Liderlik, Şirket Kültürü ve Hiyerarşi Hantallığı | Değirmenler 30

Avatar Oyuna Devam | 14 Şubat 2025

lock_open

Liderlik, Şirket Kültürü ve Hiyerarşi Hantallığı | Değirmenler 30

Avatar Oyuna Devam | 14 Şubat 2025



Intro

Ufuk Erdoğmuş (00:00.686)

Değirmenler serimizin 30. bölümünde konuğumuz Google'da Engineering Manager görevini yürüten Kaan Tarıman. Kaan hoş geldin.

Kaan Tarıman (00:08)

Hoş bulduk Ufuk

Eyvallah. Sağ olasın. Bizi zaman ayırdın. Seninle Türkiye'den Amerika'ya oradan işte Google'a uzanan yolculuğu ve tabii uzun süredir Google'da yönetici sorumluluğun da var. Bununla ilgili konuşmak istiyoruz. Ama az önce yayın dışında bahsettim. Format gereği maalesef sadece üç soru soracağım. Artık sohbet bizi nereye götürürse göreceğiz. Hangi üç soru? Hangi üç soru? Beraber göreceğiz. Tabii laf lafı açarsa ne olacağını bilemeyiz. Valla chronolojik gitmeyi seviyorum ben insanların yorumlarını alırken.

 

Kaan Tarıman kimdir?

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bitirdikten sonra Amerika'ya yüksek lisansa kabul edip taşınıyorsun. Sonra Amerika'da iş buluyorsun işte Vertafor sonra da Google zaten ikisinde de baya uzun süreler aslında çalışıyorsun. Bu ayrıca bir konu olurmuş tek başına birinde 7 sene birinde 13 senedir yani istikrar ama sorun bu değil. Boğaziçi'nden Amerika'ya yüksek lisansa gidip sonra Amerika'da yüksek lisansı bitirdikten sonra orada iş buluyorsun. Sorum şu: Amerika'da bulunuyor olman, o ilk Amerika'daki işi bulmanda sence ne kadar faydalı olmuştur? Yardım olmuştur. Buradan da gidebilir miydin?

 

ABD'de bulunman, ABD'De iş bulmanı ne kadar kolaylaştırdı?

Kaan Tarıman (01:18.83)
Bence faydalı olmuştur o Amerika'da olmam. Zaten ilk işe ararken o kadar bilişli olduğumu da zannetmiyorum. o komik hikaye o iki senelik program Master'dayım ben. Master'ın arasında staj yapmak istedim. Aslında zorunu değil. Boğaz İçindeyken sizin de OTTÜ de var mıydı bilmiyorum. Bizde zorunlu staj vardı.

Kaan Tarıman (01:46.83)
Bu hani master'dayım öyle bir staj zorunlu yok da hani birazcık tecrübem olsun ki sonra hani işe gireceksem Amerika'daki bir şirkette de staj yaptı falan olabilir.

Ufuk Erdoğmuş (01:57)

Sen, Master'a gittiğinde Amerika'da sonrasında işe gireyim diye mi gittin yoksa akademisyen olmayı falan düşünüyor muydun? Yani yüksek lisansa gitmek...

Kaan Tarıman (02:05)

Akademi hiç düşünmedim. Açıkçası uzun vadeli Amerikalı kalmayı da düşünmüyordum. Zaten kalmadım da ben geri döndüm temelli olarak Türkiye'ye. Vertafor dediğim dönemim çok beş senesi İstanbul'da geçiyor aslında.

Ufuk Erdoğmuş (02:17)

O hiç bak bilmiyorum ben. Güzel.

Kaan Tarıman (02:19)

Evet, öyle değil. Yani anlaşılmıyor ama benim amacım sırf master yapmaktı. Biraz da işte çalışayım sonra da döneyim hani Türkiye'ye. Hiç öyle hani uzun vadeli kalayım diye gitmemiştim. İş aramada işte bir staj aramak için ben Rotary bursuyla gittim bir tane. Ortalamam çok iyi olmadığı için normal başvurularımda burs alamamıştım. Rotary bursu diye, Rotary kulüplerini bilir misiniz bilmiyorum. Onların bayağı değişik bir çeşit bursları oluyor.

Kaan Tarıman (02:44.91)
ROTARY size host aile veriyor iki tane. Hani onun elinde kalıyorsun, onlar sana yardım ediyorlar.

Aynı tarihinde şörkünün içindeki hostlar değil mi? Yani aslında çocuklar öğrencilere misafirperverlik yapıyor.

Aynen çok da yani o kadar da iyi insanlar ki evlerini açıyorlar tatillerde herkes tabi Christmas'ta evine dönüyor. Sen şey onların evine gidiyorsun onların şeyini görüyorsun kültürlerini öğreniyorsun. İşte demiştim var mı tanıdık diye. Benim liseden arkadaşım bir yazılım şirketi kurdu. Onunla bir konuş istersen dedi adam da CEO'su yani şirketin. Böyle telefon açtım yurttan. Ben staj yapmak istiyorum. Ya biz öyle büyük bir şirket değiliz yani 200 300 kişi bir staj yap falan almıyoruz ama sen mezun ol.

Sonra beni tekrar ara dedi adam. Ve ben o yaz staj yapamadım. Türkiye'ye döndüm. Yazı Türkiye'de geçirdim. Sonra ikinci sene master yaptım. Bitirdim yani. Sonra hatırladığım olan bir tane connection'ım var zaten. O adamı arayayım ben tekrar diye.

Doğru zaman, doğru yerde doğru kişiye doğru soruyu sormuşsun yani sanatlar vermiş.

