Yapay Zekâ Startup’ı Kurmak ve Yatırım Süreçleri | Benimle Oynar Mısın? 30

Avatar Oyuna Devam | 26 Kasım 2024

lock_open

Yapay Zekâ Startup’ı Kurmak ve Yatırım Süreçleri | Benimle Oynar Mısın? 30

Avatar Oyuna Devam | 26 Kasım 2024



Intro

Bu bölümde, Spacture AI kurucu ortaklarından ve HubX'te Head of AI Lab görevini yürüten Yunus Emre ile dünya devi şirketlerde kurumsal hayatı bırakıp Yapay Zekâ girişimi kurma süreci, startup'ların çözdüğü problemlerin farkları, yatırım arama kıstasları ve yatırım bulma süreçleri, geliştirilen ürünün pazardaki ihtiyaçlara göre optimize edilmesi ve AI dalgasına kapılıp iş yapmak üzerine keyifli bir sohbet ettik.

 

Yapay Zekâ girişimine geçiş hikâyesi

Ufuk Erdoğmuş (00:00)
Benimle oynar mısın'ın 30. bölümünde konuğumuz yine Yunus Emre. Head of AI Lab dedim ama Hub X'de Head of AI Lab ama çok kısa süre öncesine kadar Specture AI'de kurucu ortaktı, CTO'ydu. Bugün AI startupları çok moda. Bir ufak AI startupı hangi yollardan geçer, teknik olarak hangi zorluklarla karşılaşır onu konuşacağız. Hoş geldin tekrar. Hoş bulduk.

Yani bir önceki bölümü üç ay önce çektik, geçen hafta koyduk. Şimdi çekip Jord diye hemen yayını alacağız. Bu sefer daha farklı olacak. Görüşmeyeli Specture'da işini hallettin herhalde ayrıldın.

Yunus Emre (00:36)
Spektr'ı istediğimiz seviyeye girdik. Teknik olarak gayet başarılı bir konumda. Yeni challenge'lar bakarken hub X'sle birlikte yolumuza devam edelim.

Ufuk Erdoğmuş (00:39)
Yeter.

Onu

inşallah yine bir bölüm daha yaparız ileride tekrar hallederiz. bu Specture AI sıfırdan bugünkü noktaya nasıl geldi? Öncelikle bir hikayenin başını anlatır mısın? Sen en son neredeydin Specture'dan önce?

sonra nerden esti de

Yunus Emre (01:30)
3 aylık kızımız. Türkiye'yi ben eşimle dönmeyi zaten istiyorduk biz. 2006'ta ben gittim 2009'da eşim geldi. Ondan beri böyle kafamızda ya Türkiye'ye dönsek mi dönmesek mi ne yapsak. orada şey diyorlar Golden Chain dedikleri altın zincir gibi bir şey var. Sizi belirli imkanlarla oraya bağlıyorlar ama hani imkanlar çok iyi olduğu için

Ufuk Erdoğmuş (01:31)
Türkiye'ye dönmeyi istiyorsunuz.

O

çeyniliğiniz tasmağısındı.

Yunus Emre (02:02)
Ben

onu biraz daha yumuşatıp salladım.

Ufuk Erdoğmuş (02:04)
Bağlıyor

deyince öyleymiş aslında oymuş yani.

Yunus Emre (02:08)
İşte o şeyler sizi bir şekilde orada tutuyor. Pranga diyeyim. Pranga. Evet, güzel. Çok güzel şey geçiş oldu. Onları artık biraz böyle şey yapmaya başlayınca, geri plana gitmeye başlayınca Türkiye macerası başlar gibi oldu. Ve o ara artık düşünceler başlıyor. Türkiye'ye geleceğim ama orada yaptığım işi, direkt yapabileceğim birebir bir karşılık yok.

