Sıfırdan yazılım ekibi kurarken yaşanan ikilemler | Benimle Oynar Mısın? 08

Avatar Oyuna Devam | 15 Ağustos 2023



Intro

Yıllarca Türkiye'de ürün satıp, freelance çalıştıktan sonra Londra'ya taşınıp ekip kurma macerasına atılan Ali Demirci ile sıfırdan kurulacak bir yazılım ekibinin yapısı ve yapılacak işlerin niteliği üzerine konuştuk.

 

Çok teknik işleri satışçı yürütebilir mi?

Ali Demirci (00:04)
Bu çok teknik gerektiren işlerde müşteriyle başkası konuşabilir mi?

Ufuk Erdoğmuş (00:08)
Konuşabiliyor aslında bence. Ama yine de tam aynı olmuyor. Genelde şirketlerde şey yapıyorlar ya bir tane satışçı bir tane yanında teknik eleman beraber gidiyor birbirini tamamlıyor. Şimdi senle ben bizim örneğimize bence özel bir şey bu yani teknik altyapılı satışçı karakterli insanlar olduğumuz için biz bir kişi ikisini yapıyoruz ama normalde bence iki ayrı karakter yan yana da gidebilir. Büyük şirketler bunu yapıyor zaten ama yani. Evet. Biz bunu afford edemiyoruz yani biz bunun maliyetini karşılayamadığımız için kendimiz görüşüyoruz aslında.

 

Neler delege edilmeli?

Ali Demirci (00:33)
Proje yönetimini yani birisine delegye etmek burada çözüm olabilir aslında.

Ufuk Erdoğmuş (00:39)
Ama işte yani şöyle düşün ben mesela şu an bulunduğum noktada işte bana kalsa bütçem olsa satışı delege ederim. Proje yönetimi delege ederim. Planlamayı teknik planlamayı delege ederim ki ettim kendi adıma en azından. Sen ne yaparsan öyle oturup çay mı içeceksin diyeceksin. Başka iş her zaman var. Daha üst seviye planlama ya da sistem kurma işine kayıyorsun ama bana kalsa hani o kadar gelir olsa şirketi döndürecek zaten bunları delege ederim. Biz bence bir yerden başlıyoruz. Yani sen belki işte kodu delege etmişsin diyorsun ya 3 yıldır kod yazmıyor. Ben de aynı.

şekilde ilk önce onu bırakmıştım. Çünkü o denk geldi. Yani bizim iyi bir developera denk gelince, be nihayet buyur deyip tepsi üzerinde teslim ediyorsun o görevi. Yani iyi bir satışçıya da denk gelince bizim işte shop yaparlarında oldu o. Allah razı olsun deyip ne olur bunu benden al diye.

Zaten teslim ediyorsun. Yani bana proje yöneticisi denk gelmedi karşıma onu devredebilecek. O yüzden deleg edemedik. Ama aslında belki de Batı'da bunu daha iyi yapıyorlar.

 

Ekip kurgusu için bütçe yaratmalı

Bizde bence kar marjları çok düşük olduğu için kontrollü olmuyor. Planlı şekilde bence benim de geçmişe bakıyorum şimdi 15 sene oldu. Bence 2-3 sene önce proje yöneticisi almam gerekiyordu. Zaten bundan 3-5 sene önce bir satışçı almam gerekiyordu bana kalsa. Şimdi geri dönüp bakabiliyorum. Ama niye alamadım? Çünkü hiç param olmadı. Yani proje yöneticisi alacak, satışçı alacak para olmadı. Evet. Girişimci zaten bedava çalışan kişi ya hani. Evet.

 

Proje yöneticisinden kar etmeyi düşünmemeli

Ali Demirci (01:52)
Evet.

