Türkiye’deki Girişim Camiası ve Yatırımcıların Gözünde Türkiye’deki Girişimler | Değirmenler 28

Avatar Oyuna Devam | 2 Aralık 2024

lock_open

Türkiye’deki Girişim Camiası ve Yatırımcıların Gözünde Türkiye’deki Girişimler | Değirmenler 28

Avatar Oyuna Devam | 2 Aralık 2024



Intro

Bu bölümde, Paribu Ventures'da Principal olan Erman Taylan ile yatırım arayan girişimler ve girişim arayan yatırımcıların farklı bakış açılarından, yurt içinde veya yurt dışında girişimcilik oyununun farklarından, dünyadaki teknolojik gelişmelerin Türkiye'ye ne kadar yansıdığından ve son olarak çalışan olmanın, girişimci olmanın ve de yatırımcı olmanın doğasında olan farklı zorluklardan bahsettiğimiz keyifli bir sohbet ettik.

 

Erman Taylan kimdir?

Ufuk Erdoğmuş (00:00)
Değirmenler serimizin 28. bölümünde konuğumuz Erman Taylan. Girişimcilik ve Brazili ürün yöneticiliği, melek yatırımcılık ve de VC seviyesinde yöneticilik deneyimi var. Ayrıca Soft Commitment isimli startup, yatırım, yapay zeka ve bütçı alanlarını da Newsletter ile de tanıyor olabileceğiniz birisi. Onun da üzerine 3 yıldır da Paris Buvenchers' de principal görevini yürütüyor. Erman, hoş geldin. Böyle bir giriş yapıyorum ama.

Erman Taylan (00:24)
Hoş bulduk. Teşekkür ederim.

Ufuk Erdoğmuş (00:28)
Bu girişleri yapmaya yeni başladım. Herkes böyle bir ne oluyor diye

Erman Taylan (00:29)
Davetin için beklemiyordum.

Ufuk Erdoğmuş (00:31)
kalıyor. Aynen. Ama şey gibi düşünüyorum ben. Birisi geldi, konuşacağız. Videoyu işte YouTube'da izleyecekler ya da neredeyse. Kimi izliyorum ben? Bir neden çağırdığımızı, Erman Taylan'da niye buradayız? Onu göstermek istediğimiz için birkaç bölümdür bunu yapıyoruz. İlginç oluyor gerçekten. Ama öyle yani hepsinin deneyimi var. İnşallah bu formatta üç soru seçmeye çalışıyorum. Umarım. En zor kısmı bu arada hangi üç soru olacağı.

Umarım anlamlı bir şeyler konuşuruz zaten laf sohbeti açacak nereye giderse sana bırakıyorum sonrasını. Başlayalım istersen.

Erman Taylan (01:04)
Lütfen.

Ufuk Erdoğmuş (01:05)
Valla birinci soruyu hem girişimcilik hem yatırımcılık deneyimi olduğu için, sen masanın iki tarafını da gördün, yaşadın. İki tarafı da çok iyi bilen birisi olduğun için sormak istiyorum.

Yatırım arayan girişimler ve girişim arayan yatırım fonları neden kolayca eşleşemiyor?

Bugün Türkiye'de inanılmaz sayıda girişimci yatırım arıyor. Diğer tarafta da bütün VCs, yatırımcılar harıl harıl fonlara yatırım yapacak startup arıyor. Bu yeterli sayıda eşleşme neden bir türlü gerçekleşmiyor Türkiye'de? Yani sence temel problem ne?

Erman Taylan (01:32)
Şimdi öncelikle gerçekleşiyor mu, gerçekleşmiyor mu? da böyle bir değerlendirmek lazım. Senin söylediğin gibi ben de girişimcilerle... Yani belki de erken aşamada gerçekleşiyor örneğin. Ben ileri aşamalarda bir problem olduğunu, bir eksiklik boşluk olduğunu kesinlikle görüyorum, buna katılıyorum ama erken aşamalarda en azından istirahatiklere bakacak olacak Türkiye böyle Avrupa'nın en çok yatırım yapılan...

Ufuk Erdoğmuş (01:39)
belki de gerçekten şu imaj olarak.

Erman Taylan (02:01)
ülkelerinden bir tanesi. Tabii buna eee teşviklerde dahil ediyorum. Şimdi orada devletimiz bunu ilk başta bir ııı hibe gibi yapıyordu. Şimdi hissi de almaya başladı. Dolayısıyla onlar da birer yatırım gibi raporlarda yer almaya başladı. Ama eee yani senin söylediğin soru kesinlikle çok geçerli çünkü ben de diğer bütün yatırımcılarla konuştuğumda eee girişim bulamıyoruz yatırım yapacak diyorlar. Girişimlerde yatırım bulamıyoruz. Aslında burada böyle bir pardon böyle para

Ufuk Erdoğmuş (02:11)
Evet.

Para bulamıyoruz ya.

Erman Taylan (02:31)
bulamıyoruz. Burada böyle bir şey var. Nasıl diyeyim? Benim böyle sevdiğim aslında yatırımcının eee istediği model yatırım nasıl bir şey? Şöyle söyleyeyim. Kaçan kovalanır bu lisede işte gençlik dönemlerimizde yaşadığımız muhabbet. Yani yatırımcı çok kolay eee ona gelme yani çok kolay ikna edemediği aslında girişimcilerin peşinde. Anlatabiliyor muyum? Dolayısıyla

Ufuk Erdoğmuş (02:46)
Hıh.

Erman Taylan (02:59)
seçici davranmak istiyor, mümkün olduğunca. O yüzden de tabii ki sayıca bir girişim havuzu var, evet. Ama onun kriterlerine uygun olma dediğimiz zaman, tabii burada herkesin beklentisi farklı. Tamamen finansal getirili odaklı olan var, stratejik bir takım kaygılar gülen var. Ama günün sonunda evet, Türkiye'deki yatırımcılar, örneğin bu beyin göçüyle beraber yurt dışına giden insanları da bu problemin bir parçası olarak görüyorlar ben konuştuğumda.