Kaan Tarıman (03:49.646)
Evet, aynen çok sağ olsunlar yani o bir tane bağlantıyla aradım işte tekrar ben şimdi mezun oldum görüşmeye gelebilir miyim tamam buyur gel dediler. Ve böyle bir panel olarak 5-6 kişi hayatında interview yapmayı bile bilmiyorum onlarla konuştuk ve teklif geldi. Ve ben orada işte Atlanta civarında, Georgia'da oluyor bu. O şirketle çalışmaya başladım. Vertifor o zaman deyip o sıra image write'i sonra Vertifor şirket satını aldı.

Sonra da ben askerlik derdinden kurtuldum diye düşündüm artık. Üç sene bitti. Türkiye'ye döneceğim. Evlenmek istiyorum kız arkadaşım Türkiye'de. O da geldi gitti gerçi ama dedim ki ben gidiyorum Türkiye'de ne yapacağımı da bilmiyorum dedim patrona aynı adamı. O da dedi ki biz senden memnunuz. Sen git Türkiye'ye ne yapacaksan yap. Bizimle uzaktan çalış.

O zamanlar bu arada sene 2000'ler yani hani uzaktan çalışma böyle ol... Bugünkü gibi değil. Aynen.

Ben de 2008-2009'da evden çalışıyordum yani hesamesi okumuyordu. Aynen.

Aynen, bu 2006 işte. orada döndüm, ben çalışmaya başladım. Herhalde Türkiye'de başka iş bulurum diyordum ama baya tatlı geldi, devam ettim. Google'a kadar ben aslında onlarla İstanbul'dan çalıştım. Sonra 2011'de tekrar Amerika'ya geldim. Arada yani bir beş senelik onlarla uzaktan çalışmam var İstanbul'da. Ve bu arada ben o kadar lafı açtım ki senin orijinal sorunu düşünüyorum.

Kaan Tarıman (05:28.91)
%100 o bağlantı sayesinde şey yapmış oldum.

Bu arada güzel...

 

Network aslında nedir?

Bu arada güzel bir dipnot olarak söyleyeyim insanlar gençlerde görüyorum ben çok yeni yeni anladım bu networking nedir, bağlantılar nasıl anlamlı olur. Yani kullanılır gibi bir kelime kullanıyor ya aslında bu bağlantı kullanılmaz. Yani bu böyle çirkin bir şey değil. Bağlantıların sana kapılar açıyor. Ben bunu çok yeni anladım yani son 1-2 senede jeton düştü bana. Hani o network denen şey bunlar çirkin kelimeler network bağlantı kullanmak falan. Öyle değil yani tanıdıklarım var ve tanıdıkların ilişkinin iyi olduğu insanlar sana kapılar açıyor.

Bu kadar basit aslında olay yani komşunu da sana kapı açabilir, akraban da sana kapı açabilir gibi hani ne kadar çok insan doğru insan denk gelişme tabi şans faktörü de var. Sen baya baya hani dedim ya nokta atışı doğru insan arkadaşını aramış falan önünü açılmış. Ama iyiymişsin dedi demek ki yani sonuçta onlar da iyi bir şey görmüş gelmiş. Tersi olmuyor yani sırf tanıdıkla iş girildiğini ben düşünmüyorum çünkü.

Kaan Tarıman (06:26)

Yani bende evet o tip çok güzel söyledin bence. Yani bu network'tur ya da referans yapmaktır. Yani referans yaptığın herkese torpil. özellikle... Öyle varsıyla. O sonuçta devlete bir yere girmiyorum ki ben. Zaten belli bir liyakat şeyi göstermen gerekiyor. Yapabileceğine göstermen gerekiyor. Belli bir mülakatten geçiyorsun. O yüzden hani şeyi düşünmedim. Ona bakarsan Google'a girmem de benzer. O da...

Kaan Tarıman (06:54.254)
Boğaziçi'nden daha önce yakın arkadaşım Google'a girmişti. Google'a girildiği zaman ben de aynısını yaptım. Size soruyorlar tanıdığınız diğer müezzinler var mı diye isim veriyorlar. Sonuçta ben de onun sayesinde o mülakat projesine girdim. Ve oldu. Hiç aramıyordum açıkçası. Ama kullanma kelimesini de onu da...

Anlaşılmasın bu arada hani bilmeyenler için sadece bir araya gireceğim. Google'a arkadaşımı yazdın hemen oldu diyorsunuz. Google'un mülakat süreci kaç ay sürüyor yani şimdi o olmamış da hemen zırt diye almışlar değil tabii değil mi yani aylarca bu adımları geçtin sonuçta.

Zaten olaylar referansla ya da... Olsaydı... O kadar iş çıkması zor olurdu yani. Antallaşır. Mülakatta tabi ki belli bir bar arıyorlar. Siz kodlama soruları çözüyorsunuz. O prosese anlatırım ayrıntısını. Ama tabi ki bütün o prosesten geçtim ben de. Seni şeyin noktanı hatırladım. Kullanmak dediğin...

bir connection varsa kullanmayı bilmek. Ben onu mesela o an bilinçli yapmadım ama ilk yapmışım dediğim şey o. Yani bir kişi tanıyor sanır bile. Sizi de kapı açar olacak. O insana iyi davranmak, herkese nazik davranmak, de o genel bir, belki de dinleyen hani gençler varsa o bence iyi bir ders değil. Ben hani haşa vermek istemem bir ders ama herkesle iyi ilişkide bulunmak.