AI Startup'ı kurmanın en zor kısımlarından biri: iyi bir fikir bulmak

Ne yapabiliriz, ne edebiliriz? Türkiye'ye yabancıyım, sektöre Türkiye'deki sektöre yabancıyım. Bildiğimiz neler var? Teknolojik işler var. Bu alanda ne yapabiliriz gibi düşünürken benim co-founder Nazım'la birlikte konuşmaya başladık. Ne yapabiliriz, ne edebiliriz? Bu AI start-up'ların en zor kısımlarından bir tanesi işte bu idea'yı yakalayabilmek. Yani biz neyi yapmak istiyoruz? Çünkü AI öyle bir alan ki

her şeye uygulanabilecek potansiyeli var. Yani şu anki geldiği seviyede evet var bu yani efficient olur olmaz orasını bilemem ama AI ile bir şekilde bir sonuç üretiyle

Ufuk Erdoğmuş (03:06)
Gerçekten var mı?

Yunus Emre (03:25)
Aynen kesinlikle. Her

Ufuk Erdoğmuş (03:27)
Olmayacak yere AI denemeleri görüyorum.

Yunus Emre (03:30)
zaman karlı yani biznes'a uygun bir çözüm olamaz AI ne yazık ki. Ama bir şekilde uygulamak istediğiniz zaman kulağı tersten göstermek gibi uygulanabilir. Ne yazık ki bu da AI'in bu zamanki en kötü yanlarından birisi. Her şeyi herkes Black Box gibi apply etmeye başladı.

Ufuk Erdoğmuş (03:49)
Popüler

olan her şeyde öyle değil mi, birer blockchain çıktı, her haltı blockchain ile şifreledi. Niye şifreliyoruz bunu falan diyorduk yani.

Yunus Emre (03:55)
Aynen.

E'nin öyle bir yönü var. Onun için bu doğru şey bulabilmek, doğru ideayı bulabilmek önemli. Biznes olarak da. Şimdi ben yine yanlışlıkla bu İngilizce kelimeleri araralara serpiştiriyorum. Kusura bakmasın arkadaşlar. Bu ilk fikir kısmında biraz kendi deneyimlerinize bakıyorsunuz. Ben uzun süre genelde büyük şirketlerde çalıştığım için

Uğraştığım problemler böyle her zaman çat diye start up'a apply edecek problemler değildi. Yani benim çözdüğüm sorun diyelim şu kadarlık bir server'ınızın olduğu zaman size sorun olacak bir sorundur.

Ufuk Erdoğmuş (04:39)
Yani meta server'ın

da sadece yaşanan belki bir soru gibi. Ya da böyle bir optimizasyon. Belki 5 dolar kazandıracak, metayı 5 milyon dolar

Yunus Emre (04:42)
Evet. Aynen.

Aynen.

Onlar da 0.01 %'in önemli olduğu dünyada onlar tabii ki şey yapıyorlar. yatırım yapabiliyorlardı. Ama startup dünyası biraz da gündelik hayattan acaba neleri çözebilirize yönelik. Çünkü ilk başlangıcı neredeyse cebinizde para yok. Ve hani herhangi bir garantiniz yok. Şimdi büyük şirketlerde uzun süre çalışınca o garantili cebinizde para yaşamına biraz alışmış oluyorsunuz. Aynen.

Şimdi o ortamdan bu ortam biraz çok belirsiz gelmeye başlıyor size. İlk başladığımızda o belirsizlikler oldu ama ilk odaklandığımız nokta fikir ne olabilir? Burada benim deneyimin biraz büyük şirketlerden olduğu için, startup'a böyle technical solution, technical bir çözüm sunabilecek haldeydim ama soruna

çok yardımcı olabilecek yani o sorunu bulma konusuna çok yardımcı olabilecek durumda değil. Aynen. Çünkü işte o çok büyük ölçekte şirketlerin içinde çalışmanın böyle bir dezavantajı var. Şeye mesela çok aşina olmuyorsunuz. İşte bu gündelik problemler, insanların çözmek istediği gündelik problemler neler? Çünkü sizin çözdüğünüz problemler

Ufuk Erdoğmuş (05:49)
Sorun verseler çözecen ama gerçek dünyadaki sorunlardan haberiyim.