Ufuk Erdoğmuş (03:24)
Hıh.

Erman Taylan (03:27)
Ondan sonra ki hemen burada bir parantez açayım çok konuyu dağıtıyorum farkındayım ama diye...

Yatırımcıların, yurt içindeki ve yurt dışındaki girişimlere bakış açısı

Ufuk Erdoğmuş (03:30)
Yani buradaki yetenekli

ya da eğitimli insanların yurtdışına gitmesi orada mı şirket açıyorlar diye yoksa burada insan kaynağı azalıyor şirketlerde zayıflıyor diye. temel onun etkisine tam olarak.

Erman Taylan (03:41)
yatırımcının yeterince iyi girişimci bulamama sebeplerinden bir tanesi olarak gördüğü bir şey bu. Yurt dışına kaçıyor, iyi profesyoneller diyelim ona ama bunun bir sonucu olarak da çok fazla sayılı. Ben ona diaspora diyorum. Diaspora girişimlerine yatırım yapan fon oluştu Türkiye'de. Mesela bizim Paybo Ventures'ta da 20 portföyle şirketimiz var. Bunların böyle yaklaşık 12 tanesi Türkçe konuşabiliyor. Öyle söyleyeyim yani. Bir de böyle girişimler için sevdiğim bir tanım vardı.

Ufuk Erdoğmuş (03:45)
Ha, okey. İyi girişimciler yurtdışına kaçıyor çünkü. Evet.

Erman Taylan (04:11)
bir gemi gibi yani arkasında bir bayrak yok aslında yani kuruculardan bir tanesi bir yerde doğmuş bir yerde yetişmiş bir ülkenin vatandaşı yazılım orada ip burada müşteri şurada anlatabiliyor muyum yani böyle çok net bir Türk Alman İngiliz Amerikalı gibi böyle tanımlar yapmak kolay değil o yüzden biz böyle Türkçe konuşabilen ve konuşamayanlar gibi ayırıyoruz bu 20 şirketin 12'si Türkçe konuşabiliyor ve 7-8 tanesi yurtdışında yaşıyor şu an iş icabı

Ufuk Erdoğmuş (04:39)
Yani Türkçe

konuşamıyor derken, founder mu konuşamıyor yoksa içerde Türkçe konuşulmayan şirketler gibi. Hadi direkt kurucusu herkes yapalım. Tamam.

Erman Taylan (04:44)
Yabancı, öyle söyleyeyim. Yani 20 şirketin 8 tanesi. Tabii tabii, ben

çok netifade edemedim. Avustralyalı, Slovenyalı, Asyalı, Amerikalı gibi düşünebilirsin. Şimdi bu geri kalan Türkçe konuşabildiğimiz, diyeyim, grubun önemli bir kısmı. Yarıdan fazlası yurtdışında yaşıyor şu an. İş için gidenler de var. Hala hazırda bizim yatırım yaptığımız, biz nasıl için daha doğru ülke Dubai, daha doğru ülke Lisbon, Portekiz, daha doğru ülke Amerika diye oraya gidenler de var.

Ufuk Erdoğmuş (04:52)
Ok, direkt yabancı şirket. Çok iyi.

Erman Taylan (05:13)
veya zaten orada olan ve orada bu biznesi başlatanlarda var. Dolayısıyla yatırımcı olarak baktığım o şapkayı taktığında evet orada bir boşluk var orada bir anlatabiliyor muyum poolda bir problem var ama zaten işin doğası da yani her zaman o poolun daha büyük olmasını daha anlatabiliyor muyum daha donanımlı olmasını daha iyi olmasını istersin. Dolayısıyla

Ufuk Erdoğmuş (05:39)
Zaten yatırımcıların

çoğu küresel boyuttaki şeylere yatırım yapmak istemiyor mu? Dolayısıyla dışarıda olması şirketlerin ya da dışarı bir ayağının en azından olması mantıklı değil mi zaten? Yani çok anormal bir şey değil. Peki, şey daha düşük değil mi? Türkiye'de mesela ben Türkiye'yi hedefliyorum sadece diyen bir girişimin yatırım olma ihtimali daha düşüktür diye tahmin ediyorum. Çünkü pazar daha küçük olacak otomatik olarak.

Erman Taylan (05:50)
Topi topi.

Daha düşük ama orada da böyle stratejik Türkiye'de henüz yurtdışındaki kadar olmadı ama bu kurumsal girişim senemayası yatırım fonu CVC corporate venture capital dediğimiz işte kurumların girişimlere yatırım yaptığı bir takım yapılar var. Bunların ana beklentisi yani böyle bir spektrum tabii ki bu ama finansal getir ele etmek kadar stratejik bir fayda da sağlamak dolayısıyla söz konusu şirket Türkiye'de ürün hizmet sunan Türkiye'de yerleşik bir şirketse tabii ki

yatırım yapacağı şirketten stratejik bir fayda görmek için de onun Türkiye'de satış yapıyor olması, Türkiye'ye hedefliyor olması dezavantaj değil avantaj da olabiliyor. O yüzden ben böyle bir de Türkiye ne olursa olsun büyük de bir pazar. Kurumları çok gelişmiş. 80 milyon dünyanın en büyük ekonomilerinden bir tanesi ticaret, ithalat, ihracat çok ciddi. Fintech, oyun gibi bazı alanlar çok büyük. Dolayısıyla bazı örnekler var. Yani ben bunu böyle

Ufuk Erdoğmuş (06:56)
Tek başına yiyebilir tabii de var.