Ya şu var. Ben şunu düşündüm. Proje yöneticisinden kar etmemeyi düşüneceğiz. Bu olabilir bence. Hatta proje yöneticisine biraz daha fazla para vereceksin. Ben şöyle düşünüyorum zaten. Saatlik çalışıyoruz. Saatlik ücretini mesela %30'unu veriyorsan kodlamacıya %100'ünü vereceksin proje yöneticisiye. Çünkü senin işini yapıyor. Sen kendine %100 veriyorsun zaten. Hiç kar elde etmeyeceksin. Hatta üzerine para vereceksin. Saatlik çalışmasını sağlayıp...

O da saatin güzel satmış olacak sana.

Ufuk Erdoğmuş (02:24)
Proje yönetimini iyi yaparsan, developerların da düzgünse katına değer katmış oluyorsun. Zaten projeyi daha pahalıya da verme ihtimalin var. Teorik olarak proje yönetisini ve fazlasını çıkartıyor olman lazım. Yani iyi şirketlerin hepsine bak zaten çok iyi proje yöneticileri var.

Ali Demirci (02:36)
Burada şöyle bir sorun da var bence. developer'lar genel olarak daha yatkınlar böyle. Daha az konuşmaya, daha az yönetmeye. Sanki daha yatkınlar. O yüzden iletişimi kuvvetli bir developer bulup onu proje yöneticisi yapmak zor. Bence bu yüzden de zorlanıyoruz. Bunların sayısı az zaten. Yani onları bir de bulmak gerekiyor. Şu da var.

 

Proje yöneticisinin teknik bilgisi olmalı mı?

Proje yöneticisi teknik bir işlerini, proje yöneticisi gerçekten bilmek zorunda mı yani?

çoğu şeyi

Ufuk Erdoğmuş (03:07)
Şu o zaman değil bence. Zaten yazılımcıdan aldığı bilgi, müşteriden aldığı isterler neyse onu yeterince besleyecektir. Projen yönetmek endüstri mühendisi gibi. Endüstri mühendisini kimya fabrikasına da koysan işi yönetiyor. Atıyorum. Ne bileyim başka bir fabrikaya da koysan işi yönetiyor. Ben proje yönetimisi onun gibi bir şey zaten. Kodun detayını ya da veri tabanının yapısını bilmesine gerek yok.

Ali Demirci (03:26)
Romanyadaki çalıştığım şirket yine aynı. Yani proje yöneticisi orada.

 

Ekip yapısını korumak için maliyeti karşılayabilmek

Projenin zamanında bittiğinden emin olmak için orada. Proje yöneticisinden buradan testire de gelebiliriz. Aslında esas olay orada. Projenin testini yapmak. Bunun da mesela senin şirketinde kim yapıyordu? Hani testir kimdi?

Ufuk Erdoğmuş (03:43)
Bir

de şey vardı zamanında tasarım birinden çıkıyordu. Sonra kodlanıyordu. Sonra sonrasında tasarımı yapan kişi doğru kodlanmış mı gibi düşünüp yani tasarlayan kişi sonra kontrolü yapıyor gibiydi. Kodu yapan kişiyi o zamanlar yoktu. mesela kod review süreçleri var. Yani birden fazla yazımcı olunca birbirlerini denetleyebiliyor. Kodu denetleyebiliyorsun ama çalıştığını yani fonksiyonları tasarımcı ve de ya da müşteriden isteği alan ben

Ali Demirci (03:55)
yapan kim kontrol ediyor?

Ufuk Erdoğmuş (04:09)
kontrol ediyordum o zamanlar ama o da ayrı olabilir olmaya da bilir ama dediğim gibi bunların hepsi ayrı işler hani ne kadar olduğuna bağlı şimdi bir tester alırsın sadece haftada bir günlük kadar işi vardır o da verimli değil küçük şirketlerin klasik şeyi doğası herkes birden fazla şapka takıyor o da normal

Ali Demirci (04:23)
Yani işte şu da var, kod reviv süreçleri, proje yönetim süreçleri, hepsini müşteri daha yeni söyledin ya, futüre etmen gerekiyor yoksa sen zarar ediyorsun. O yüzden bunları bulup ve ekibine de entegre etmen lazım ve dediğin gibi yani bazen belki haftalık 3 saat. Ben bir tasarımcı aldım 3-5 ay önce. Çıkarmak zorunda kaldım sonra şey aldım hani böyle.