Yunus Emre (06:09)
Yani dünyada birkaç yerde görülmüş bazen problemler oluyor. Ona da çok alışmış oluyorsunuz.

Spacture AI'ın başlangıç fikri

Şey, işte bu fikir aşamasında biraz Nazım'ın geçmişinde yaşadığı şeyler üzerinden, işte o birkaç startupta çalışmıştı birlikte bu startup kurmadan önce. Onun geçmişinde yaşadığı sorunlar üzerinden gidelim diye düşündük. Çünkü startupta çalışırken bu ortamları biraz daha rahat hakim oluyordu. Biz Spectre'de...

ilk olarak bu süper marketlerde bulunan kameraları nasıl daha akıllı hale getirebiliriz problemine yöneldi. Burada

Ufuk Erdoğmuş (06:49)
Antıklıymış yani müşteriler büyük para da kazanıyor.

Yunus Emre (06:52)
Aynen.

Artısı da var, eksisi de var. Spectre özelinde bunu da anlatabilirim. Artısı evet, dönen paralar çok büyük. Eksisi biraz kermancıları düşük oluyor süpermarketler. Çünkü şey rekabet gayet yüksek. Biz işte Nazım benim co-founder da bu sorundan muzdarip oldukları için bir önceki startuplarında bunu çözebilir miyiz diye bir

araştırmaya girdik. Ben biraz teknik tarafına Nazım biraz bir biznes tarafına bakarak bir ön araştırmamızı yaptık. Bu yaklaşık bir bir buçuk ay bir bir buçuk ay kadar sırf bu süreç sürdü.

Ufuk Erdoğmuş (07:34)
Bu

arada aslında bir startup yolculuğu başladı. Cepten yemeğe başladı. Önce de başladınız. Ne yapacağız diye düşünerek de zaman geçmişti.

Yunus Emre (07:42)
Aynen.

Fikre ulaşmadan önce fikri düşünme süreci. Yaklaşık 1 aya yakın artılar eksiler neler olur neler olmaz. Onları küçük bir fikre indirdikten sonra 1,5 ayda onun ön çalışması.

Ufuk Erdoğmuş (07:55)
problem

diyorlar ya, okey siz problemi bulana kadar bi ay geçti problem çözülebilir mi diye bak

Yunus Emre (08:00)
Sözde

düşünce yapısı var ve karşı tarafın yani marketten gelen birinin ve büyük şirketten gelen birinin bakış açısını bir şekilde ortak bir kümeye indirebilmeniz lazım.

Bir teknik gibi değil, bir küçük şirketleri Bu yapı çok tutulan bir yapı. Yani kişilerin birbirini tamamlaması yapısı. Yani bu demek değil ki iki teknik kişiyi kuramaz ya da iki bizim... Ama dengeleme işte bakış açılarına farklı bir açı getirmesi açısından güzel oluyor. Çünkü işte kaç senelik deneyiminiz var ve sizi o deneyimler bir nevi oluşturuyor. Bu fikir aşamasını geçtikten sonra biz işte...

Ufuk Erdoğmuş (08:53)
dengelemeyi

Yunus Emre (09:11)
Bu araştırma aşamasına başladık yaklaşık işte bir buçuk ayda bu araştırma aşamasında. Araştırma aşamasında biraz artık kendi yollarımızda araştırmaları yapmaya başladık. Ben teknik tarafta ne yapılabilir, ne edilebilir, piyasadaki alternatifler neler, onların güçlü olduğu, teknik açıdan güçlü olduğu konular ve teknik açıdan zayıf olduğu konular. İşte benim ortağım o zamanlar bunun biznes açısından

Nasıl olur? Girdisi, çıktısı? Biz burada bir şirket kurmak istesek? Nelere bağlı oluruz? Yani neler bizim yanımızda olur, neler bizim karşımızda olur bu süreçte? Onları araştırmaya başladı ve devamlı tabii ki. Gene şey yapıyorduk, toplantılar devam ediyordu. Ben bu zamanda Türkiye'ye dönmüştüm. Arada birkaç defa gittim geldim Amerika'ya. Amerika'ya gittim geldim ama...

