yine bir staj imkanı bulmuştum. Orada da gene doktorama yakın alanlarda işte enerji, e-e-e-e-
dediğimiz bu silikon
Ufuk Erdoğmuş (03:53)
Türkiye'de San Francisco diyoruz ama aslında Silikon var.
Yunus Emre (03:55)
Aynen,
Silikon Vadisi bölgesine geçiş yapmış oldum.
Ufuk Erdoğmuş (04:01)
Bu
arada geçişliyince sanki şey gibi devlette seni atamışlar gibi. Öyle değil yani sonuçta bir başvuru süreci yok mu? Tabii. Ama doktoralı konum bu. Adamlar da çip üretmek istiyor. Direkt zaten maç.
Yunus Emre (04:11)
Aynı. Anlar
birkaç tane daha şirkete başvurmuştum. Tabii bunun üzerine çalışan ama Apple'ın o anki konumu marketteki yeri beni de çok etkiliyordu. Orada ilk işe başlamak açısından bana da katacağını hesaba katınca dedim. Bir sonraki steplerde de önümü açar çünkü çok key teknolojilerde çalışıyorlar. Önemli.
Ufuk Erdoğmuş (04:29)
Şimdi ilk işinin Apple olması hoş.
Bu arada başka yerde başvurdun dedin. Chip üreten kaç kişi var ki zaten?
Yunus Emre (04:40)
Intel,
Arizona'da Intel var, Broadcom var, Micron var.
Çok büyük değil. Yani çip üretenler şöyle iki şekli bölünüyor orada. Fabless dediğimiz yani fabrikası olmayan çip üretenler. Bir de fabrikası olanlar Intel ve Micron bu fabrikası olan grubuna giriyor. Yani kendi çiplerini üretip kendi üretimlerini Amerika sınırları içinde yapan şirketler. Bunun yanında işte Qualcomm, Nvidia, Apple'da bunlardan birisi. Bunlar Broadcom. Bunlar da Fabless çip kamarası. Fabrikasız.
Çip kampanisi. Bunlar dizaynlarını yapıyor. Apple'ın telefonun arkasına bakarsanız da Cupertino diyor. Made in sonuçta şeyde Çinada ya da işte Tayvan'da üretiliyor. Şeyler çok daha az faba olanlar çok daha az ama bu Fabless dediğimiz kampaniler biraz daha yaygın. Çünkü bunların yaptığı işte software'e çok yakın. Yani çipi software de dizayn ediyor.
Ufuk Erdoğmuş (05:40)
Bilgisayarda aslında tasarlıyor.
Yunus Emre (05:43)
Aynen fabrikaya
gidiyor. İşte tabi bunların da sistemleri var. İşte önce arktektürle yani mimaris ile başlıyor. Fizikal dizayn dediğimiz şey pardon. Normal dizayn dediğimiz işte dijital ve analog dizayn dediğimiz kısımlara gidiyor. Oradan fizikal dizayn gidiyor. Bu süreçler tamamlandıktan sonra elinizde bir yapı oluyor. Bunu da fabrikaya gönderiyorsunuz fabrika bunu üretiyor. Şimdi ben Apple'a girdikten sonra Apple'da ilk bu iPhone var.
...iPad'leri üreten, chip'ini üreten grubun içine girdim. Orada bizim biraz görevimiz işte bunu... ...doktoramda da olduğu gibi daha enerji konusundan daha iyi şekle getirmekte. Çünkü... ...chiplerin işte bir termal limitleri oluyor. Yani ne kadar çok çalışıp ne kadar ısı ürettiğinin bir limiti var. Bunu aşamazsınız. Aşağıda da pili tüketemezsiniz. Yani iki ana şey...
Ufuk Erdoğmuş (06:35)
Isınmayacak
ama çok enerji
Yunus Emre (06:37)
Çok
enerji de harcamayacak. Bunları sağlayabilmesi için şimdi o zamanlar iPhone'lar da böyle yeni yeni piyasaya girince yeni özellikler geliyor işte mesela hızlı çekim özelliği. Eski... Tabii bunlar hep işlemciye yükleniyor ve işlemcinin yanında da bu işlere yardımcı olmasını tasarladıkları accelerator dediğimiz hızlandırıcılar var. Bu hızlandırıcılar işte belirli spesifik görevlerde çalışıyor. Mesela video için bir tane hızlandırıcılar
Grafik için bir tane hızlandırıcı var falan. Yani bizim yaptığımız bu ana işlemci ve bu hızlandırıcıların birbiriyle çok iyi şekilde koordineli çalışması ve koordineli çalışırken de kullanıcının satisfaction'ı yani tatminini yerinde tutabilmesi. Aynen kullanıcıya Apple Experience'ını sunabilmesi vardı.
Ufuk Erdoğmuş (07:26)
Kullanıcı fark etmeyecek.
Yunus Emre (07:33)
Bunun grubundaydım ben yaklaşık 2 sene bu grupta çalıştım. Bu grupta Apple'ın neredeyse bütün company-wide şeylerine ulaşabiliyorsunuz. Çünkü yaptığınız iş software ile de alakalı. Software'da istediği özelliği hardware'e taşımanız. Hardware'daki özelliği de software'e anlatmanız gerekiyor. Yani bir breach grubundaydım. Bu bana yardımcı oldu baya tüm bütün platform'u görmemde. Ondan sonra işte
Intel'e geçişi
Aynen yani iki tarafa da eksploz olmam güzel oldu. Intel'de ondan sonra Broadcom ve Intel'de arktektür üzerine biraz çalıştım. Bu arktektür işte işin mimarisi. Yani siz özellikleri belirleyip şöyle bir chip üreteceğim diyorsunuz ve onun mimarisini oluşturuyorsunuz sonra onu desaynırlarla... Apple'dakinde mimariyi belirlemiyordum.
daha çok bedirlenmiş mimari daha efektif nasıl kullanabiliriz?
Ufuk Erdoğmuş (08:33)
Aslında
cip mimarı, sen aslında bir terfi gibi daha üst bir önceki adıma geçtin.