Nezaket göstermek ve yaptığın bir şeyi herhangi bir yerde en iyisini yapmaya çalışmak. Birileri seni, gördüğü zaman sana yardım ediyor zaten ve kapılar öyle açılmaya başlıyor. O yüzden hani bu insandan bana fayda gelmez bakış açısı şey, insana yani çok şeye götürmez. Onun için tanıdığın herkese iyi davranmak, yaptığını...

Ufuk Erdoğmuş (08:46.542)
Yani çıkar için birine iyi davranmak değil, iyi olmak için iyi olmak lazım. O da zaten birileri görüp destek atacaktır. Peki şey olur mu yani şimdi burada tabii Türkiye'den de bir sürü Google'a başvurular oluyor. Orada sen Amerika'daydın, önce zaten başka bir şirketteydin. Yine aslında sen pratikte Türkiye'den gitmiş gibisin. Google'a. Evet. Onun farkı olur mu yani Amerika'da yaşayan birinin Google'a girmesi mi daha kolaydır, buradan gitmek mi daha kolaydır mesela Google örneğinde.

Evet.

Kaan Tarıman (09:07.342)
Evet, Türkçe.

 

Türkiye'den Google'a gitmek ne kadar zor oldu?

Kaan Tarıman (09:15.15)
Google için bence bir farkı yok. Önemli olan dediğim gibi o sizin tecrübeniz, yeteneğiniz ne kadar işi yapabileceğinize bakıyor. Sonuçta Google beni, ben aynen Türkiye'deydim. Üşenmeden, zaman, gerçi şimdi artık olmuyor ama, mülakata uçuruyorlar seni buraya geliyorsun, burada on-site interview yapıyorsun. Şimdi tabii her şey daha video kanfası üzerinden oluyor. Google deyince alet konuşmaya başladı bu resmi.

her yerde

Google Ceyzol cihazları evet.

Türkiye'den de herkesin eşit şansı ama vize konusu sonuçta bir sıkıntı. Sizin H1B vizesi genelde kullanılıyor. Onun da belli bir limiti Eğer yeterince kalifi elemanı burada bulabiliyorsa Amerika'daki hazır çalışma izni olan bir

tercih edebilir şirketler ama biz ben bir müdür olarak işe alırken tabii ki buna bakmıyorum. Onu hatta sormuyoruz bile o ancak offer verme aşamasında sorulan bir soru. Hani vize ile ilgili bir sıkıntı var mı diye sonuçta Google'a girmek için onun bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum. Ama benim kişisel olarak dedim ki o ilk işte mesela o bağlantıyı bulmuş olmam Amerika'da olmam sayesinde oldu. Onda bir yapacak bir şey yok yani.

Ufuk Erdoğmuş (10:43.118)
Gayet güzelmiş yani.

 

Google'da Engineering Manager'ın görevi nedir?

Şimdi sen 13 yılı geçmiş Google'dasın. Şimdi ben Cv'nden kopya çekiyorum yani doğrudur. Fake olmadığını düşünüyorum. Yani bir team lead olma olayı var. de engineering manager. Tabii bir sürü engineering manager vardır ama tam olarak nasıl bir görevim var şu an? Altında kaç kişilik ekip var? Ona bağlayacağız.

Ben 22 kişilik bir ekibi müdürüyüm. Bizim grubumuzun adı Google Ads Onboarding. Google Ads'e sign up olacaksın. Mesela sen web tarzı şirketinin tanıtımını yapmak istiyorsun. İlk olarak geldin, ara attın Google Ads'i. ads.google.com adresinde start diye başladın.

Kaydoluyorum yani.

Bu konuda ne iş yapıyorsun, iş yapıyorsun, nasıl size iyi kampanyayı verebilirim.

Tabii ki Google Ads'den istediğini alman önemli. için o ilk setuptan sorumlu takımın lideriyim ben.

Ufuk Erdoğmuş (12:09.326)
22 kişilik. Peki bu şey arada 3-4 yıldan sonra tek lead manager olduğun orada Steph Sosa ilk çıkışında orada kaç kişiydi? Ya bir takım yönetimi

Kaan Tarıman (12:21)

6 işe ilk bir takımla başladık. Ondan sonra, biliyorsun bu büyük şirketlerde tabi şey de oluyor. Buradan buraya kaydır, re-org yap falan gibi. Sonra benim birazcık scope dediğimiz işte şeyimiz genişledi. Daha önce sadece hani platform takımı gibi. Çünkü bir çok kampanya çeşidi var. O kampanya çeşidine destek veren başka ekibler var. Ben birazcık şeyi büyüttüm öyle söyleyeyim.

Skopunu büyüdüm. Aynen. Yani son 22 kişilik setup yavaş yavaş büyüdü. İlk olarak 2020 yılında ben müdürlük yapmaya başladım.

Ufuk Erdoğmuş (13:05)

Anladım yani 6 kişiden başladı bugün 22 kişiye Google'da Google mühendislerine takım yöneticiliği yapıyorsun ya sorum geliyor o zaman hazırsan.

 

Google'da takım içinde bir mühendis olmak ve Google'da takım yöneten bir yönetici olmak arasında ne farklar var?

Şimdi Google'da işte kaç sene 5 sene mi 6 sene mi software engini olarak yani mühendisi olarak çalışıyorsun sonra bir o kadar da yönetici olarak çalışıyorsun. Senin deneyiminde takımın içerisinde bir mühendis olmakla takımın yöneticisi olmak arasında nasıl bir fark var hayatında ne değişti? Ya da oradan oraya geçerken neyi değiştirmen, geliştirmen gerektiğini öğrenmen gerektiğini. Yani ikisi arasındaki fark soruyor.