Erman Taylan (07:01)
olmazsa olmaz değil, kişiye göre iş modeline göre biraz değişiyor gibi düşünüyorum ama tabii ki yurt dışına da en azından yatırım yapılan noktada değil ama ileride satış yapmaya hedefli olmak önemli bir parça. Bir önceki konuya devam edecek olursam Evet, dediğim gibi yatırımcı bence hiçbir zaman tatmin olmayacak her zaman daha büyük bir havuz isteyecek ve o havuz ne kadar büyürse büyürsün o havuzun da kalitesinin daha yüksek olması isteyecek. Girişimci tarafında da hak verdiğim bir durum var aslında onlar da çünkü

Ufuk Erdoğmuş (07:14)
Evet, eşleşmeden o söyledik.

Türkiye'de girişim camiasının güncel durumu

Erman Taylan (07:29)
Buradaki bence ana problem girişimciler için Türkiye'nin girişim camiasını, ekosistem kelimesini sevmiyorum. Yani özellikle kullanmaktır intihar ediyorum, ben camia diyeyim şimdi. Bu girişimcilik camiası ne yazık ki hala yeterince gelişmiş bir noktada değil. Yani bu çünkü biraz dönemsel, biraz böyle evrileri olan bir mesele. Biz henüz taş devrinden başladık, bugünlere kadar geldik. Aslında hepsini birbirini tamamlayan ucuca gelen bir şeyi var.

Ufuk Erdoğmuş (07:58)
NOL

Erman Taylan (07:59)
Bu girişimcilik caniyasında da biraz öyle. Mesela en son bir rapor dikkatimi çekti. Avrupalı Fintech, sadece Fintech Unicornlara bakıyorlar. O Fintech Unicornlarında çalışmış ve bugün girişim kuran 700 tane kurucu var. Sadece Klarna içinden çıkan 80 tane şirket var. İşte Wyse, N26, bunları düşündüğümüzde her birinden 40-50 şerit şirket çıkmış ve bu 670 küsür.

Ufuk Erdoğmuş (08:15)
Oooo, spes-

Erman Taylan (08:28)
şirketin %60 gibi bir orandı. 1 milyon dolar ve fazla yatırım alma oranı. Bu normalde herhangi bir girişim havuzuna baktığınızda yani %5'dir, en fazla 10'dur, burada %60'ı görüyoruz. Dolayısıyla biraz böyle girişimcilik böyle gelişir ülkelerde. Yani bir hikaye lazım, başarılı hikayesi lazım. İki, buradan para kazanıp tekrardan buraya para koyan bir insan lazım. Üç, bu know-how'ın nesilden nesili aslında, jenerasyonu aktarılması lazım. O yüzden biz doğal olarak

Ufuk Erdoğmuş (08:38)
Evet çok güzel.

Erman Taylan (08:58)
Yani bir, 2000, ben kariyerime başladım da işte 2010-11'de de bu girişimcilik dünyasının içindeydim şanslı olarak görüyorum kendimi bu noktada. O günden bugüne tabii ki çok büyük bir fark var ama hala böyle bir, anlatabiliyor muyum, girişimciyi tatmin edecek kadar olgun bir yatırım dünyamızda yok. Böyle işte birtakım kutuplar var, kurumların fonları var, onlar daha stratejik bakıyorlar gibi gibi. Dolayısıyla böyle sorduğun soru

Her iki taraf için de yani, her iki taraf da haklı. Anlatabiliyor muyum? Diğer yandan da istorisliklere bakacak olursak da bu sefer aslında çok da problem yok gibi de gözüküyor. Ve her zaman şu da geçerli. Son olarak...

Ufuk Erdoğmuş (09:38)
Yani bir şekilde fonlar da doluyor,

oluyor, hani olmuyor da değil. Yeterince fon mu yok acaba? Belki de çok hani girişimlerin de seviyesi düşük olabilir. Bunu da kabul ederim yani. Çok girişim vardır, çok aslında kötü seviyedelerdir. Onlar da bulamıyoruz diye şikayet ediliyor. Aslında sorun onlar da da olabilir yani.

Erman Taylan (09:50)
%100. Tabi ki tam onu söyleyecektim.

Tam onu söyleyecektim.

Yatırım bulmak ve 'numbers game'

Zaten hep söylenen bu ekonomik döngülerle beraber vesaire hep söylenen bir şey var yani iyi girişime her zaman para var o kesin. Dolayısıyla senin söylediğin gibi bu böyle bir aslında yani soruyu soranın bence ortamdan şikayet etmesi kadar hatta çok daha fazla çalışması denemesi lazım. Ben mesela bazen girişimcilerle konuşuyorum benim sevdiğim bir şey var numbers game diye bu özellikle Amerika'da

Çok iyi yaptıklarını düşündüğüm bir şey bu. İşte yatırım bulamıyorum. Türkiye'de yatırımcı az. Şimdi seni sorduğun sorudan böyle şey yapalım. Kaç tane yatırımcı ile konuştum diyorum. Mesela 5 diyor, 10 diyor. Halbuki konuşabileceği yüzden fazla yapı var. Dolayısıyla burada 10 tane ile konuştum. Sıfır yanıt. Okey o zaman 20 tane ile daha konuş. 40 tane ile daha konuş. Mesela geçen bir arkadaşımla konuşuyorum. Aydın Şenkut diye bir profil var. Bir insan var profil var. Bir yatırımcı var.

Ufuk Erdoğmuş (10:30)
Evet, hiç gayet bu.