Yunus Emre (08:38)
Aynen
çip mimarları vardı onlar mimariyi belirliyordu. Biz de o mimaride bulunan blokların nasıl efektif kullanılacağına karar verdik. Evet orayı yapıyoruz. bir nevi onun hani biraz daha mimari gibi çalışmaya başladım.
Ufuk Erdoğmuş (08:50)
Sağolun.
Bu arada bunun benzeri her işte var. Yazımda da bir mimar Bir de... Aynen öyle. Tasarımda bir UX'çi oluyor sonra UI'çi oluyor gibi. Orada da böyleymiş. Ben bilmediğim için şu an öğrendim yani.
Yunus Emre (09:05)
Öyle yani
Structure çok benziyor zaten. ben de... Birazdan bahsedeceğim, işte biraz daha yazılım işlerine geçince... Yapay zeka. Şey, structure orada da... Yani o yapı orada da benziyor. Başta işte mimaris ile başlıyorsunuz. Sonra ufak bloklara biliyorsunuz. Şeyden sonra... Apple'dan sonra Intel ve Broadcom'da mimaris ile uğraştım. Oradaki uğraştığımız mimariler... Bir tanesi ilk Broadcom'da girdiğim... Bu...
Setup Box chipleri diyoruz. Yani televizyonunuza bağlanan bir tane box var. Bununla mesela işte Netflix, Hulu'yu şeyi falan izleyebiliyorsunuz. Onunla ilgili bir üretimi vardı. Setup Box chip üretimi vardı Broadcom'da. Onun çiplerinin tasarımıyla uğraştım. Intel'de de o zamanlar yeni device bölümü diye bir bölüm vardı. Onun altında Intel biraz daha böyle mobile device'lara yani bu...
dediğimiz, pille çalışan devislere yapay zekayı sokup bir chip üretmek istiyordu.
2015 senesi Intel'in bu alanda aktif olarak çalışmayı yaptığı dönemde. O dönemde işte yaklaşık bir seneye yakın Intel'de işte yapay zekanın bu donanım dediğimiz kısımla nasıl iyi uyum içinde çalışacağız yani. Apple'dan farklı olarak Apple'da bütün sistem üzerine çalıştık. Burada sadece yapay zekanın alttaki donanımla nasıl uyum içinde çalışıp
alttaki donanımı ne kadar verimli çalıştırabileceği üzerine çalışmalar yaptım.
Ufuk Erdoğmuş (10:49)
Burada şey tabi sadece genel izleyici için aklıma gelme fikir söyleyeceğim. Sonuçta Apple ürün tasarlıyor. O ürünün parçaları aslında Intel gibi başka firmalar tarafından optimize edilmiş hazırlanmış Apple onları Lego parçaları gibi birleştirip nasıl güzel birleştiririm. Son ürün nasıl güzel olur derdinde değil mi daha çok?
Yunus Emre (11:06)
İlk başlarda öyleydi, sonra yavaş yavaş kendi
çipini yapıyor. İlk başlarda biraz daha öyleydi. işte belirli parçaları third partilerden alıp bunu kendi arktektürist içine kaydırma. Sonra da onu şirket içinde kendimiz daha iyi nasıl yapabiliriz?
Ufuk Erdoğmuş (11:27)
Ama
Apple'ın birinci önceliği ürünün bütünü. Şu an kendi chipini de yapıyorsa M1, M2, M3. Genes aslında ürünün bütününü artık bir yerde tıkandığı için muhtemelen ya bırakın ben bunu kendim yapayım demek.
Yunus Emre (11:30)
Aynen.
şeyleri
daha iyi biliyor yani ürünün neye ihtiyacı olduğunu çok daha iyi biliyor bir third party'ye göre. Onun için hani çünkü müşterileri işte Lenova'da var müşterisi evet arabaya da gidebilir ama Apple kendi isteğini çok iyi bildiği için diyor ki benim isteğim olan şey bu
Ufuk Erdoğmuş (11:46)
İntel chip yaparken daha jenerik bir şey yapacak peki.
Yunus Emre (11:59)
Ve bunu yapmak istiyorum. Önce işte bir parçayla başlıyor, onu nasıl optimiz ederiz, sonra onu dışarı çıkartıp işte biz kendimiz içeride bunu nasıl geliştiririz. Ama dediğin gibi hani bir bütün ürünü ürün odaklıyor. Intel Broadcom tabii bundan farklı. Bunlar genel müşteriye hizmet eden şirketlerdir. Intel de bu makine öğrenmesi konularında biraz daha haşır neşir olunca bir de
Makine Öğrenmesi ve Yapay Zekâ üzerine çalışmaya başlaması
O bende baya hoşuma gitti o zamanlar işte yapay zeka çıkmış işte application'ları artık ortalarda işte bu neural net dediğimiz yani sinir...
Ufuk Erdoğmuş (12:39)
Akademikçe
amya biliyor 2015'te bu. Vatandaş olarak bakınca böyle 2023'de 2022'de bir anda AI patladı. AI bir anda patlamamış adamlar 2010'lardan beri bunlarla uğraşıyormuş.
Yunus Emre (12:48)
Aynen,
aynen. Onların işte application'ı yani uygulamalarını görünce çok daha işte ilgimi çekti bu makine öğrenmesi konusu. Bir de makine öğrenmesi konusu böyle matematiksel altyapıya çok uygun bir şey. Yani matematiksel altyapınız iyi ise makine öğrenmesi size biraz daha şey geliyor. Daha natural geliyor, daha doğal geliyor. Aynen. Bütün yapı matematiksel. Mesela
Ufuk Erdoğmuş (13:13)
Bu güzel bir şey değil mi zaten?
Yunus Emre (13:18)
Çip dizaynı biraz daha böyle ondan uzak hani belirli altyapıları olması lazım. Türkiye'de biraz biz bu konuda zayıfız o apayrı bir konu onu başka bir şeyden konuşuruz.
Ufuk Erdoğmuş (13:28)
O
sektörü en azıcık çıkarmadığında yapırdım
Yunus Emre (13:32)
Ama işte bu matematiksel altyapısı benim de hoşuma gitti. Türkiye'de de güzel matematik yani Bilkent'te özellikle güzel matematiksel altyapı oluşturmuştuk.