Ufuk Erdoğmuş (10:01)
Türkiye'de dönmüş müydü?

Yunus Emre (10:10)
bir tane evimiz vardı Türkiye'de yaşanabilecek durumda. diyeyim. Yaşanabilecek durumda bir evimiz vardı. Ondan sonra...

Ufuk Erdoğmuş (10:14)
O kadar.

Yunus Emre (10:22)
O piramidin en alt şeyinde sığınma ihtiyacını karşılayacağımız bir evimiz vardı burada.

Girişim kurmanın en gergin zaman dilimi

İşte bu bir buçuk aylık süreçte de teknik açıdan neler yapılabilir işte biznes açıdan neler yapılabilir diyerek o bir buçuk aylık süreci de böylece doldurduk. Yani daha doğrusu hani bu bir zaman aşımına uğramış bir şey değil de aşağı yukarı kendimize bir deadline verdik çünkü bu şey

Ufuk Erdoğmuş (10:49)
Bende onu çektim. Bu en başı en gergin zaman ya. Hemen girip hemen bir şey yapmak istiyorsun. Hemen biriyle giriyorsun.

Yunus Emre (10:55)
O

dürtüleri biraz törpülememiz gerekiyor. bu nasıl bir silahı aim etmek gibi. Yani ilk başta yapacağınız birkaç derecelik hata ileride belki geri dönülmeyecek yere ulaşmasın diye o aimi düzgün alalım diye bu zamana aslında biraz da genişlemiş.

Ufuk Erdoğmuş (11:14)
Bilirdik problemi yani sonuçta ben şimdi tam cahil soruları geliyor hazır sanırım. Tamamen kulaktan dolma. Sonuçta kamera görüntüleri var. Görüntü işlemi yapacaksınız. Atıyorum hazır kütüphaneler var. Görüntüde insanları takip ediyor. Ne yapacaksanız artık. Yani orada ne zorluk olabilir? Neyi yanlış planlayabilirdiniz?

Yunus Emre (11:31)
biraz

konu olarak aslında ilk kişiye çok rahat görünmesine rağmen bazen problemlerin çözümleri çok çok zor olabiliyor. şöyle istahye durumlar değil. yani mesela sizin insan olarak ya bunu çok rahat yapabilirim dediğiniz bir şeyi bazen makineye öğretmek çok çok zor oluyor. ya da insan olarak ya bunu nasıl yapacaksın dediğiniz bir şeyi

Ufuk Erdoğmuş (11:43)
İstisnai durumlarda mı sorun yok?

Yunus Emre (11:58)
görüntünün sizin gözünüzle algılayamayacak dalga boyutlarına girerek çok çok daha basit bir şekilde çözebilecek hale geliyorsunuz. O aşamada biraz şeyi anlamak istiyordum ben en azından teknik tarafta. Yani bunu yapmak istesek elimizde çok basit bir prototip halinde neler gerekli ve bunlar şu an hali hazırda olan teknolojiler mi yoksa biz yeniden sıfırdan bir teknoloji çıkartmamız gerekiyor mu? Onu anlamaya çalışıyoruz.

Hazır ürün vs sıfırdan bir şey yapmak

Ufuk Erdoğmuş (12:26)
Hazır

olsaydı mı daha iyiydi yoksa sıfırdan bir şey yapmak mı startup açısından daha iyi o zaman? Hazır ürünleri paketlersen bu sefer ben paketlerimi satıyor gibi olur. Düşünürse sen o havını satmış oluyorsun.

Yunus Emre (12:31)
İkisi de tabii ayrı yönleri.

Aynen. Kesinlikle.

Şimdi hazır ürünleri yan yana koyup birleştirdiğiniz zaman genelde bu termo kelime olarak defensivility kullanacağım. Savunulabilirlik galiba. Defensivility, savunulabilirlik. Birisi sizin yaptığınızı kopyalayıp yapıştırmasın. Size rakip çıkmasın diye.