Erman Taylan (10:55)
Tasiye ederim bilmeyenlerin okumasını, dinlemesini, izlemesini kendisini. Türkiye'de doğup büyüyen bugün silikon varisinin en başarılı fonlarından birinin kurucusu. Biraz böyle under radar ama çok başarılılar her anlamda. Mesela Aydın Şenkut'un bizzat kendisinin anlattığı bir konuk olduğu podcastte ilk eski bir Google çalışanı ilk fonunu kuruyor. Bir VC olarak fon kurduğunuzda da aslında bu sefer de LFI dediğimiz Limited Partner'lardan para almak için onların kapısını çalıyorsunuz aslında bu sefer.

Ufuk Erdoğmuş (11:23)
Evet.

Erman Taylan (11:24)
Çok benzer bir hikayeyi sizin de yaşamanız gerekiyor. Ve mesela Hayri Şenkut diyor ki yanlış hatırlamıyorsam 60 veya 80 gibi bir sayıydı. Biz hadi şeyi alalım, düşük olanı alalım. 60. LP görüşmemde ben ilk evetimi aldım diyor. Google'ın böyle ilk 20 çalışanından biri Avrupa'daki satış operasyonlarını yönetmiş çok ciddi bir tecrübenin ardından fon kurmaya karar vermiş bir insandan bahsediyoruz. O yüzden biraz böyle bence de burada her zaman girişimci profilin

Ufuk Erdoğmuş (11:44)
Netvork'u vardır yani zaten direkt kime gideceğini bilir.

Erman Taylan (11:54)
kendimde o gelişme alanını görmesi anlatabiliyor muyum? Biraz böyle dışarıdaki o moral bulucu faktörler vardır tabii ki ama bence hep kendine odaklanır. Yani sen ben gelişimciyim mesela sana bir satış yapmak istedim. atıyorum davranman gerekenlerim daha kötü davrandığını düşünüyorum. Daha vizyonsuz olduğunu düşünürtünler içinde. Bence burada tamamen bunu hiç anlatabiliyor muyum? Buna böyle takılı kalmadan

Müşteri her zaman haklıdır tırnakçı'nda, manteletesinde bu numbers game'i oynamak, sürekli kendini geliştirmek. Yani belki de o zaman yeterince bir network'e bir karı yere sahip olmadan mı bu yolculuğa çıktın acaba? Veya hikayen yeterince iyi değil mi? Veya yeterinceyi anlatamıyor musun? Veya yeterince çok sayıda yatırımcı ile konuşmadın mı? Gibi gibi, biraz böyle bir zor bir soru sorduk, karışık bir yanıt verdim ama umarım, Karşı tarafa geçmiştir.

Ufuk Erdoğmuş (12:44)
Ama umarım

anlamda olmuştur. Bu arada ben de kendi yatırımcılarla görüşme deneyiminde çok uzman olduğum bir konu olmasa da, bizim de iki şirket var ya, Shope Upper'da, böyle 4-5 görüşmeden sonra aynı moda girmiştim. İşte anlamıyorlar, ne kadar laf dili dökmek lazım falan gibi moda girmiştim. 10-12 görüşmeden sonra dedim, buna bakıyorlar. Yani bir yerden sonra bana da aydınlanma geldi. Ben düşün, bir de böyle videolar çekiyorum, insanlarla görüşüyoruz.

Olaya çok hakim olmama rağmen ben kendim için 10-12. görüşmede bir anda böyle bir aydınlanma geldi. Tamam dedim. Bunlara bakıyorlar. Sonra düşününce empati yapınca, tabii ki onlara bakacaklar. Yani onlar başka bir oyunu oynuyor, ben başka bir şey satmaya çalışıyorum. Yani anlayınca değişti zaten.

Erman Taylan (13:25)
Bir kere zaten.

Kesinlikle bir itirasyon işi bu ve öğrenilir bir şey. ben bu konuda 3-4 yatırım turu geçirmiş ve bu konuya biraz takıntılı bakmış. Kurucu arkadaşlarımla konuşunca şunu görüyorum, artık o özgüven geliyor. Yani diyor ki bana bu bardağı da versen, ben bu bardağı işte yeni nesil şey işte biz bunu direct-to-consumer iş modeliyle satacağız falan bir şekilde paketleyip yine yatırım alırım diyor.

Yani bir şey verdim, örnek verdim tabii ki ama yani o öğrenilebilir bir şey bu yolculuk. Bence burası kritik. Bir, iki. Yani ne kadar suçlayabildin? Ben geldim senden melek yatırımcı olarak para istiyorum ve vermedim. Ne kadar suçlayabilirim seni? Yani anlatabiliyor muyum? Senin paran ve evet, evet, evet yani o yüzden hep bu yolculukta ileri gitmek için ben böyle pozitif eee anlatabiliyor muyum? O ruh halinin bakış açısını, eee o growth mindset dediğimiz

Ufuk Erdoğmuş (14:10)
Gelmişim yoldan beni çevirip parasını istiyorsun yani.

Erman Taylan (14:26)
O böyle sürekli kendini ileriye götürmeye çalıştığın o mentaliteyi biraz böyle yaşamaya inanıyorum açıkçası.

Ufuk Erdoğmuş (14:34)
Yani gelişimciler kendilerini geliştirse zaten büyüyor olsa, da yatırımcıların neye baktığını çözüp yeterince görüşmeler yaparak belki zaten toparlasa sunumlarını, ifadelerini, işte neye ağırlık verdiklerini zaten şansları artacaklar.

Erman Taylan (14:51)
Bir

Ufuk Erdoğmuş (14:51)
O zaman

ikinci sorumda kendi ön yargımı katmadan sormaya çalışayım.

Dünyadaki teknolojik gelişmeler Türkiye'ye ne kadar yansıyor?