Ufuk Erdoğmuş (13:41)
İyi üniversiteden
Yunus Emre (13:43)
Evet
özen veriyorlar yani bu alt yapı çünkü işte fundamental dediğimiz bu tam şey fundamental, fundamental dediğimiz temel, temel bilimleri sağlam olursanız o konu üzerinde kendinizi geliştirme imkanı sunuyoruz.
Ufuk Erdoğmuş (13:59)
Bu
arada yazılımdan bahsediyoruz. Yapay zeka yazılım ama aynı zamanda elektronik çıkışlı olduğun için senin tabi matematik temeli daha kuvvetli. Normal bir bilgisayar mühendisi çıkışlı birine göre. Ama hep bu küçümseniyor. Yani o algoritma yapısını sanki böyle matematiksel bir şey değilmiş gibi ya da işte eğitim bunu etkilemezmiş. Etkiliyor arkadaşım. Ben bunu her fırsatta söylüyorum. Kod yazarsın ama mühendis olamazsın diye böyle sürekli tekrar ettiğim bir şey var.
Yunus Emre (14:16)
Aynen.
O
baya belli oluyor açıkçası. Biraz Google zamanından bahsederken işte Google'a girdik 2015'te.
Ufuk Erdoğmuş (14:30)
Oralara
geçelim madem. Niye oradan Google'a geçiyorsun madem? Hep chip yapmışsın, doktorası var bilmem. 10 sene chip ile uğraşmışsın.
Yunus Emre (14:38)
Makine öğrenmesi beni cezbetmişti. Makine öğrenmesi konusunda da 3 ay kendime zaman verdi. bu konuda çalıştım. Şöyle bir avantajım oldu. Çalışırken Intel bir şey değişikliğine gitti. Yapı değişikliğine gitti. O ara bizim yükümüz biraz azaldı. Çünkü yapı daha oturana kadar bizim ne olacağımız tam belli değildi.
Ufuk Erdoğmuş (14:48)
Işırken mi bırakıp...
Yunus Emre (15:07)
O 3 ay bir ayda kendim aldım hani biz nefes alabildik o 3 ay ben fokus bir şekilde bakabildim şeye biraz daha makine öğrenmesi algoritmaları
Ufuk Erdoğmuş (15:19)
Google'a
başvuracağım ya da işte...
Yunus Emre (15:22)
Ben
ilgi olarak başladım buna yani
Ufuk Erdoğmuş (15:25)
Bir yere başvuracağım, mülakat hazırlığı 3 ay değil yani. machine learning öğreneceğim, 3 ay verdim.
Yunus Emre (15:29)
Aynen ilk başta
machine learning yani makine öğrenmesi nedir ne değildir kullanım alanları nedir ne değildir bunlara biraz şey yap
Ufuk Erdoğmuş (15:38)
Çok ayıptı bir ya zaten işinle alakalı.
Yunus Emre (15:40)
Evet
zaten Intel'de yapıyordum. Onun biraz daha işte uygulama alanları değişik neler var. Şöyle bir avantajım oldu. O senelerde makine öğrenmesi ya da AI dediğimiz konular bu kadar dallanıp budaklanmamıştı. Yani öğrenebileceğim materyal sayısı gene... İyi bildiğimi tıpkı. Üç ayda biraz deyizini öğrenebilecek seviyedeydim. Ondan sonra işte yani baktım ben buradan devam edebilirim.
Ondan sonra da işte interviyor hazırlıkları. Dedim ben kariyerimi burada şey yapmak istiyorum.
Çiftten yazılım. Şöyle bir avantajım da vardı. Tabi B-Area'da olmamın bir avantajı.
Aynen.
çevresini beyeri deniyor genelde
Ufuk Erdoğmuş (16:30)
Sonra
da İngilizce bilmem ne dediniz falan.
Yunus Emre (16:32)
Aynen çok
güzel çok güzel. Ben böyle çok normal olarak söylüyorum onu. O bölgede işte Google'u, Apple'ı, Metas'ı, şirketlerin bulunduğu bölgede şöyle bir avantaj var. Türkiye'de tabii çok o kadar olmayan. Mesela sizi alacağınız işe göre değerlendiriyorlar. Önceki yaptığınız işi çok birinci faktör olarak tutmadan. Yani yetenekli birisiniz.
ve onların verdiği intervileri geçebilecek kabiliyetle biriyseniz, şöyle bakıyor, ben bunu alır, buna 6 ay koyar, istediğim alanda bunu yetiştiririm. Eğer yetenekli birisiysen.
Ufuk Erdoğmuş (17:13)
Gerçekten
bizde bu o kadar az ki. Bizde şey bakılıyor, bu işi yapacak adam, bir öncesinde de mümkünse birebir aynısını yapmış ol.
Yunus Emre (17:20)
Aynen
öyle. Şimdi... Bu avantajı da kullandım o dönemde. Ve şirketlerin de makine öğrenmesine yönelik kişilere yavaş yavaş daha fazla baktığı bir dönemdi. böyle Türkçeden yıldızlar böyle bir araya geldi mi diyorlar. Stars İngilizce de diyorlar. Yani Türkçede bir kadar... Her şey yıldızlar align oldu yani. Öyle denk gelince o dönemde dedim ben buna...
Şans faktörü
Ufuk Erdoğmuş (17:39)
Her şey denk geldi.
Bir şans faktörü var diyorsun. Bu da benim bu arada sevdiğim konularda hani bazıları yok ben başardım
Yunus Emre (17:52)
Yani ben
Seneden seneye bile değişen bir Ondan 5 sene sonraki durumla yani aynı mantalitete ondan 5 sene sonra yapsaydım bunu bu şekilde çalışır mıydı büyük bir ihtimalle çalışmazdı. Belki vaktim denk gelmeyecek de işte çalıştığım şirketin şey olası.
Ufuk Erdoğmuş (18:17)
Bu
arada bence kestirebileceğim bir şey de değil. Yok değil. Ben bu şansı kullanıyorum. Öyle bir şey de değil. Yani random rastgele bir şey yapıyorsun. 10 sene sonra bakıyorsun, ne kadar denk gelmiş.