Ufuk Erdoğmuş (12:54)
Salaklarım mı olmuyor mesela nedir?

Yunus Emre (13:05)
o açıdan korunulabilirlik açısından zayıf kalmış oluyorsunuz ama bu startupların en büyük sorunlarından bir tanesi de bir şeyin yapılıp yapılamayacağını anlayabilmek. Tabii yapılıp yapılamayacağını anlama konusunda da bu sefer kendinizi zayıflatmış oluyorsunuz. Bu işte tak çıkar modeline gidersiniz yani artıları da var eksileri

Ufuk Erdoğmuş (13:27)
Mesela sizin örnekte illaki yatırım kovalacaksınız değil mi? Tabii. Plan oydu. Bazıları kovalıyor bazıları kolamıyor. Siz yatırım kovalacaksınız. Yatırımcıdan para istemeniz için sizin savunulabilir bir yalnız olması lazım ki yatırımcı niye sana vereyim, öbürüne vereyim demesin. Ama onun için bir şeyi ispatlaman lazım. İspatlamak için şu cümle doğru mudur? Yani bizde öyle olmuş mesela. ShopApple örneğinde. Ya bu yapılabilir mi? Cevaplamak için yaptık.

Hani %90'ını yaptık evet yapılabiliyormuş dedik ama zaten baya bitmişti yani.

Yunus Emre (13:58)
Bizde şu şekilde yani ben orada ilk başta yapmaya çalıştığım şey basit bir prototayp üretilebilecek teknoloji var mı? Şimdi burada makine öğrenmesindeki zorluklardan bir tanesi modelinizin quality'sini ya da işte

Quality'nin tam kalitesini yani doğruluk oranını modelinizin ürettiğiniz makine öğrenmesi modelinin doğruluk oranını çok yukarı seviyeye getirmeniz de bir defensibility oluşturuyor. Ben bunu kendimize defensibility yani korunulabilirlik olarak

Ufuk Erdoğmuş (14:40)
%80 mi?

Yunus Emre (14:41)
İşte

hazır paket diyelim %70-75 bandında ise. Evet çok düşük. Biraz zorluklarından teknik zorluklarından bahsederim. %70-75 bandında doğruluk oranları. Benim ilk başta yapmak istediğim şey bu teknolojileri bir araya getirmek ne kadar kolay ve ne kadar fiyat olarak bize uygun şekilde bir sonuç sorabilir. Bu korunulabilirlik dediğimiz defensibility olayını da modeli

çok iyi bir yere taşıyarak elde edebileceğimi düşündüm. Yani bunu teknik açıdan...

Ufuk Erdoğmuş (15:16)
Birisi

kopyalamaya çalışsa %75'e hemen gelecek ama ben %95'lik bir çözüm yaratırsam zaten benimle yaşamaz.

Yunus Emre (15:23)
bilgimi

kullanarak bunu 75'ten 95'e çıkartabileceğimi görünce tamam dedim. Bu işten artık teknik açıdan biz şey yapabiliriz bir ürün çıkartabiliriz, bir şirket kurabiliriz dedim. Benim şey yaptığım amaçladığım şey buydu. Yani sıfırdan böyle yeni bir teknoloji değil ama

Ufuk Erdoğmuş (15:38)
Bu yani aslında. Aynen. İsabet oranını arttırmaya çalıştık. Aynen.

Yunus Emre (15:49)
Hali hazırda belirli kuvvete sahip olan bir teknolojiyi... Tecrübemi de biraz kullanarak... Kimsenin şimdiye kadar ulaşmadığı... Seviyelere getirmek. Çünkü makine öğrenmesinin işte birkaç tane bu... Şeyi var, özelliği var. Bir tanesi, işte doğruluk oranının çok iyi olması. Bir tanesi çok hızlı çalışması. bir tanesi... Bunlar hepsi... Birbiriyle birlikte şey çalışan... Ama... Bazen de birbirlerine karşı çalışan...