Şimdi soft commitment newsletter. Bu arada ben de senin üzerinden takip ediyordum. Fark ettim ki subscribe olmuşum. Bugün oldum. Herkese tavsiye ederim. Soft commitment ile sayende biz de dünya gündemini işte çok iyi takip edebiliyoruz. Teknoloji alanında diyelim. Şimdi dünyadaki gelişmelerin Türkiye'ye ne kadar yansıdığını düşünüyorsun? Startup yatırım trendleri işte teknolojinin kullanımı. Sence dünyayı oranla ne durumdayız?

Türkiye Startup Ekosotaminin böyle bakınca güçlü ve zayıf yanları nedir dersin? Çünkü çok güncel takip ediyorsun.

Erman Taylan (15:31)
Süper soru. Ben zaten bu senin bir bazen hiç görmediğim, tanımadığım insanları bana tanıştırma olayını çok seviyorum. İki böyle alışıla gelmişin dışındaki soruları seviyorum. Bu da kesinlikle bence alışıla gelmişin dışında bir soru. Lütfen.

Ufuk Erdoğmuş (15:47)
Bu arada bir not döşebilir miyim? Yani biz bu arada oyuna devamı

başlarken yönetmen Nazım'ın her şeyimiz bizim. Yani bütün görüntü kalitesi, video kaliteli gözüküyorsa Nazım'ın eseridir. Yani ben sadece konuşuyorum burada. Bir de Alp var arkada yöneten. Biz üç kişi idare etmeye çalışıyoruz. Başlamadan önce ilk konuştuğumuz şey bu. Yani insanlar video çekiyor, videolar da hikaye konuşuyorlar. Hani ama izleyene ne katıyor? Biz hep böyle hub videolar, kısacık videolar. Artık uzadı podcast'ın doğası gelip, uzuyor videolar ama biz hep bunu fransip olarak başlamıştık zaten. Yani böyle bir...

Bir konuyu bilene soralım, bir kişiye de sadece bildiği konuyu soralım. Böylece ağzından çıkan her laf izleyen hap gibi alsın. o yüzden böyle... Elimden geleni yapıyorum. Gerçekten bunu duyduğuma çok sevindim. Ona göre soru sormaya çalışıyorum. Değişik bir şey izleyen, aha falan diye böyle bir düşünsün bir 10 saniye. Bizim için amaç bu zaten. Neyse ne durumdayız Türkiye olarak?

Erman Taylan (16:32)
Aynen. Aynen.

Soruya dönecek olursam da, mesela ben bu son dönemde diyeyim yani bu Amerika'da tamamen bu üretken yapay zekanın konuşulduğu bu son dönemde biraz böyle Türkiye ile Amerika'nın çok ayrıştığını Türkiye ile yurtdışının diyelim çok ayrıştığını düşünüyorum. Ve böyle bir kişisel olarak da içinde bulunduğumuz toplum, ülke olarak da böyle biraz endişeli bir şeyim de var modum da var açıkçası. Şunu söyleyerek başlayayım bir kere. Birincisi

Kesinlikle bu iş lokal bir iş. Bu iş çünkü insan dinamiklerine, davranışlarına, etrafınıza, çevrenize, çocukluğunuza, gençliğinize çok bağlı bir iş. Dolayısıyla zaten hep Amerika'daki... Amerika'yı burada bir şey gibi anlatabiliyor muyum? Düşünmek lazım. Aynen. Amerika'daki içerikleri tüketmek çok değerli. Ama orada bambaşka bir hayat var. Dolayısıyla...

Ufuk Erdoğmuş (17:21)
Öyle kalın.

Erman Taylan (17:30)
Türkiye'deki hikayeler, Türkiye'deki insanlar, Türkiye'deki içerikler de o açıdan çok değerli. Ya bu şunun gibi bir şey. Amatör hükümeti futbolcusunuz veya hadi biraz daha iyi bir örnek verelim Türkiye'de ikincilikte ama süperlik var, birincilik var, ikinciliktesiniz ve sürekli NBA'de, Michael Jordan'ı, Premier League'de bilmem kimi takip ediyorsunuz. Yani senin bambaşka bir hayatın var. Sen sahadaki zeminden de şikayetçisin, sabah 9'da belki maça çıkıyorsun falan. Dolayısıyla hani zaten hep bir lokalizasyon gerekiyordu.

Ufuk Erdoğmuş (17:42)
Evet.

Erman Taylan (18:00)
Anlatabiliyor muyum? Veya ikisini birden tüketmek gerekiyordu işin iş yapış şeklinde, işin başarı hikayelerinde, işin o işte bir takım best practice'lerini aldığın yerde. O yüzden böyle Türkiye ve Türkiye gibi ülkeler aslında, gelişmekte olan ülkeler, bu sadece Türkiye için geçerli değil, böyle direkt birçok şeyi copy paste yapamıyorsun bir kere. Ama sen daha çok bunu teknolojinin gidişatı, trendler, öncelikler, kurumların öncelikleri, kişilerin hayatı gibi bir yerden sordun.

Öyle baktığım zaman da kesinlikle bir gap var ve dediğim gibi bu üretken yapay zekâda bu gap daha da ne yazık ki böyle artıyor gibi geliyor bana. Şimdi bazı trendler var ki tabii ki dünyadan aslında bir yerde doğuyor ve aslında her yere yayılıyor. Bu biraz böyle artık mesela Amerikan seçimleriyle Türkiye seçimleri arasında da benzerlik kuran işte orada da anket şirketlerinin, burada da anket şirketlerinin birçok noktada yer olması gibi bana bunlara hiç şaşırtıcı gelmiyor çünkü hepimiz aslında aynı büyük

Ufuk Erdoğmuş (18:36)
Daha da artacak değil

Erman Taylan (19:00)
dev teknoloji şirketlerinin yarattığı böyle bir algı şeyinin içindeyiz. Yani ben soft commitment'ta bunlara big tech de demiyorum artık, very big tech diyorum yani big tech'in de ötesine geçtiler çünkü zaten üç beş seneler isim vermeyelim ama bu very big tech şirketlerin zaten bütün dünyadaki gençlerin, çalışanların, beyaz yakanın, efendim yatırımcının karar vericinin mesela böyle psikolojisini hayatını bir noktada böyle yakınsadığını birbirine...