Yunus Emre (18:26)
Kesinlikle.
Orada şey güzel oluyor yani hoşunuza gittiğini fark etmeniz önemli oluyor. Yani ben bu işi sevdim, ben bu işi yaparım bir 10 sene boyunca diyebildiğiniz bir iş. Aynen bundan zevk alıyorum, keyif alıyorum diye dediğiniz bir şey ise şans faktörü bir noktada gelir yardımcı olur yani. Olmaya da bilir tabii probabilistik olarak da bir şey var ama en azından sevdiğiniz işi yapmış olursunuz.
Ufuk Erdoğmuş (18:37)
İşte
Yunus Emre (18:53)
Amerika'da tabi bulunduğum bölgeden dolayı biraz avantajını da kullanarak kendimi o yöne doğru
Ufuk Erdoğmuş (18:59)
Bunu zaten oraya giden herkes soruyor. Buradan oraya gitmek çok zor ama orada doktora yapmışsın. Orada zaten Apple bilmem ne CV'nde yazıyor. Yani kapıyı çalınca en azından açılıyor. Burada da aynı bu arada. Yani bir Amerikalı da gelip burada atıyorum. Aselsan da iş bulamaz yani. Doğru.
Yunus Emre (19:13)
Aynen. Doğru,
doğru. Ondan sonra işte bu çalışmaları da yapıp işte... Bir de intervü çalışması tabii bu şeyden biraz daha farklı oluyor. Makine öğrenmesi çalışmasıyla intervü çalışması. Yani şirketlerin belirli intervü süreçleri var. Ona da çalışmanız gerekiyor. Türkiye'de bu şimdi yavaş yavaş oturuyor. Bazı şirketler yavaş yavaş oturtuyor. Yani intervü sürecini mesela biraz daha farklı bakıp işte iyi yetişmiş elemanı...
İş başvurusu hazırlığı süreçleri
bir şekilde nasıl içimize katabiliriz diye o süreci biraz daha farklı tutuyorlar. Az önce konuştuğumuz hani sen bu işi yapmışsın tekrar o işe devam edeceğinden ziyade iyi bir elem alsan ben seni bünyeme nasıl katarım bakıyorlar yavaş yavaş. Amerika'da bundan 10 sene önce vardı biraz.
Ufuk Erdoğmuş (19:55)
Bu tabi biraz şeyle de alakalı ben şimdi masanın ne derler yönetici tarafında olduğum için Türkiye'de finansal da bir özgüven istiyor yani şimdi sen birini alacaksın Altay'ı eğiteceksin falan da o Altay her şirkette yok Türkiye'de. Yarını kurtarma derdi de yok.
Yunus Emre (20:11)
Kesinlikle katılıyorum. Kesinlikle katılıyorum.
Ondan sonra işte bu interview süreçlerine de bir süre hazırlandım. Interview süreçlerinde işte kafamda hani
Ufuk Erdoğmuş (20:23)
Ne
kadar hazırlanmıştım böyle? Benim duyduğum rakamlar hep böyle 3 ay hazırlandım falan geliyordu.
Yunus Emre (20:28)
O gün olsa
büyük bir ihtimalle 3 ile 6 ay arasında hazırlanmanız gerekir. O gün 1 ile 2 aydı bu süreç. dediğim gibi bu zaman herkes artık buna şey yapabiliyor. Yönenebiliyor. Biraz anlaşıldı bunun daha değeri falan.
Ufuk Erdoğmuş (20:38)
Because
Bu çok ilginç bir şey bu arada. Türkiye'de o kadar ayrık bir şey ki Google'a örnek olsun. Google vs. ile benzeri bir şirketek. Başvurmayı düşünüyorum. O zaman 3 ay mülakatı hazırlanacağım. Zaten mülakat da 3 ay sürecek.
Yunus Emre (20:59)
Aynen. Aynen. Ya bir de işte tabii bunun finansyalı özgürlüğünüzün biraz olması lazım. O da bir faktör.
Ufuk Erdoğmuş (21:05)
Cibinde
6 ay bir kere şu an zaten kafadan 6 aylık yaşamam gerek.
Yunus Emre (21:08)
...doktoradan ilk mezun olduğumda belki bunu yapamazdım. Hani artık mezun olmuşum bir şekilde şeyin içine girmem lazım. Bir de vize statüsü falan onlar da apayrı bir konular. O da kendi başına bir... Yani sizin orada 6 ayı bir şekilde... ...bu çalışmalara adayabilme lüksünüzün olması lazım. O da bir faktör.
Ufuk Erdoğmuş (21:23)
Faktör
Yunus Emre (21:36)
Dediğim gibi o konularda biraz şanslıydım ve yıldızlar alayn oldu.
Google'ın insana kattığı çalışma kültürü
Google'a interve girdim ve Google yanında birkaç şirkete daha girdim. Birkaç tane daha teklif aldım ama işte o dönemlerde hala bu dönemde Google bu makine öğrenmesi veya AI'ın en şey olduğu, en önemini kavramış ve üstüne yüklenen şirketlerden birisi olduğu için Google bana cazip geldi açıkçası.
Ufuk Erdoğmuş (22:03)
2015
Yunus Emre (22:04)
2016
15-16 arası bu. Intel'den işte çıkmıştım. Dedim ben buraya girip burada kendime katacağım çok şey de olur. Ve bunu girdikten sonra da fark ettim. Google eğitim konusunda, çalışanlarının eğitimi konusunda çok ehemmiyetli davranıyor. Bütün çalıştığım şirketler arasında çalışanların eğitimine en özen gösteren şirket Google. Kendi iç...
Dökümanlarının oluşturulmasından, mühendislerinin yetiştirilmesinden... Belki biraz abartı olacak ama... Bu Bay Area San Francisco bölgesinin iyi mühendis yetiştiren bir kuruma açıkçası. Google'a girmiş birisi... Tabii ki başka bir şirkete girdi mi bu kültürde taşıyabilirse... Oradaki aldığı eğitimin kültürünü o şirketin de standartına yukarı taşımak istiyor.
Ufuk Erdoğmuş (22:49)
Bir eğitim alıp çıkıyor gibi yani.