çalışan özellikler

Ufuk Erdoğmuş (16:20)
olsun deyince yavaş çalışıyor yavaş çırağı hızlı çalışsın deyince belki sunucu yüküyor. Aynen.

Yunus Emre (16:24)
Aynen işte sunucu yükü siz sunucu yükü olunca bu sefer maliyet oluyor falan. Bunların ortasında benim işte şey yaptım bunu bir de cost efektif dediğimiz hani maliyet açısından da avantajlı şekilde üretebilir miyiz? Onu işte bir buçuk ayda az buçuk görebilecek hale geldikten sonra tamam dedik. Biz bunu şeye çeviririz teknik açıdan. Tabii bunun şirket açısından yani

parasal yönündeki yanında Nazım dedi, yani burada büyük bir market var, işte bu marketin %1'ini dahi alabilsek, şu rakamlara ulaşabiliyoruz gibisinden. O da o taraftaki planı yaptı. Sonra 1,5 ay sonra da tamam dedik, biz bunu yürütebiliriz. Şimdi bu aşamalarda, ilk aşamalarda bu analizler çok önemli oluyor. Çünkü bu analizlere göre siz işte kaç kişiyle ben bu yola devam etmeliyim, hangi alanda kaç kişiye ihtiyacım var,

o bunları beliriyor yani startuplarda gördüğüm benim en azından hatalardan bir tanesi aniden çok büyüyüp sonra ne yapacağını bilememek durum oluyor yani.

Ufuk Erdoğmuş (17:33)
Gowsin çan erisi şeklinde olacak diyorum. Ne kadar hızlı büyürsen o kadar hızlı küçülüyor. Çöküş de öyle olabiliyor. Kontrollü olmak lazım.

Yunus Emre (17:39)
O ilk

aşama biraz bize onu şeyine hani zaten makine öğrenmesi modelleri bir şeyleri tahmin ettiği için bu tahmini bize yapmamızda yardımcı oldu. Dedik ki işte iki tane bu tarz back-end bir tane front-end bir tane işte şu alanda adamlarla alırsak biz bunu bir senede istediğimiz aşamalara getirebiliriz hesabını o bir buçuk ayda yapabildik en azından. Bunun biznes tarafı da bununla paralel burası

Teknik tarafı ne kadar yavaş giderse... Yatırımı... Tabii... Artık bu şeyde... Yatırım aldık evet. Bu kendimizde bu güveni yani bundan bir işte bir şirket olabilir ve bu şirketin teknik tarafı da kuvvetli olabilir güvenini oluşturduktan sonra artık yatırımcılara ulaşmaya başlamıştık. Üçüncü ayda Üçüncü ayda artık gitmeye başlamıştık.

Yatırım arama aşaması ve süreçleri

Ufuk Erdoğmuş (18:11)
Sırımı ne zaman almayı istiyorduk?

Kendinize de.

Yunus Emre (18:37)
şöyle bir şey oldu tabi bizim bir avantajımız bir accelerator programı var yani yurtdışında böyle programlar y-combinator bunlardan en çok bilineni açıkçası bunun gibi bir accelerator programına dahil olduk bu program yani aslında bizim son yaptığımız bu 1,5 aylık süreç bu accelerator programıyla overlap etti yani biz bir accelerator programını bitirdiğimizde fikrimiz hazırdı prototipimiz hazırdı

onları alayn etmiştik. O da bizim için bir avantaj oldu. Çünkü her ne kadar accelerator programının verdiği paralar çok yüksek olmasa da sizi bir network açıyor. Yani kendisinin tanıdığı daha önce kendisinden mezun olmuş şirketler olan bir nevi biraz hem tecrübelendiriyor hem bir network içinde de işte değişik

Ufuk Erdoğmuş (19:30)
yatırım

yapabilecek kişilere ve şirketlere görünür oluyorsun.