Kaan Tarıman (13:41.198)
Güzelmiş hakikaten sorun. Hayır çok doğru, bin tane nokta bulunur yani. Zorlanılacak konular, neler öğrenmen gerekiyor konusu. bir şöyle söyleyeyim. Genelde ben direkt olarak mühendislikten geldiğim ve aynı takımı içinde bulunan takımı müdürü olduğum için, işin mutfağını tam olarak bilerek geldiğim için

Çok geniş oldu galiba.

Ufuk Erdoğmuş (14:10.606)
Böyle mi olur Google'da?

Evet, onu diyecektim. Yani bu çoğunluk olan durum öyle oluyor. O yüzden bizde aslında engineering manager, aslında o başka bir bir ladder olarak geçiyor. Ben aslında software engineer'ım hala. Yani software engineer ladder var. O demek oluyor ki sen hala bırakıldığı zaman sen o işin kendisine yapabilecek misin diye bakılıyor. Ve tabi Google'un başka yerlerinde biraz fark edebiliyor. Bazen birazcık daha...

Sırf menajerler oluyor. Onlar çok süper teknik olamayabiliyor. Bizim ads'deki camia 6-7 bin kişilik bir grup. Bu ads çok büyük.

Bu ne?

Departman diyeceğim o da değil kendi başına şirket zaten evet.

Kaan Tarıman (14:55.022)
Kendi başına şirket yani düşünürsen dünyada en çok cash üreten software diyebileceğin bir şey yani o derece. Sonuçta bir quarter'da 100 milyar dolar...

Bu bölümün en büyük kısmı hala

Aynen. büyük bir kısım şeyden geçiyor. Büyük bir takım. Genel olarak benim gibi hani işin içinden birazcık senior hale geliyorsun. Senior engineer oluyorsun sonra staff engineer olduğun zaman zaten artık bir tech lead olmuş durumdasın. Staff engineer demek işte yani level'lar var numaralarla bu level 6 gibi bir şey olmuş oluyor. O noktada manager olmaya olabilirsin ya da olmayabilirsin tamamen senin seçimin. Senin soruna gelecek olursak

Ben kendime baktımda o noktada teknik olarak tamam zaten o sayede hani terfiler olmuş ya da projeleri launch etmişiz bir şeyler olmuş. Benim hani insanlarla ilişkilerimin kolaylığı, insanlara genelde birleştirici özelliklerim hani bazı şunla şunu yapabiliriz falan o tip skillerimin çok kötü olmadığını düşündüm. O sırada zaten takımlar büyüyordu. Ben de manager hani

Ben olayım demedim aslında bakarsan. Sadece olursa ben buna evet derim diyordum. Ve o sırada işte tam hani Covid dönemiydi zaten. Bizim müdür de hani ben böyle bir takım kurmak istiyorum. Sen hani şey yapar mısın falan dedi. Tamam dedim mantıklı. Öyle başladı. Soruna geliyoruz. Nedir farkı? Yani

Ufuk Erdoğmuş (16:27.118)
Bir kere insanın ilişkileri dedin bu durumda yani insanla münasebetin olacağını kabullenmişsin baştan. O bir.

Evet, yani insan ilişkilerini iyi tutmak ve şeye haline gelmemek lazım. Bence onu öğrenmen birazcık süre oluyor. Bazen işini yaparken, it's my baby diye bir kavram var ya bir şey yapıyorsun. Bu benim, hani bir alan belirliyorsun. Başkası bir şey yapmaya çalışırsa onu öyle...

ama başkasını da dokundurtmayacak şekilde mi?

Aynen. O iyi bir yaklaşım değil. Çünkü müdürlüğün önemli şeylerinden biri mesela işte sold together denen bir olay var. Yani hepsi her şeyi beraber çözüyoruz. Hiçbir zaman sen my baby gibi yaklaşmaman gerekiyor. Tam tersi.

Ben yazdım kimseye elletmem gibi ama oluyor bu arada. daha jr. alt seviye ne derler tecrübesi az yazımcılarda çok olan bir şey bu. Kodunu elletmemiyi bırak. Kendi mesela bir daha yapması gerektiğinde bile çok kocananlar tanıyorum ben. Her kod baştan yazılır yani.

Kaan Tarıman (17:28.078)
O da yine benim için müdürlükle ilgili değil ama çöpe adılan, dilgilenen kod miktarını öğrendiğim zaman kendimden geçmiştim. Bu kadar milyonlarca satır yazılmış şey sıfırdan. you sure? Bütün bir koca ads and database'i benim ilk başladığım ilk iki senede, onun database da MySQL'dan.

Spanner denen Google'un kendi Highly Downloaded bir database sistemine geçiliyor. Bir yandan API'de onu da aynı anda değiştirelim falan. yandan milyarlarca dolarlık iş var. Bu akşam bunu kapattık bunu açtık yapamazsın tabii. O kadar komplike işler var. O yüzden dediğin gibi sahiplenmenin dışında hani beraber nasıl çözebiliriz? Şeylerini öğrenmek önemli. Bir de tabi ki planlama yani. zaman bazen işin içine girince şimdi enjiniyorken biz biliyorsun yani

Bir debugging moduna girince ya da bir problemi çözmeye çalışınca artık o big picture ya da bunun dışında neler oluyor çok düşünmez hale geliyoruz. Önünde çok büyük bir problem var onu çözmeye çalışıyorsun. Engineer Manager o ayrıntıya girmeye başladığı zaman o özelliğini biraz bırakman lazım. Çünkü o zaman bütün zamanını bir projeye ya da bir probleme vermeye başlıyorsun.

yöneticinin ayrıntıya girecek çok vakti olamıyor. demek istiyoruz. Evet.