Yunus Emre (23:01)
Şey için bu dediğimiz silikon vadisi için çok önemli bir şey. Yani yazılımın kültürünü silikon vadisinde Google oluşturdu diyebilirim. İçerideki kullandığı medtullarla, materyallerle, eğitimlerle bu konuda hakikaten lead ediyor. Tabii bunu giriş öncesinde soruyorsunuz. Biraz bilgim vardı ama girdikten sonra bunu biraz daha fark ettim. Orada ilk girdiğim grup...
Search işte bu arama motoru grubuydu onların ML takımına girdim. Aynen Machine Learning ML AI grubu. Orada biz şey üzerine çalıştık işte use kullanıcının hareketlerinden Google sonuçlarını tekrar revize etme yani Google
Ufuk Erdoğmuş (23:50)
Sitedeki hareketlerinde. Evet.
Yunus Emre (23:52)
Şimdi siz Google'a girdiğinizde, bir, diyelim şu an bir şey arıyorsunuz. Programa ekibinde, aynen. Bir şey arıyorsunuz, mesela bana Tom Hanks'in yaşını bul diyorsunuz. Bu query diye geçiyor. Biraz teknik bir şey. Sorgu olarak geçiyor. Süper. Bu sorgunun üzerine işte bu sorgu alttaki sistemlere dağılıyor. Yani bu sorgu neyi soruyor diye bir sistem var.
Ufuk Erdoğmuş (23:57)
Arama ekibinden
arada Türkçe deninde söylüyorlar
Yunus Emre (24:21)
O query understanding yap. Sorga al. Aynen. Aynen. Makine... Siz burada bir text yazıyorsunuz ama normal bildiğiniz kendi dilinizde yazıyorsunuz. Makinenin bunu anlayabilmesi için bunu sinyallere dökmesi lazım. Onu anlayan bir grup var. İşte bu sizin bakacağınız sitelerin ne kadar güvenli olduğunu anlayan grup. Aynen. Ondan işte yani böyle spam dediğimiz şeyi ayıran bir grup var. Bunun gibi işte...
Ufuk Erdoğmuş (24:24)
İnanamasın. Bu adam ne? Sormaya çalışıyor.
Siteleri tartan değerler
Yunus Emre (24:51)
50 tane grup var. Bizim grubumuzun özelliği şuydu, biz... kişiler mesela bir sorgu yaptığı zaman onun altındaki sayfalarla bir... işte interaction dediğimiz yani bir... bağlantı kuruyorlar yani... klik ediyorlar işte bakıyorlar... işte... geçiyorlar alta geçiyorlar falan. Ve Google'ın değişik... sonuç... type'ları var yani size...
görüntü de gösterebiliyor, size sadece text de verebiliyor ya da size şey de normal organic şey de ve çok daha arttı bu mobile ile birlikte. Bizim grubumuzun yaptığı kullanıcının bu sonuçlarla nasıl intrakletti yani bunlara
Ufuk Erdoğmuş (25:33)
Sonuçlar geldi, oradan sonra ne yaptığımı, bir yere girdim tıkladım o site de nereye kadar scroll ettim. Nereye tıkladım, ne yaptım, neyi okudum belki belki dedim bu site işime yaramadı onu takip ettim.
Yunus Emre (25:44)
Aynen.
Onları o sinyallere kullanarak bir sonraki aramanın kalitesini arttırmaya çalıştık. Bu da Google için de searchte yani arama motorunda en kuvvetli sinyallerden bir tanesiydi o zaman. Şimdi tabii değişmiyor.
Ufuk Erdoğmuş (26:00)
Söyledikleri
Yunus Emre (26:02)
Esiyor da aynen. Aynen. Yani... Şimdi
işte CNA'yin de işin içine girmesi apayrı bir boyuta taşıdı. Bu grupta çalıştım bir buçuk sene kadar. Bu grupta çalışmamın bana işte büyük sistemler hakkında, büyük data hakkında, işte bunların nasıl yönetildiği, işte bunların be kentinin neye göre...
Ufuk Erdoğmuş (26:29)
Makine
öğrenmeye bu kadar büyük bir şeyle girmek de efsane olmuş yani. Adamlarda search datası var, analytics datası var. İnanılmaz bir...
Yunus Emre (26:39)
Birkaç
tane daha grup vardı Google için de. şöyle... ...prosesten geçince sizi birkaç grupla konuşturuyor. Alınma içeri. Bunların içinde... ...bana en çekici gelen zaten Google'ın da en... ...bilindik bölümü olan arama... ...motor bölümüydü. Ondan dolayı ben buna gittim. Ve dediğim gibi çok güzel bir öğrenme süreci oldu... ...benim için o... ...bir buçuk sene. Ondan sonra işte biraz... ...daha böyle...
Edge device'larda yani daha eskiden topladığım bilgiyi bu makine öğrenmesi ile birleştirmek açısından biraz daha Edge device dediğimiz yani bu telefonlar grubu vardı Google'un. Oraya girdim orada yüz tanıma sistemleri üzerine çarpıyorum.
Kariyer gelişiminde geçmiş tecrübelerin önemi
Son ürün olduğu için Edge Device... Bütün kocaman bir loop... En son size denk geldiği için. Orada işte yüz tanıma sistemleri bu Google Pixel telefonlarda çalışan yüz tanıma sistemleri üzerine çalıştım. İşte orada modeli build edip işte bu seferde modeli oluşturup Edge Device dediğimiz yani bu model mobile device'lere nasıl diploge ediyoruz.
Ufuk Erdoğmuş (27:32)
Teknolojinin ecci.
Yunus Emre (27:59)
Search'te büyük sistemlerdekini güzel bir şekilde öğrendim. Ama şeyde biraz daha farklı çalışıyor sistem. Bu telefonlarda. Yani şeye çok daha sen duyarlı olmanız gerekiyor. Mesela ne kadar güç harcayacağınızı. Benim işte eski konu. Döndüm dolaştım. Başa geldim. Onu makine öğrenmesiyle birleştirip kendime daha rahat ettiğim bir alan oluşturdum o sayede.