Yunus Emre (19:35)
Bunları

arayıp bulmak bir ihtimal ama çok kolay bir çünkü o kadar çok şirket kuran var ve yatırımcıların parası değerli. İster istemez şeyden dolayı yani mali sırf Amerika'nın değil, dünyanın bulunduğu mali dönemden dolayı biz son iki sene içinde bunu yapmıştık. O dönem biraz zorlu bir dönemdi startuplar için çünkü piyasada eskisi kadar bol para yoktu.

Ufuk Erdoğmuş (20:00)
da çok komik ya. Pandemi öncesi zaten böyle hafif artıyordu ama pandemide böyle bir para saçıldı. Sonra hemen toplandı sanki eskisi hani pandemide önce de hep çoktu gibi. Aslında değil yani pandemide bir sıçradı sonra aynen geri indi aslında.

Yunus Emre (20:13)
Bu geçen konuşmada da biraz bahsettik. Yıldızların yan yana gelmesi olayı her zaman var. Bazen fikriniz o kadar güzel olmayabilir ya da planınız o kadar güzel olmayabilir ama öyle bir anda gelirsiniz ki markette çok para vardır bir anda para size akmayabilir.

Ufuk Erdoğmuş (20:32)
AY AI diye ölürken yatırımcılar siz elinizde AI ürünü yiyorlar.

Yunus Emre (20:36)
AI

ürünüyle, yani ne kadar iyi çalıştığına çalışmadığına bakmadan bile para yatırabilir ama bazen öyle bir dönem gelir ki hani çok büyük bir AI alanında ya da başka alanda bir atılım yaparsınız ama market o kadar dardır ki gerçek olacağınız değerlendirmenin onda birini anca size para koyarlar sizde para ihtiyacınız olduğu için kabul edersiniz bu şekilde bu şans kimisinin şans kimisinin

kimisinin farklı kelimelerle kullandığı...

Ufuk Erdoğmuş (21:07)
O

zaman da doğru yerde denk gelmeye çalışıyoruz.

Yunus Emre (21:10)
Bu hayatın gerçeği ne yazık yani. Her aşamasında bir şekilde görüyorsunuz. Şimdi bu accelerator programı bittikten sonra artık para bulma ve yatırımcılarla görüşme aşaması başlamıştı.

Ufuk Erdoğmuş (21:27)
şeyin

etkisi oluyor mesela bir accelerator programı bitirince böyle bir diploma gibi hani şirketin cv'sine böyle konan bir şey midir o ya bak bu programı da bitirdik falan artı puan getiriyor mu yoksa sadece netfork'e ulaşmak mı?

Yunus Emre (21:40)
O kısmını çok iyi bilmiyorum ama netvö konusunda yardımcı olduğunu gördüm. Bunun bizim CV'mizde bulunması yatırımcıları etkilemiş midir? Belki etkilemiştir.

Ufuk Erdoğmuş (21:53)
Bana etkiler hani bu adamlar bir şeyler idare ediyor falan başlamışlar bitirmişler hani CV'deki gibi. Ama hani işi belirleyen şey o değildir gibi geliyor ama işte bilmiyorum da ben de sallıyorum sonuçta.

Yunus Emre (22:04)
Son aşamada

da zaten kişilerin size inanması. Özellikle küçük start-uplarda bu aşamada kişi fikir dönemli tabii ki onun işte ne kadar bizsiniz yapacağı dönemli ama kişi sizde bir ışık görüp görmediğine göre biraz da parayı yatırıyor yani. AI'de olsanız ya da başka bir şirket de olsanız bunun etkisi yüzde elli diyelim yüzde elli de yatırımcıların karşı tarafa o ışığı verebilmesi.

Ufuk Erdoğmuş (22:07)
Aynen, tanışıyor.

Yunus Emre (22:34)
Burada işte teknik açıdan artık biraz sosyal yönete kaymam gerektiğini ben o dönemde fark ettim. Yani kişilere ilk başlarda hatta şu hatayı çok yaptım. Fazla teknik girip anlatmaya başladım ama şeyin farkında değilim. Karşının... Tekniği ne kadar özümseyebileceği. En sonunda işte bazen anlatıyordum anlatıyorum. En sonunda hani bu çalışıyor mu çalıştı mı gibisinden gayet çok...