Ufuk Erdoğmuş (19:10)
3-5 tane der zaten.

Erman Taylan (19:30)
düşünüyorum. Nereye bağlayacağım buradan da? Tabii ki Amerika'daki veya yurtdışındaki diyeyim birtakım trendler Türkiye'ye de geliyor bütün dünyaya yayıldığı gibi. Ondan sonra bu böyle bir yatırım trendi de olabilir, bir iş modeli de olabilir. Ondan sonra ama birçok açıdan da uzaktayız ve böyle teknoloji geliştikçe daha da uzakta kalıyoruz gibi geliyor. Mesela yakın olduğumuz bir konuyu da söyleyeyim bu kripto para

Ufuk Erdoğmuş (19:30)
Evet.

Türkiye'nin başarılı olduğu teknolojik gelişmeler

Erman Taylan (19:59)
teknolojilerinin aslında bu WebTree dediğimiz işte block zincir işinin ondan sonra mesela bir numaralı use caselerinden bir tanesi bugün stablecoinler. Ondan sonra mesela fintech ve stablecoinler böyle bir işte bu real world asset dediğimiz aslında bütün varlıkların bir noktada dijitalize edilip işte daha kolay el değiştirdiği daha kolay ikinci el pazarının olduğu daha güvenli bir yönetişim sunduğu falan çok uzatmayayım yani bu

Real world asset, Web3, Fintech mesela böyle bir küme kuracak olursak bu kümede çok uzakta değiliz. Bu kümede bu kümenin Amerika'daki şirketlerinin çok yakından baktığı bir pazarız. Yani ben işim gereği buna da maruz kalıyorum. Bu alanda böyle şey modunda var yani Amerika'daki biriyle böyle zoom yaparken ya sen Türkiye'ye gel de bir yüzde konuşalım desem yarın ilk uçağı atlayıp gelecek gibi bir şeyle bakıyor bana. Anlatabiliyor muyum?

Ufuk Erdoğmuş (20:54)
Bu arada hyper

casual oyunda da böyleydik mesela. Hala öyle izin etmeden. Yani birkaç alan var. Bunların ortak noktası bana şey gibi geldi şu an. söyleyince, doğaçlama yorum yapıyorum. Sanki bizim klasik anlatılan şey var ya genç nüfus, sürekli kaotik bir hayatımız olduğu için kültürümüzde olan riskle yüzleşme alışkanlığı. Hatırlayamıyorum, gelişmiş bir ülkede hayatı kaotik olmadığı için insanlar risk almama üzerine, garantiçilik üzerine bir hayatlar var.

Erman Taylan (20:59)
Hayla üleyiz. Evet.

Ufuk Erdoğmuş (21:22)
Sorun gelsin çözeriz modundayız mesela. Böyle yeni şeyler, teknolojiler, gençlerin kullandığı oyun olsun, coinler olsun. Sanki daha normal geldi şu an söyleyince bana. Bizim kültüre daha yakın geldi. Avantaj olabilir mi bu belki?

Erman Taylan (21:34)
Şöyle bi...

Şöyle bir ilginç istidistlik vereyim mesela.

Ülkelerin GDP'sini gayri safi milliye arsalısını, ülkedeki stable coin'i, stabil kripto para işlem hacmini oranladığında Türkiye %4.3 ile dünyada 1 numara. İkinci ülke %1 civarında kalıyor mesela. Dolayısıyla kesinlikle yeni teknolojilere çok ciddi bir ilgi var, adaptasyonumuz var. Ve mesela geri dönüyorum eski konumuza. İşte bu ilgi

Ufuk Erdoğmuş (22:04)
Adaptasyon hızımız çok iyi aslında.

Erman Taylan (22:10)
ve oyun sektörü ise buradaki başarı hikayeleri buradaki know-how tabii ki yurtdışında inanılmaz bir ilgi görüyor ama mesela kümeyi yapay zekâya, üretken yapay zekâya getirdiğimizde oradaki kurumlarla buradaki kurumlar oradaki startuplarla buradaki startuplar bu sefer aynı şeyi konuşmuyorlar düşünmüyorlar aynı şeyi yapamıyorlar orada böyle bir başka bir dünya var ama böyle overall yani bir küme bağımsız

Senin sonuna yanıt verecek olursan böyle bir iki ayrı şey var aslında. fena olmadığımız bir tablo da çizebilirim yurtdışıyla kıyaslarken. böyle çok kopuk oldum. Mesela soft commitment da dikkat ettiysen Türkçe tabii ki bir içerik bu. Ama Türkiye'ye dair çok az sayıda haber var. Ve yani Türkiye'ye bağladığım yerler de genellikle ya keşke böyle bir çalışma Türkiye'de yapılsa. Acaba bunu Türkiye'de görsek nasıl olurdu sonuçları gibi şeyler. Veya böyle çok Türkiye spesifik işte burada çıkan yeni bir vize tipi.

Ufuk Erdoğmuş (22:55)
Çok hoşça kalın.

Erman Taylan (23:08)
Burada çıkan yeni bir tanıtılan bir yenilik vesaire. Çok ya Türkiye spesifik ya da yurtdışındaki hikayelerin sonunda böyle bir Türkiye zorlama bağlaması gibi. O yüzden ben biraz burada özetle şöyle bir sorunla yanıt verebilirim. Bazı alanlar var. Çok böyle aynı dili konuşuyoruz oradan buraya hatta buradan oraya ciddi bir geçirgenlik var. Ama bazı alanlarda da tam tersi ve ne yazık ki yıllar geçtikçe bu aynı şeyi yapamadığımız

Aynı dili konuşamadığımız dünya da çok hızlı büyüyecek. O yüzden böyle bir... Evet... Aslında kritik bir dönemdeyiz diye düşünüyorum.