Orada bir süre çalıştım. Google'ın Pixel 4, 7 telefonlarında onlar çıktı.
Ufuk Erdoğmuş (28:37)
Yani yazılı ekibi ama makine öğrenme. Aynı zamanda yaptığın iş sonuçta performansı, chipi, device yani cihazları da etkilediği için oradan gelen eski bilgi de işe yiyor.
Yunus Emre (28:46)
Eski
bilgi. Şurada çok işime yaradı. Mesela Pixel telefonu üreten grupla birebir şey yapabildim. İlletişim kurabildim. Çünkü onları... Dili anlıyorum. O bana dedi mi işte şu kadar işlem gücümüz var. Şunu şuradan geliyor. Reme bunu gönderiyoruz falan. Ben onu hani şey diline dökebiliyorum. Normal software'dekinin de anlayacağı dile dökebiliyorum. Software'den gelenin dilini de onların diline dökebiliyorum.
Öyle bir avantajım oldu.
Ufuk Erdoğmuş (29:17)
Ben bu arada bunu hep benim fikrim böyle en azından. o bizim hayatımızdaki... Yaşı söylemeyelim artık tekrar. Yaşımız belli artık. Tamam yani yılları toplayınca anlayan. Bu bir build up gibi geliyor bana. Yani böyle geçmişteki bir deneyimi ne olursa olsun... Yani ben müzikle uğraşmışımdır, o da dahil. Ya da bilmem ne online oyun oynamışımdır, o da dahil. Böyle reddetmemek gerekiyor. Çünkü o... Bazen hiç beklemediğin bir yerde üzerine bir şey koyuyorsun. İkisi birlikte unik...
Eşsiz bir kombinasyona geliyor ve o kombinasyon dünyada belki 10 kişi de var. Bu çok kıymetli bir yere geliyor. Google'da da. Herkes yapamaz mı yapar ama işte orada senin çip de yapmış olman aslında sana artı 100 puan yani. Çok kıymetli. O yüzden geçmişteki her tecrübe sevsek de sevmesek de anlamlı bir yere geliyor bence.
Yunus Emre (29:49)
Aynen.
Kesinlikle.
İşte bu Steve Jobs'ın örneğini veriyorlar ya, kalligrafi ile falan fontla uğraştığı şey yıllar sonra UI dizaynının improve edilmesinde çok
Ufuk Erdoğmuş (30:14)
Adamın aldığı bir tane ders örneği, efsaneleştirip anlatıyorlar ama aslında herkesin hayatında bence var.
Yunus Emre (30:19)
Herkesin aynısında ufak da olsa, büyük de olsa böyle bir şeyi var. Benimki de burada kesişti.
Ufuk Erdoğmuş (30:24)
Seninki
çok daha, biraz daha barizmiş ama.
Yunus Emre (30:28)
Neyse
orada kes işte. Google'da mesela şöyle avantajları oldu benim oraya girmemde. Şimdi software'ciler için biraz daha önemli bir meziyeti olabilir. Biz software'de biraz şeye bakıyoruz. Kodun okunur olmasına yani. Readability diyor işte. Scaleability kodun genişliği. Aynen. Şimdi bu kültürü ben orada biraz öğrendim. Çünkü
Ufuk Erdoğmuş (30:52)
Dilebilsin.
Yunus Emre (30:57)
İki sene siz belirli bir kodu yazıp o koddan işte Readability Badge gibi bir şey var onu alıyorsunuz. Ki bir sonra böyle bir kod yazıldığında herkesin en az bir tane Readability Badge olan kişiyi onun revivine koyması gerekiyor. Şöyle işliyoruz sistem. Biraz daha şeyler için anlatayım. Mesela siz bir kod yazacaksınız. Onun işte bir taslağını oluşturdunuz. Yazdınız kodu.
Bunu sisteme eklemek istiyorsunuz. Oraya eklerken işte kodu anlayacak bir kolliginizi yani yakın arkadaşınızı bunu değerlendirmesi için koyuyorsunuz.
Ama bir de bu kodun uzmanı yani o kullandığınız dilin uzmanı sayılan birisini oraya koymanız gerekiyor. Bu da Readability işte BG dediğimiz olay. Burada şunu sağlıyorlar. Yani kod işlevsel olarak tamam çalışıyor ama az önce de dediğiniz gibi bu kodu senden 5 sene sonra birisi kullanacaksa eğer herkesin anlayacağı şekilde mesela koment olayı şey derler
iyi kodda koment olmaz. Çünkü kod o kadar readable'dir ki hiçbir yere koment koymanıza gerek kalmaz. O variable dediğimiz, yine İngilizce, değişkenlerin isminden tutun. Onu ne şekilde funksiyonlara girdiğiniz, çıktığınız sırası o bir structure yapısaldır ki.
Okur gibi okur. Yani sizi o seviyeye getiriyor işte Google'ın bu yapısı.
Ufuk Erdoğmuş (32:37)
İnsanlar tabi bunu yıllar içerisinde öğrenir, bir de revüvularla öğrenir. Ama sebebi de, yani ihtiyaç da bu bu arada. Biz de işte yine aynı yere geleceğim. Türkiye'de hep yarını kurtarma, bütçe derdi. Buna da zaman ayıracağım, buna da iş gücü. Bak o revüvuda biri yapacak, onun da maaşının çıkması lazım. Biko'da üç adam çıkardın sen. Birisi de sinyır. Maliyetli bir şey oldu yani.
Yunus Emre (32:55)
Aynen. Aynen. Aynen. işi
bu kod read etmek ya da kodların şey, quality'sini şey yapmak olan kişiler var. Tabii şu anki düzende artık biraz değişti. O zaman kontrol biraz da yazılımcıdaydı. Kodu nasıl yazdınız? Şimdiki sistemlerde artık autopilotlar şeyler size onu bayağı güzel struktur bir şekilde veriyor ama onların da oluşması için bu database'in oluşması lazımdı. Yani o kaliteli kod database'inin oluşması lazımdı.
Google'da da bu vardı zaten senelerdir bu kültürü devam ettirdiği için o şey yapıya çok daha hızlı adapte olabildi. Google'dan sonra en son meta da işte 2000 bu kovid zamanı 2021 zamanları bu metaverse şey vardı. O yine ilgiden dolayı benim de ilgimi çekmişti.