Evet, aynen. Yani aynatıya girebiliyor olman hep genelde o oluyor. Ben etrafta görüyorum.

Ufuk Erdoğmuş (18:49.806)
de hondikapı. Girmek istiyor, girebiliyor çünkü.

Kesinlikle bunun kursu, laneti. Çünkü bir de bu işin içinde biraz ego da var. ben tekniğim hala demek için. Biz daha ölmedik. Ben daha ölmedik. Ben de çözeceğim bu problemi. Ama yani sana onun için para vermiyorlar ki artık. Sana para vermeye sebebi...

insanları bir araya getirip burada bu var, burada şu var, ne yapacağız, bir sonraki quarter neler yapılacak, onun planını yapmak. Şurada bir insan var, boşta duruyor, bu insana daha iyi ne yapabilirim ya da bu insanın burada bir skillini geliştirmek lazım. O insan terfi olmak istiyor, onun bir hayatı var orada, ona bir proje bulmam lazım. Yani bunları biraz düşünmek gerekiyor. Otur bir tane teknik problemi zaman harcamak için zaman yok. Onu da öğrenmek gerekti.

Bir de tabi ki birazcık da managing up dedikleri hani. Üst seviyeye, aynen üst seviyeden gelen şeyleri direkt olarak o stresi alt tarafı aktarmamak. Senin bazı şeyleri öyle bir şey yapman gerekiyor. Kalkanlaman gerekiyor yani.

Üst seviyeyi de yönetmek istiyor.

Ufuk Erdoğmuş (20:02.222)
Kalkanda güzelmiş. Ben mesela sünger ya da böyle lastik contalar olur ya ona benzetiyordum. Hani böyle bir darbeyi emecek yani. Bence. Alttan, üstten, her yerden darbe emecek böyle bir katman olarak görüyorum yöneticiyi.

Seninki de harika.

Kaan Tarıman (20:17.486)
İdeal keyfini kalkan diyelim, o zaman sana da düşünüyorum. Ama gerçeği senin ki çünkü sen birazcık onu emiyorsun.

Kalkanda direk darbeyi sen yersin. Doğru, evet. kendine de yumuşatmak lazım.

Onu da yumuşatmak lazım. Onları öğrenmek de zaman alıyor tabi bazen. Ve onun iletişim de tabi ki her zaman birazcık soft değil. Biraz belki ülkeyle de ilgili olabilir. Her zaman Türklerle, Ruslarla, bizim daha doğu bloku ülkesi diyeyim artık. Coğrafyada şöyle bir çizgi çizi yani. Almanya'dan itibaren bir çizgi çizi. Daha sert, daha açık iletişime biz alışığız.

Doğru.

Kaan Tarıman (20:58.158)
Ben de Türk olduğum için öyle bir iletişimim olabilir ama Amerikan tarzı şeyde herkes aşırı kibar ve hani negatif bir şey söylendiği zaman bile güzel paketlendiği için. O paketlemeyi senin de da birazcık öğrenmek gerekiyor. O paketi yapmazsan çünkü biraz çalışması zor bir insan mı diye bakılabiliyor ona. Benim kişisel olarak dediğim gibi şansım o kadar sert dilli bir mizaslı biri değilim ama o tip kültürde alışmak gerekiyor müdürken ama müdür değilse hani çok da kendi müdürünle iletişimin dışında çok da ona dikkat etmene gerek kalmayabilir.

 

Kendinden yukarıda bir mevkiide olan kişileri yönetmek: Managing Up

Ufuk Erdoğmuş (21:38)

Peki şey oluyor mu yani sonuçta sen bir takım var, takımın lideri ya da işte manajeri var. Sen o pozisyondasın diyelim. Senin yukarıya doğru muhatap olduğun kaç kişi var? Yani bir takımın bir tane üstü var ya, bir engineering manajerin atıyorum senin hayatında senin üst üstünde olan kaç kişiyle muhatap oluyorsun?

Benim en çok muhatap olduğum tabi ki bir kendi müdürüm var, direktör olan biri var. Onun dışında da genelde üç partner ya da dört diyebiliriz. Bir tanesi PM yani product managerlar var. O product manager benim takımımdaki projelere bakan iki üç tane product manager var. Mesela onun da müdürü var. Ben de onunla genelde iletişim halindeyim. Ya da direkt olarak product managerlarla proje bazında ilgileniyorum. Bir de UX yani user designerlar var.

Onların da researcherları UXR denen bir grup var. Onlarla genelde haftalık...

Kaan Tarıman (22:38.318)
Sen soru steak holder değil de üstüne doğru şey.

Merak ettim yani. Takımın bir lideri var, senin de bir mi diye merak ettim. Öyle gibi anladım.

Yani tabi benim de bir tane liderim var ama benim 3 leader şey 3 skip manager'ım değil. Oradaki VP mesela o adam eski toprak o da benimle aynı dönemlerden kalma hani bazen onunla sonuçta o da sana direktman fikir verebiliyor hani şirket bu ürünle ilgili şunları yapabilir miyiz falan diye konuşabiliyor o dediği zaman tabi ki dinlemek gerekebiliyor.

Hayır diyeceksen hayır diyeceksin sonuçta. O kadar da devamlı el pençe şey nedir o? Ama genelde benim sorumlu olduğum bir kişi var onu soruyor sana.

Ben sadece merak ettiğim için hani yapıyı ben de öyle tahmin etmiştim de niyeyse belki farklı olur diye hani organizasyon şevasını canlandırmak için.