Ufuk Erdoğmuş (23:39)
park açılacak.

İnşallah kapatırız diyelim yani. Neyse.

Hangisi daha stresli: Girişimcilik mi, yatırımcı olmak mı, çalışan olmak mı?

Üçüncü soruma da geleyim. Orada son sorularım da ben biraz magazine kaçmayı seviyorum. Yani biraz hafif magazin gibi olsun. Girişimcilik de yaptın sen. Çalışan da oldun bir şirkette. Şimdi yatırımcı tarafında da hala çalışıyorsun. Şimdi kendi deneyiminle üç farklı oyunu oynadın. Sence hangisi daha zor, hangisi daha stresli veya yorucu? Veya tersten de cevap edersin. Hangisi daha kolay, daha keyifliydi?

Erman Taylan (24:14)
Yani en zoru tabi ki benim kişisel denemelerim daha çok böyle lifestyle, business işlerde açıptısı. O yüzden çok böyle bir girişimci olduğum gibi görmüyorum kendimi. Ama bulunduğum işlerde, bulunduğum sosyal içeride olmuş kadar oldum. Gördüklerimle, yaşadıklarımla, geçirdiğim zamanlarla, projelerle. Dolayısıyla tartışması da en zoru founder olmak. Yani bu böyle bir bir iş.

çok benim saygı duyduğum içine girdikçe daha da çok saygı duyduğum böyle şey dersin yani çok fazla bildiğim uzak duruyorum çünkü çok iyi biliyorum biraz

Ufuk Erdoğmuş (24:53)
Girişimcileri

görünce girişimcilerinden soğudun mu diyorsun?

Erman Taylan (24:55)
Gördükçe, sordum demeyeyim saygım arttı diyeyim. Daha kibar ifadeyle. Gerçekten şey,

tartışmasız en zoru yani bir kurumda çalışmak daha zor falan desem çok bilmiyorum. Bence abezli iştigal olur yani öyle diyeyim. Ama tabi ki hepsinde farklı dinamikler var. Enteresan bir şekilde hepsi birbirine benzemeye çalışıyor. Yani bir big enterprise şirkete gittiğin zaman o da nasıl startup gibi ürün geliştiririz diyor. Startup'a gittiğin zaman biz nasıl

işte seribe yatırımı aldık artık kurumsallaşmamız lazım diyor ondan sonra veya böyle daha mikro bakalım aslında kurumlardaki böyle güzel koltuklarda oturan yöneticiler ya aslında ufuk çocuk yani sen başka bir şekilde başka bir şeyle konuşuyorsun görüşüyorsun aslında o arkadan hep kendini düşünüyor belki kendi çocuklarını düşünüyor ya ufuk gibi olduğumu ileride diye böyle bir öykünme durumu var bazen ortaya çıkan diğer tarafta da diğer tarafta tam tersi

Ufuk Erdoğmuş (25:24)
Kurumsal oluruz diyor.

Erman Taylan (25:52)
girişimci de diyor ki ya keşke işte Erman gibi ben de rahat rahat çalışsaydım 96 Fırnakçı'nda gibi yani böyle bir iç içe geçmiş birbirlerine öykünme, özenme durumu var kesinlikle kesinlikle ama en zoru bence kesinlikle founder olmak founder olduğunda da ama kesinlikle böyle buda şey bir şey nasıl diyeyim böyle mucizevi bir şey değil geçmiş tecrübelerin aslında seni

Ufuk Erdoğmuş (26:01)
Çünkü muhtemelen hepsinin artısı eksisi var. Herkes kendi olmaya özeniyor muhtemelen.

Erman Taylan (26:22)
Bu yolculuğa hazırlıyor. Dolayısıyla ben burada yani founder olmak çok başka ve çok zor, çok değerli, çok saygı duyulası ama onun bence içinde de kurumsal bir şey var. Kurumsal bir geçmiş olması lazım. Orayı da görmen lazım. O yüzden böyle iççe geçmiş dünyalar, ben daha da iççe geçeceğini düşünüyorum bu arada ileride. Yani böyle founderlığın da biraz şekil değiştireceğini düşünüyorum. Bu solo entrepreneur dedikleri bir şey var mesela bir...

Founder olmak gelecekte şekil değiştirecek

Yeni sosyal sınıf var aslında yani. Ofis yok, şirket yok, çalışan yok, hiçbir şey yok ama kendi hayatını idame ettirecek ufak ufak skeyle eden ürünler geliştiriyorsun. Aslında founderlar buraya öykünüyor. Kurumsallar falan öykünüyor. Anlatabildim mi? Böyle bir enteresan bir dünya ve bu gittikçe içe geçecek. Ben şeylerim de ileride artacağını düşünüyorum. Yani kurumların da bu, in residence yani kurumun içinde belki küçük bir hisseyle

Ufuk Erdoğmuş (26:51)
Evet.

Erman Taylan (27:19)
çoğunluk kurumlu olmakla beraber bir girişimciye emanet ettikleri böyle yan işler olacak. Dolayısıyla böyle bunlar gittikçe bence evet evet iç içe geçmeye devam edecekler bence gittikçe.

Ufuk Erdoğmuş (27:26)
Gidip yapmalar başladı zaten. Bir sürü büyük firma yapıyor bunu kendisi.