Ufuk Erdoğmuş (33:48)
Benim
hiç ilgimi çekmedi o. Ben kendimi dede gibi hissediyorum o konularla. Metaverse falan, oyun gibi falan. Neden ilginç ettin mesela? Bundan sonra ilk defa biri gerçekten çok ilgimi çekmişti diye duydum da ondan.
Yunus Emre (33:57)
Benim şöyle...
Şeyye
benzetmiştim ben onu. işte... 2020'lerde artık kriptok patlamış, kendini göstermiş, şey yapmış. Ya bu da olur mu acaba? Onunla ki dalga acaba bu olur mu benim ilgimi çekmişti?
Ufuk Erdoğmuş (34:08)
Bir sonraki daha olacak.
O yüzden mi yani yoksa Google'ı bırakma sebebi bu muydu yani? Yok bir de...
Yunus Emre (34:17)
Google'da
artık 5 senedir baya güzel deneyim sağlamıştım. Kendime biraz da heyecan bakıyordum. Nex şey ne olabilir? Sağ olsun. Teşekkürlerimizi sunuyoruz kendisine. O konuda yatsıyamam.
Ufuk Erdoğmuş (34:27)
Google bana iyi yetiştirdi sağolsun.
Meta'ya geçişi
Yunus Emre (34:37)
bir heyecan olsun diye şey yaptım metaverse ilgimi de çekti böyle acaba next big thing olur mu diye yani hani tabii siz mühendis gözüyle bakıyorsunuz işte başkaları işte bizniz gözüyle bakıyor benim için hani olabilir gibi gelmişti öyle bir geçiş oldu ve buna invest eden yani buna yatırım yapan en büyük şirkette meta idi o zamanlar dedim bunu yapacaksan bu meta da yapılır ve öğrenilir ondan dolayı işte
Ufuk Erdoğmuş (35:07)
Artık zaten CV'de Apple'ın var, Google'ın var zaten. Kapıyı çaldı mı muhtemelen bir görüşelim diyorlar.
Yunus Emre (35:12)
Tabii
onlar sizi bu intervi dediğimiz süreçlere tabi tutuyorlar. Sonuçta kendi bir standartları var. Ama biraz daha avantajlı İlk şeyi aralamanız biraz daha avantajlı oluyor. Metaya girdik. Orada biraz daha metaverse, avatarlar konusunda çalıştık bir süre. Yaklaşık 2 sene kadar orada çalıştım.
Ufuk Erdoğmuş (35:39)
Yeni makine öğrenme sayılıyor mu?
Yunus Emre (35:41)
Tabii
tabii, makine öğrenme, işte Computer Vision makine öğrenmesini yaptık. Bize gelen görüntüleri işte şey...
Mesela siz bir avatar oluşturuyorsunuz metaverse'de ve bunu canlandırmak istiyorsunuz. İşte bunu sizin hareketlerinizi avatara map ediyoruz ve arada da makine öğrenme sistemi var. Yani sizin görüntüsünüzü alıyor, avatarın hareketlerine map ediyor. Bunun nasıl map edeceğini...
Ufuk Erdoğmuş (36:07)
Yani hep yok muydu bayağıdır? Yeni kısmı ne? Tamca'ya soru sordum.
Yunus Emre (36:11)
Bu şöyle... Yok yok, estağfurullah.
Bunun production quality de olmasını sağladık. Teoride bunlar var. Teoride... Bunun gerçek zamanlı, canlı kullanıcının da bunu kabul edebileceği seviyeye getirdik.
Ufuk Erdoğmuş (36:30)
Öbür türü nasıl? Render ediyordu, basıyordu, işleniyordu.
Yunus Emre (36:33)
Aynen.
Bazı şeyler işleniyordu. Geri plan da çok... ...gipyoyu kullanıyoruz. O gipyoyu biz kullanamayız. Öyle şeylerimiz yok. O kadar güçlü bir gipyoları kullanamayız. Gipyolar var ama rendering için olanları kullanamayız. Biz bunlar makine öğrenmesini kullanıyoruz. Daha önceki sistemler biraz da kural base gibi gidiyordu. Kaşını kaldırdı, kaşını kaldırdı. Ağzını açtı, ağzını açtı falan. Bu şekilde kurallar üzerine gidiyordu. Biz bunu biraz daha...
Ufuk Erdoğmuş (36:37)
Hızlanması gerekiyor.
kendi anlayacağı şekilde
Yunus Emre (37:04)
Aynen makinenin
kendi kendini otomatik anlayacağı şekle getirdik. Orada işte yaklaşık bir buçuk iki senede orada çalıştım. Sonra da işte bir startup şeyimiz oldu.
Girişimcilik oyununa girişi
Ufuk Erdoğmuş (37:20)
En sevdiğim soruyu sorabilirim artık herhalde. Yani Apple, Intel, Broadcom atlamıyoruz değil mi? Google, Meta zaten geride Amazon falan kamptayla. Tüketmişsin yani orada gidebileceğin her yeri. Sonra hani ne dürtüyor da ben hep diyorum deli işi hani hadi startup kuralım. Neden?
AI startupı. AI startupı. AI startupı. O noktada ne derdin vardı startup kurayım.
Yunus Emre (37:50)
bende
biraz oluşmaya başladı. işte o zamana kadar, metadan ayrılana kadar şirketleri biraz şey gibi görüyordum. Yani ben tamam orada çalışıyorum ama o şirkette bana ne kadar value katıyor falan. Şimdi büyük şirketlerde çok uzun süre çalıştım. Büyük şirket kültürünü öğrendim işte işler nasıl yürüyor onları öğrendim. Bunları artık aktarabileceğim sürece geldiğimi düşündüm. Yani ben artık bir şey oluştum.
Ufuk Erdoğmuş (38:17)
Tutun.
Yunus Emre (38:19)
bir tecrübe seviyesi oluşturdum. Acaba bunları kendim işte daha ufak bir setupda aktarıp sisteme katabilir miyim? de büyük şirketlerde şöyle bir şey var. Ne kadar üst level alt level de olsanız kararlar işte en tepedeki 5-6 kişiden geliyor. Yani siz o kararların ilerlemesini sağlıyorsunuz.