Ben şu kadar para minimum vereceğim dedim. O kadar hiç veremedim mesela. O yüzden saatliğe döndük. Belki de proje yönetimi ve testerların böyle biraz daha sağlıklı katkıda bulunan insanlar olması lazım.

Ufuk Erdoğmuş (04:54)
Ya

orada şey var işte her şirketin kendi bir hayat evrimde noktası var. Şimdi freelance de tek başınasın. Tamamen giren çıkan sana. O yüzden planını tek başına yapabiliyorsun. Ama böyle ekip olmaya başladığın an o ekibi beslemen, o ekibi geliştirmen, kalıcı olması ideal. Yani şey gibi freelance de ne bileyim One Night Stand gibi yani hani proje alıyorsun bitiyor ama mesela ekip olduğun zaman ona göre daha büyük iş alıyorsun. Daha büyük bir ilişki yaşıyorsun müşteriyle. Dolayısıyla o ilişkiyi de beslemen gerekiyor. Ve o elemanları da çok değiştirmemen gerekiyor. Yani üç ayda bir gelen giden yazılımcı zaten mümkün yapamaz. Dolayısıyla işte

Müşteri işini ne bileyim ekip yapısını falan çok iyi dengeleyip büyüye büyüye Allah'a emanet olun.

 

Niş işler yapmanın satışa etkisi

Ali Demirci (05:30)
Büyümek

demişken de şirketin gelibili tesisini sağlamaya çalışırken, ajansın nişleşmesi. Bu konuda senin tecrübelerin ne? Benimkini anlatayım sana. Sanki böyle nişleştiğin zaman müşteri bunu çok çok anlamıyor. Çünkü o sektörü tanımadığı için ne kadar niş olduğunu da bilmiyor. O yüzden satışa bir etkisi var mı sence nişleşme?

Ufuk Erdoğmuş (05:54)
Orada çok gerçekten iki ucu ne derler? İngilizcesini söyleyeyim keskin bıçak. Ya freelanceken mesela niş başlaman lazım ya çünkü rekabet var. Sen bir işi iyi yapıyor gözükürsen kolay iş alıyorsun. Şirkette de aynısı geçerli. Bir işi iyi yapıyor gözükürsen o nişte o işi alıyorsun ama sen bir ekipsin. Müşteri sana geldiğinde tamam işte atıyorum çok güzel. Hep aynı örneği biliyorum. Kestane masamız olduğu için önümüzde kestane masa yapıyorum ben diyorsun. Niş.

Müşteri geliyor, sen bu kestane masayı çok iyi yapıyormuşsun, duydum diyor. Niş bir iş, niş bir uzman. Hemen satıyor. Sonra diyor ki, e tamam o zaman bana bir de sandalye yap diyor. Ben hazır sana gelmişim. Aynı şey değil mi diyor. Hepsi marangozluk falan. Yazımda da bunun gibi adam bir nişte seni yakalıyor ama ondan sonra hemen arkasından ya da beraberinde şunu da yapsana, bunu da yapamaz mısın falan böyle bir beklenti var. Çünkü ekipsin. Bu biraz şey pis bir durum. Çünkü sen o niş işi yaparak aslında sadece ilerlemek istiyorsun ama müşteri her zaman bir ekipten ekip işi istiyor.

Eninde sonunda bence biraz o niş yavaş yavaş yelpaze genişlemek zorunda. Ne kadar kuvvetli ve dar kalırsa benim kendi tecrübem o kadar iyi. tutturabilirsen. Kendi örneğin mesela biz WordPress'ten girdik sonra işte web ticaret siteleri şimdi uygulamada yapıyoruz. İşte kaç senedir ya da işte sıfırdan custom development yapıyoruz. Ama mesela ben yıllardır 10 senedir söylediğim şey SEO'ya girmiyorum diyorum mesela.