Kaan Tarıman (23:32.206)
Anladım dotted line manager, hani iki tane ayrı bir şey var. Öyle insanlar olabiliyor.

Ufuk Erdoğmuş (23:34)

Var mı diye merak ettim. Ama orada beşe ayrılmıyordur değil yani? iki oluyordur en fazla.

Kaan Tarıman (23:42)

Yok yok tabi evet. Genel olarak süp normal piramit şeyini düşünebilirsin yani. Sadece inanılmaz büyük bir piramit yani.

Kaan Tarıman (23:54.222)
Google'a girdiğinde ben ve Larry Page arasında sadece 3 kişi vardı. O kadar flat şeydi genişti. anda benden Sundar'a kadar Larry zaten kalmadı Sundar var tepede. an Sundar'a kadar kaç menajer var ya? Hatırlamıyorum şu an ama büyük ihtimalle 6 seviye sayısını artıyor yani adamlar araya katma uydurmuşlar yani gibi. bu şirket büyüdüğü için herhalde takımlara böyle böyle. Enteresan.

 

Google'da mühendislik yapmak isteyen kişilerde olmazsa olmaz özellikler neler?

Peki şirket büyüme demişken madem son soruma bağlayayım. Şimdi Google'a software enjiner olarak girdin. Bir de şimdi yönetici sıfasıyla takım idare ediyorsun. Senin gözünde Google seviyesinde mühendisler için olmazsa olmaz veya işte kişisel olarak senin ekibindekilerde görmek istediğin.

En önemli özellik veya özellikler nedir?

Kaan Tarıman (24:47)

Bence liderlik. liderlik kelimesini bazen klişe ve içi birazcık boşaltılarak kullandığımda.

Yani normal bir mühendisler

Ufuk Erdoğmuş (24:58.35)
Zirklik anlamında kullanmadığını anladım ama tam olarak nasıl heyecanlandırıyorsun liderlikliği?

Aynen öyle yani liderlik ile yöneticilik hep farklı. Farklı denir de müdürlük ile liderlik ayrı Liderlik özelliği kesinlikle şeyden bağımsız müdür olup olmamanla ilgili değil. Liderlik demek çünkü yani ben bana kimse bir şey söylemeden kendimi nasıl faydalı hale getirebilirim mi yani çalışanlarda aradığım en önemli özellik o oluyor. Yani self drive da diyebilirsin. Otonom. Evet, otonom sonuca gitmek ve sonucu

Yani sonuca gitme gibi bir şey anladım.

Kaan Tarıman (25:31.79)
ve senin illaki karşına sorun çıkacak, bir şeyler bloklayacak seni, karmaşıklık ya da ne olacağı belli değil daha baştan projenin. Bütün bunların içinden ben her zaman hep o tavsiye veriyorum. Yani kendini unblock hani kendini seni bloklayan şeylere oturup ha bloklandım o yüzden ben bunu ilerlemiyorum demek yerine. Çok yoruyorum ben bunu.

Profili bu arada da çok güzel özetlediğin.

Bu bazen böyle komik geliyor aynen söyleyince ama görüyorum yani hep bu karşıma çıkıyor bir şekilde. Sen o zaman neden işte şuna sorup da bunun cevabını almadın?

Gençlerle özellikle şey oluyor mesela bir blog oluyor. Bir de bir var ya şimdi siz agile sprintler ya da işte agile metodocuyu ne kadar kullanıyorsunuz bilmiyorum. Takımlar takıma değişiyor diye biliyorum da. Bir de bu şey var ya hani retro yapıyorlar işte bloggerlar, dailylerde falan konuşuyorlar. Bir blogger blogger lafı çok dönüyor. Ya okey tamam blogger da yani sen bunu çözmek için ne yaptın arkadaşım hani bana bunu söyleyene kadar? Kendin çözmeyi denedin mi? Hadi kendin çözemedin. Çözecek kişiye sordun mu mesela? Bana illa beklemem mi lazım toplantıda bloggerin var demek için?

Kaan Tarıman (26:35)

Tam senin dediğin gibi. Blocker olduğu zaman ilerleyeceksin. Blocking de olmuyor diyelim. Normal ilerlerken de next step nedir? Bununla ilgili şurada bir problem. Mesela problem çıkabilecek olan şeyi önceden anticipation diyorlar. Önceden onu hissedelim. Biz bunları hiç konuşmayız. Diyelim ki bir product yapılacak. Bir tane product review. Product requirement document diye bir şey var. Ama onun ayrıntıları her şey yok. Sen kodlamaya başladığın zaman, ya bu kısmın hiç konuşulmamış bu baya muallakta diyerek onu araştırıp, ya bak muallakta olan kısmı gidip product manager'a ya da kendi müdürüne birilerine söyleyip, ya bak bu kısmı da biraz tanımlayalım ne olacağına ben kafama göre yapmayayım. Demen lazım. Bunun birkaç çeşit şey en şey olabiliyor sonucu olabiliyor. Bir tanesi yapmayanı yani.

Kafasına göre bir şey yapıyor birden herkes şok içerisinde. Bu niye yaptınız? Bu ne bileyim yazmıyor.

Ben de seçtim bunu falan.

İkinci opsiyon, bu yazmıyordu o yüzden ben onu düşünmedim bile, yapmadım o kısmını. O da, yani hepsi birbirinden kötü sonuca geliyor. da bir tanesi, ben onu sadece yanımdakine sordum, normal prosesten geçmedi, işte o öyle dedi, ben de niye o yani karar verici o muydu yani? Sen değil miydin ya da neydi? Yani bu tip şeylerde liderlik demek, doğru insanları bağlamak, boşlukları iyi doldurmak, bir projenin ilerlemesi için

Bu kolayca olabilirdi.