Manajörde olsanız, direktörde olsanız üst seviyeden gelen bu ürün çıkacak kararını siz aslında hayata dökeceksiniz. Hangi ürünün çıkacağını. Şimdi bu konuda da ben yeterince şey, tecrübe oluşturduğumu düşününce, bunun kararını verebilecek seviyede olabilirim dedim o noktada. Yani bir ürün de açık bulabilirim. O üründeki açığın geliştirmesini
Ufuk Erdoğmuş (38:54)
Bir ürünün çıkacağını başkası karar
Yunus Emre (39:16)
yönetebilirim ve onu hayata geçirebilirim. Bunları toparladığımı düşünüyorum. Aynen.
Ufuk Erdoğmuş (39:21)
Daha fazla yetki, daha fazla sorumluluklar için. Daha fazla sorumluluklarda
daha özgürlük gibi.
Yunus Emre (39:28)
İki tarafı da var.
Ufuk Erdoğmuş (39:30)
Çok benzer yorumlar diyoruz. Hiç kimse parayı kıracağım falan. Öyle bir hikaye hiç duymadım yani.
Yunus Emre (39:37)
Parayı kırma işte bu şeyin, İngilizce dek de icing on the cake dediğimde yani en top artık yani bunu yaparsınız. O yemeği olarak geliyor. Bir de işte state olarak mesela 20 yaşındaki bakışınızla 40 yaşındaki burada yaşı da söyledim ama 40 yaşında.
Ufuk Erdoğmuş (39:45)
Yanında ikrami olarak geliyor ya da gelmiyor.
Yunus Emre (40:00)
Bakışınız biraz daha farklı oluyor. Şu an yapmak istediğiniz biraz daha bir şeyleri prove etmesinin için daha önemli oluyor. Bir şeyleri kazancı dökmek her zaman önemli. Basic needs'lerinizi karşılamak, up ayrı bir şey. Ama bir şeyleri prove etmesinin hayatınızı daha genel İngilizce kullanayım driving factor. Yani onu yönlendiren...
Ufuk Erdoğmuş (40:22)
Önceliği o. Bu arada benim de nerd şeylerimden detaylardan biri de psikoloji hobi olarak yapıyor. Ericsson diye bir ağabeyimiz var artık eski. Ericsson'un yaşam şeyleri var. Ne diyor? Phases. Evreleri ordu niğde ediyor. 40 yaş civarı 35'ten sonraki evrede herkes yaşıyor bunu. Yaşaması bekleniyor. Zaten ben artık aldım dünyaya ben ne katabilirim sorgulamasına giriyormuşuz.
Biraz onda etiket var. Ben de bir şey katmak istiyorum gibi bir şey var. O Yirmilerde derdin o değil. Yirmilerdeki derdin kendini ispatlamak. Ben bunu yapabilirim. Ama bir yerden sonra, okey yapacağımı yaptım alacağımı aldım. Ben insanlara ne katabilirim? İşte biz böyle video falan çekiyoruz. İşte sen hadi ben bunu kendim yapayım falan. Dertler bu yani oluyor. Hakikaten çok normal.
Yani o Ericsson'un
Başka şey...
Ben şu an
2 sene sırf kendini yaşabiliyorlar.
Mülakatta 6 ay kendine verebiliyor olman lazım. Bunda da en az 2 sene verebiliyor olman lazım. Başarılı olman varsayımıyla.
Olmaz ya
Ama yine demek istiyormuşsun ki...
Peki bu kadar teknik şeyden sonra yatırım aldınız değil mi? Ne kadar?
AI girişim oldu. AI'da 100 bin dolarla olacak bir şey değil. Hiçbir şey dönmez. Neyse güzel bir yatırım da aldıysan. Şimdi o kadar teknik altyapı, o kadar teknik deneyim. Yani o yatırımı almak ama sen uğraşmıyorsun değil İki ortaksınız. Teknik karakterlere çok uzak şeyler...
Allah'a emanet gelin. öyle diyorum yani. Günler öyle geçiyor yani. Aynen.
Klasik, ideal, kitap, startup kurucu kapalı olmuşuz.
Başın ağrımamış.
Çünkü hikayesini konuştuklarımda da duyuyorum. İki bilgisayar mühendisi, iki yazımcı, iki teknik kurucu giriyor. Birisi ister istemez o role evleniyor. Ben nereye bulaşmışım diye diyenler oluyor.
çatışma da olmamıştır bu
O zaman bu Specture AI ve yapay zeka konusunu ikinci bir bölüm yapalım. Olur tabii ki. Burada hani kariyer konuştuk ya, şimdi elektrik elektronik mühendisliği çıkışlı, sonra bir noktada yazılıma gelmiş, yapay zekaya şu an artık takımlar yönetmiş vesaire. Güzel bir geçiş var. Böyle bir şeyin mümkün olduğunun bir ispatı en azından. Evet.
Kapanış notları ve genç yazılımcılara tavsiyeler
Kapınış şey olsun madem. Gençlere böyle verebileceğin ilk aklına gelen tavsiye ne olabilir? 15 sene bunu yaşamışsın.
Hikadeye girenler döküldü zaten.
O kere
Sürekli gözün dışarıda olursan, sevgili gibi işte. Yani sürekli başkalarına bakarsan sonu gelmez.
Bunun faydası mı gördüğün için yani
Çok güzel bir belirti bu arada biliyor musun? Ben hep aynı şeyi söylüyorum. Pazartesi sendromu diye bir şey var ya. Mesela ben yani doğru şeyi yaptığımı oradan anlıyorum. Pazartesi sendromu benim için negatif. Pazar günü mesela yarın olsa da işe gitsem. Bunu hissettiğim zamanlarda ben biliyorum ki doğru yöne gidiyorum. Bazı zamanlarda böyle hissetmiyorum. O zaman anlıyorum ki demek ki yanlış bir yere dönmüşüm. Bu çok güzel bir belirti.
Çok teşekkürler.
Yazar Oyuna Devam