Bir ara herkes SEO yapıyordu. Bir ara herkes hosting yapıyordu. Bundan 13-14 sene önce biz web sitesi yaparken web sitesi yapanların default beklenti şeydi. Hostingi de yapacak. Web masteringi de yapacak. Böyle bir paket alınıyordu. Ben mesela o zaman bir iki denedim. Bir sene benim böyle her şeyi denediğim klasik iki yıllarda işte acemelik SEO da yaparım dedim. Çünkü reklam yapıyorum. Google reklam yapıyorsam SEO de niye yapmayayım dedim mesela. Baktım alakası yok yani hani o apayrı bir iş. Bir noktadan sonra bunu yapmıyorum demeye başladım. Onu yapmıyorum deyince mesela reklamı da alamamaya başladım. Ama hani bir şey alıp kötü yapmaktansa hiç yapmamak daha iyiymiş. Bir kere bu kesinlikle

Ama o çizgiyi çekmek, müşteriyi kaybetmeden hassas bir denge. Yani yaptığını iyi yapacaksın ki, kusura bakmayın ben bunu yapmıyorum dediğinde adam bozulup kaçmasın. Benim örneğimde atıyorum ben hep dedim, SEO'ya bulaşmıyorum dedim. İşte hostinge bir ara girmiştim. Kibarca dedim ben hostingden çıkıyorum deyip host ettiklerimi de el sallayıp uğurladım. Ama hiçbiri mesela kaçmadı. Yani çünkü o zaman yazılımı iyi yapıyorduk. İşte tasarım iyiydi. Okey diyorlardı.

Öner diyorlardı hani sen söyle bari. Belki öyle olabilir yani o yelpaze genişleyecek ama bir yerde sınırı çizmek lazım yani her şeyi yapan aslında hiçbir şey iyi yapmıyor.

Ali Demirci (08:05)
Şurada var niche dediğimiz zaman da mesela ben bu commerce sadece eticare sitesi yapıyorum dediğinde de bu çok geniş. Çünkü eticaretin de seosu var. Eticaretin de dizaynı kodlaması back-end ve front-end kodlaması hatta ya WordPress'in belki pisliği bu. da konuşabiliriz sonra. Pluginleri de desteklemen gerekiyor belki.

 

Küçük ekipler niş kalmalı, özelleşmeli

Ufuk Erdoğmuş (08:26)
Alanında en iyi olan küçük ekiplerin hepsinde benim gördüğüm ortak özellik baya baya sadece bir tane iş yapıyorlar. Yani adam diyor ki ben şununla şununla entegrasyonunu yapıyorum. Bu. Ama onunla onun entegrasyonunu isteyen herkes oraya gidiyor. Öyle olduğu için de yeterince büyüyor yani. Hani biraz bunu yakalamak aslında çok mantıklı bir küçük ekipler.

Ali Demirci (08:43)
Belki şöyle diyebiliriz o zaman hani niş yapacaksın zaten mesela bu konverse bir niş olarak seçeceksin daha da nişe doğru gideceksin. Olabilir.

 

'İş pisleştikçe para artıyor'

Evet ben şu an bir servis açmaya çalışıyorum mesela benden bunu entegre etmemi istedi ama entegre etme kısmı yapabiliyorum belki 5 senedir yapıyorum ama iş pisleşiyor. Şunu da söyleyebiliriz belki iş pisleştikçe para artıyor. iki tane yani tasarımı yap ve sonra tasarımı da entegre et. Neden para artıyor? Çünkü

Bu ikisinin farklı kişiler yaptığı zaman zaten para artıyor otomatikmen. Daha çok para veriyorsun hatta ikisi. Bunun ikisinin uyumu için. Ama bir şirkete bunları yaptırdığın zaman daha az ücret veriyorsun ve sen de daha çok kazanıyorsun haliyle. Bu çok para kazanmadan vazgeçip daha az saatlik ücrete katlanıp daha da nişe doğru gitmek belki yapılması gerekir.

 


Yazar Oyuna Devam