Kaan Tarıman (28:10.19)
Senin olayı itiren insan olma. Başkalarına bir şey yaptırıyorsa başka bir takıma mesela o takıma yaptırılırken illa benim müdürüm söylesin, o ona söylesin falan öyle bir hiyeler şeye gerek yok. Sen kendin, you should feel empowered yani kendini güçlü hisset herkese ulaşmak için. Google zaten bunu söylüyor. Git de ki kardeşim bizim sizden şöyle bir API'ye ihtiyacımız var. Siz bunu yapar mısınız? Yapmadınız işte ne yapılması gerekiyor? Ben size nasıl yardım edeyim? Bilmem ne yani projeyi ilerlet. Bu da liderlikten geçiyor.

O yüzden ben onu önde hissediyorum ve başka çok özellikler de sayarım da sen bir tane şey dedin diye.

Ufuk Erdoğmuş (28:48)

Bu zaten baya büyük bir özellik. bir de, ittiren kişi olmak deyince benim de ufkum açıldı şu an ya. Bir sürü insan hakikaten dediğim gibi de yapıyor. Yani müdürüne söyler, birine söyler, sen şunun bir cevabını alıp gelir misin falan der. Halbuki belki cevabı alacağı kişiye erişimi var.

Evet.

 

Çalışanların kendisini yetkili olarak görebilmesi için şirketlerin kültürünün buna izin veriyor olması lazım

Bazen oluyor gerçekten. Bir de şey diyecektim. Demek ki Google'da bu kültür de olması yani Google örneğinde değil, bunun yaşanabilmesi için insanların işte o empower, yani o gücü kendinde, yetkiyi kendinde görmesi için sanki şirkette o kültürün de olması lazım. böyle her şeye iteklemeye çalışanlar, de bizde Türkiye'de çok biliyorsun hikayeler olur ya hani itekleme çalışanlar, sen karışma. Sana bunu yap dedik, bunu yap falan hani böyle bir kültür varsa zaten bu insanlar...

Ufuk Erdoğmuş (29:34.638)
liderlik özelliği gösteremez bile, varsa bile gösteremezler yani. Herhalde kültürün de bunun besliyor olması lazım.

Aslında bu güzel bir şey çünkü benim büyüdüğüm Google ile şu anki Google arasında fark var. benim dediğim gibi benden sonra yüzde 96'sı Google'um benden sonra alınmış düşün. Yani ben o kadar eski, tiki topu, o kadar hızlı büyüdü ki sonuçta o büyümenin getirdiği şey ben hala o kültür benim sevdiğim Google'ın agile olmasının sebebi bu tip seviyelerin önemli değil, herkesin liderlik duygusunu rahatça gösterebildiği

Kimsenin, niye buna karışıyorsun?'' diye böyle bir şey yemediği bir kültürden geliyorum ben. Şu anda büyümüş olan Google'da bazı dediğim gibi bazı müdürler ya da dışarıdan gelen sonradan alınmış insanlar bu kültüre ait olmayabiliyor. O kültürü de oturtmak kolay değil sonuçta. Bunun bir eğitimi yok ki. Onu sen örnek olarak yapınca o oturmaya başlıyor. Ben birazcık da öyle bakıyorum. O yüzden...

Bazen dediğin gibi böyle dışarıdan gelen bir insan, benim görevim değil tabii o sonuçta bir hirarşi var ben sana söyleyeyim sen ona söyle bilmem ne. Yok hiçbir ihtiyaç yok. Ama ki karşındaki insan der ki ya ben seni dinlemiyorum. Benim müdürüm söylemediği sürece ben başkasıyla iş yapmam diyorsa o zaman sen de güzelce onu eskalate edersin yani. zaman sen aynen yine bak yine liderlik kendin yapamıyorsan okey ama sen o zaman bana haber ver.

O zaman ulaşırsın.

Kaan Tarıman (31:03.566)
Bana söyle ki ben de sana yardım edeyim. Hani gerektiği zaman eskalation olayı da güzel bir şey. Eskalate ediyorsun yani. Ya da büyük iki takım birbirine arasında anlaşamıyorlar. O kocaman o VP'ler şeyler ne için var orada? Bu tip durumları çözmek için var. Ben hani hiyerarşinin hantallaştığı bazı şeyler benim sinirim bozuyor açıkçası. Hala da görüyorum. O yüzden hiyerarşiyi avantajımıza kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Hani kültür olarak onu vermeye çalışıyorum etrafındakilere.

 

Şirketler büyüdükçe hiyerarşi hantallığı önlenebilir ve kültür korunabilir mi?

Ufuk Erdoğmuş (31:30)

Bu hierarşiyi hantallaşması dediğin ya, bu şirketler büyüdükçe sence, yani bu devlet yapılır gibi, devlette hani memur çoktur, hantallaşır böyle bir kurumsallık işte herkes benim işim değil, boş ver ben karışmayayım falan moduna girer ya. Yani şirketler de devasalaştıkça kurumsallık artık iyice büyüyüp devlet memuriyetine dönüyor mu? Otomatik bir şey mi bu yoksa o kültür korunabilir mi yani? Sence Google'da...

Yeterince korunabiliyor mu yoksa kaçınılmaz mı? Google mesela atıyorum 200.000 kişi olduğunda bu artık imkanı yok korunamayacak bir şey midir yoksa... Başarılabiliyor. Pardon 500.000 o zaman. Ben bilmiyor adam nasıl belirlemişim dersler.

excuse me, she's a zine

Kaan Tarıman (32:11.31)
100.000'den sonra 200 olmuş 500 olmuş

500 evet. Yani... kaçınılmaz bir son mu büyüyünce acaba?