Bu arada çok güzel bir şey. Cümleni tam şimdi tabi hemen bir dakika önce hatırlayamıyorum ama girişimcilik de sonuçta bir kariyer gibi dediğin yani. Onun da bir build up'u var yani. Aslında o da bir kariyer yolu gibi düşünebilir. Hakikaten öğrenilen ve zamanla geliştirilen bir şey. E kariyer de öyle. Şirketi kurumsal bir çalışan olmak da öğrenilen ve geliştirilen bir şey. Muhtemelen yatırım da öyledir. Kaç yatırımı batırıp yatırım yapmak da öğrenilen, geliştirilen bir şeydir.

Buna bir farklı yol gibi geliyordu bana o yüzden sordum ben. Artıları eksildi. Sen benzetirken zaten söylemiş oldun bize artıların eksildiğini.

Erman Taylan (28:05)
Şöyle özetliyim

ama founder olduğunda bu eğriler, inişler, çıkışlar çok daha baskın, çok daha bolut oluyor. Anlatabiliyor muyum? Veya...

Kapanış notları

Ufuk Erdoğmuş (28:18)
Her

şey böyle sivri inişler çıkışlar. Evet keskin.

Erman Taylan (28:20)
Çok hızlı. ben mesela bunu rahatlıkla söyleyebilirim. bir start-up'taki bir yıl belki kurumsal şirketteki 3-4 yılda yaşayacaklarını böyle sıkıştırdığın bir tecrübe. Bunu mesela Paris Buda'da görüyorum. Burası da yani baktığınız zaman 7 yıllık bir şirket. Çok büyük bir başarı hikayesi var şimdiden arkada ama start-up gibi olduğu hala birçok yerde var. Dolayısıyla buradaki tecrübemde de ben senin söylediğin gibi başka bir takımdayım burada.

Ama insanları gözlemlediğimde onu görebiliyorum yani. O yüzden çok benzer ama girişimcilikte bir şeyi öğrenmen gerekiyorsa bunu böyle yarın falan öğrenmen gerekiyor. Anlatabiliyor muyum? Diğer tarafta da senin için HR bir... Ve hemen denemen gerekiyor sonra öğrenmen. Diğer tarafta da HR gidiyor, bir eğitim işte kataloğu çıkartıyor, oradan sana bir şey seçiyor falan. Yani farklılıklar biraz aslında yapış şeklinde, zamanlamada, oradaki baskıda birinde maaşının...

Ufuk Erdoğmuş (29:00)
Evet. Ya da öğrenmeden hemen denemen gerekiyor

Erman Taylan (29:18)
yatacağını biliyorsun. Bir yerinde 3 ay sonra şirket kapanıyor. Runway dediğimiz 3 ay kalmış. Runway ve sen böyle bir nasıl diyeyim 1 metre önündeki bir duvara karşı o duvarda hareket ediyor geriye doğru ama 200 ile sürekli basıyorsun. bir sağa çek o duvar biraz gitsin değil mi? Değil yani sürekli o duvarın böyle arkasındasın gibi bir dünya.

Ufuk Erdoğmuş (29:22)
Hiçbir şey bilmiyorsun.

Kimin söylediği

de hatırlamıyorum ama birisi, bu Amerika'daki, Allah Allah ya o sözü buluruz internetten İngilizcesini bir şekilde aratırsak, girişimcilik diyor işte, startup, founder'lık diyor, göklerin tepisine atlayıp düşmeden uçak yapmaktır diyor. Yani yere çakılana kadar havada uçak yapabilmektir falan diyor. Sürekli bir zamanla erişiyorsun böyle bir de sıfırdan başlıyorsun. Çok komik gerçekten. Bu arada tabii girişimciden bahsettik o ne bir kariyer gibi ama aslında

Erman Taylan (29:55)
Bu da güzelmiş aynen aynen

Ufuk Erdoğmuş (30:02)
Şey dediğin de doğru yani hani o girişim ortamı ya da startup ortamında çalışmak da aynı etkiyi yaratıyor diye düşünüyorum ben. Bizim ekibe birini alırken mesela yazılımcı olsun, tecrübe sürelerini hep böyle çalıştığı şirketle katsayı ile çarpıp kafamda hesaplıyorum mesela. Çok kurumsal bir yerde 5 sene çalışmış olsun ama birisi gitsin bir ajansla startupla 1-2 sene çalışmış olsun. Bence ikisi eşit. Öyle geliyor bana çünkü birisi çok daha yavaş, öbürü çok dinamik. Yani farklı deneyimler, farklı...

Juniorlar mid seviye insanlar için onlar çalışırlarsa fark edeceklerdir. Farklı ortamda çalışmak ile bence insanı böyle bir farklı yola sürtüyor gibi geliyor.

Erman Taylan (30:42)
Kesinlikle, kesinlikle.

Ufuk Erdoğmuş (30:45)
Eklemek istediğin herhangi bir şey var mı? Söylemek istediğin? Bahsettik ama.

Erman Taylan (30:50)
Valla dediğim gibi, zor demeyeyim ama çok düşün... Arkadaş ortamında bile üzerine çok konuşmadığımız zaman çok değerli konulardı bence. Teşekkür ederim. İyi ki devam ettin. Umarım keyifli olmuştur izleyenler için de.

Ufuk Erdoğmuş (31:01)
Rica ederim. İnşallah yine yaparız. Hatta İzmir'e

hem keyifli hem de anlamlı bir şeyler söylediğimizi düşünüyorum ben ama inşallah izlemişlerdir buraya kadar. İzmir'e, Urla'ya yolunuz düşerse de, ofiste diğer serimizde uzun uzun daha detaylı, daha farklı bir şekilde de konuşuruz zaten. Çok teşekkür ederim zaman ayırdığın için. Kendine çok iyi bak. Görüşürüz.

Erman Taylan (31:13)
Aynen.

Ben teşekkür ederim. Görüşürüz.

Bye bye.


Yazar Oyuna Devam