Çok güzel yine soru yine süper. Bence yani iyi yapabileceğin bu hantallığı yavaşlatıp, yani hantallığın karşısında durabileceğin şeyler var. Yani sonuçta bir grafik gibi düşün yani. Eğer insan sayısı artıyorsa ve hantallık da böyle düz artıyorsa, birazcık şey yapabilirsin. Yani eğmini azaltıp hantallığı...

Kaan Tarıman (32:47.79)
Ben hani aim 0 hiç hantallı olmayacağız iddiasında kesinlikle bulamam. Bu kadar büyük grup insan bir araya gelince o aynı startup'taki gibi herkes her şeyi çıt çıt çıt yapsın tabii ki olmuyor ama sonuçta skeyleden gelen o kadar insandan gelen de o zaman da gücün artıyor sonuçta onun bir avantajı da var yani. Onu avantajına kullanırken hantallığı dediğim gibi liderlik o yüzden mi önemli? Çünkü eğer her yerde lider varsa o zaman sen bütün bir herhangi bir şeyin karan mekanizmasını

Kocaman en tepedeki sorumlulara değil kendin verebiliyorsan o zaman o sorumlular sadece onlara ihtiyaç olduğunda şey yapacak. Sonuçta benim vp mesela aldığımın altında kaç 700-800 kişi mi ne var. Şimdi her projenin ne yaptığı ile ilgili bir bilgisi yok. biz bütün olarak ne yapıyoruz, bizim metriklerimiz neler. Neyi mesela bizim için işte kobiler çok önemli. Kobiler için önemli olan güzel sign up olması benim...

O yüzden ilgileniyor. Siz neler yapıyorsunuz diyor. Bana soruyor. Ben sorumlusu olarak onu söylüyorum. Bütün ayrıntıları ben de anlatmıyorum. Sadece en önemli şeyleri söylüyorum. Bakıyor metriklerime, bilmem ne. İyi gitmiyorsa eğer, o suda karışıp niye bu böyle bir şey oldu ya da bu projeyi niye yapıyorsunuz diye sorabilir. Ya da iki takım arası dediğim gibi anlaşamıyorlarsa, devreye girip işini yapabilir. Yani o adama sen her türlü projeye gidip sorarsan bunu yapalım mı?

ya da launç kararı verecek olup olmadığını her bir launçta adamın önüne bir review çıkarıp yes mi no mu? İyi tamam bunu launç edin. O kararı o adama verirsen o adam bottleneck olur yani. O yüzden o şeyi yaymak gerekiyor. Yani hiyerarşide, yine uzun anlattım kusura bakma. Bence hiyerarşiyi çözmenin en önemli olayı her noktaya o karar verme mekanizmasını yayabilmek. Yani herkesin empower edebilmek. Onu yaptığın sürece

Eğer, prosesler sonuçta şey için. hızlandırmak için, yavaşlatmak için değil. O yüzden hantallaşma genelde oluyor. Prosesler büyüyor. Koca man şirketlerde bir şey yaparken başkalarına mutlaka sorarak iş yapman gerekiyor. O sorma için de hantallaşma sebep oluyor. Onu ne kadar self governing hale getirebilirsem kendi kendine...

Ufuk Erdoğmuş (35:08.558)
Bir soran da kendi yetkiyi kendinde görüp soracak. Cevabı veren de yetkiyi görüp cevap verecek ki hemen çözülsün orada. Yoksa ben bir müdürüme sorup geleyim de o iş zaten sonsuza kadar olmaz yani.

Kaan Tarıman (35:19)

Çok iyi özetledin. Aynen. Bence o yüzden daha mutluyum. Yani hantallaşmanın kaldırılması umutluyum. Ama soruda arada şey dedin, Google yapıyor bunu, Google kesinlikle daha iyi yapabilir. Yani daha hantal olduğu yerler çok. Arada bir Allah'tan kendimize bakıp, burada nedir bizi hantallaştıran ne? Diyerek masaya yatırıp değiştirmeye çalışıyoruz. Ama daha iyi olabilir. Evet.

 

Kapanış notları

Ufuk Erdoğmuş (35:45)

Ama yani her şirket daha iyi olabilir. Google'ın da günahına girmeyelim. Hakkını yemeyeyim. Yani her şahir şirket daha iyi olabilir bir konuda. En azından buna çalışıyorlarmış. Zaten bir şeyleri doğru yapıyor olmasalar, büyük ölçekte diyelim, hani o büyük resimde bu kadar dayanmazdı. Yani istediği kadar reklam geliyordursun, şey olsun. Bu kadar az şirketi falan ayrılamazlardı.

Yok

Ufuk Erdoğmuş (36:14.158)
Vallahi dediğim gibi ben çaktırmadan araya başka sorular da sokuşturdu. Bu işi iyi öğrendim yani. Üç soru diye çıkıp beş altı soru soruyorum çaktırmadan. Eklemek istediğim bir şey var mı? Çok teşekkür ederim.

Ben çok mutlu oldum seni tanıdığıma her zaman sohbet için kapım açık yani ekranın açık değil.

Ya da sen bu tarafa gelirsen Türkiye'ye vurarsan ayarlayacağız bir şeyler.

Bizde de yaparız bende beklerim buraya mutlaka

Tamam, çok teşekkürler. Vakit ayırdığın için tekrar kendine çok iyi bak, görüşürüz.

Kaan Tarıman (36:46.19)
Görüşmek üzere, hoşça kal.

 


Yazar Oyuna Devam