Ufuk Erdoğmuş (22:52)
ne kadar?

Yunus Emre (23:03)
Genel sorularla çok karşılaştım oldu. Ben hani kişilere teknik yönüne açıklamaya çalışırken ama yavaş yavaş da bununla pişiyorsunuz. Ben önceki aşamalarda çok böyle startup kültürüm olmadığı için genelde sunumlarımda hani teknik yapıyordum. İşte olayın problemi...

Ufuk Erdoğmuş (23:22)
Ama

işte sen meta da Apple da bir sunum yaparken tekniksin ve 20 tane teknik adam o sunum yapar.

Yunus Emre (23:28)
Zaten siz de hep demeden onlar az buçuk

Yani AI'ı duymuş, heyecanlanmış ama tam nasıl olduğunun farkında değil belki.

Ufuk Erdoğmuş (23:40)
Ben

bunu çok komik buluyorum da eğerle ilgili neyse.

Yunus Emre (23:42)
Evet öyle bir durum var ne yazık ki. İlk başlarda bunun biraz zorluğunu yaşadım. Teknik olan arkadaşlar da bunun zorluğunu yaşarlarsa hiç şey yapmasınlar. Karşınızın, karşıdakinin frekansına gelme olayını o ara benim de tecrübe ederek öğrendiğim bir süreç oldu. Yani siz istediğiniz kadar teknik anlatın, karşısı ne kadarını alırsa o kadar.

Ufuk Erdoğmuş (24:07)
Evrensel

bir iletişim mesajı zaten. Sen ne söylediğin değil karşılığının ne anladığı zaten.

Yunus Emre (24:11)
Şunu işte çok esi üme şunu çok eee varsaymasınlar şey yani buraya bana yatırımı gelen kişi işte en az benim kadar teknik açıdan bilgili bu işleri bana sorgulayıp şey yapacak diye bir şey yok şey konusunda bu yatırımcı konusunda yatırımcılar eee teknik açıdan belirli bilgilere sahip ama hani bir teknik adama göre daha yüzeysel kalıyorlar onlar daha çok işte bunu eee şirketsel açıdan

nasıl değerlendirebiliriz konusuna yöneliyorlar. Bu aşamalar için yani çok daha başlangıç aşamalarındasınız. Yaklaşık bu süreç bizim için yaklaşık bir üç dört ay sürdü.

Ufuk Erdoğmuş (24:56)
Bunların şimdiye kadar her şey çok hızlı ilerliyor bana göre. Normalde insanların senelerle anlattığı hikayeler bunlar.

Yunus Emre (24:58)
Bir de...

Bizim için 3-4 bir düşüneyim.

Ufuk Erdoğmuş (25:06)
1.5 ay eksonluğuydu.

Yunus Emre (25:08)
dokununcu

aydayız ve yatırımı kapattık biz. Yatırım turunu kapattık çünkü

Açık bir şey, bir bakayım kağıtlara bir sonraki konuşmada

Ufuk Erdoğmuş (25:21)
Güzel

bir rakam. Ben şimdi bildiğim için söylemeyeyim ben de mani. Tamam. Güzel bir rakam. Sonuçta buraya biz 4-5 kişilik bir ekiple geldiniz. O yatırımdan sonra nereye gittiniz?

Yunus Emre (25:24)
Ne kadar şey yapabiliyor?

İşte

şey yatırımı böyle hızlı kapatmak istememizin bir neden de artık kendimizde güven oluşmuştu yani biz bunu dönüştürebiliriz yani bu artık yapılabilir bir ürün ve bir an önce başkaları bu piyasada yer kapmadan biz bu ürünü yapalım çıkalım şeyinden dolayı düşüncesinden dolayı biz o yatırım turunu hem biraz da kısa tutalım yeterli miktarı alalım ve

Ufuk Erdoğmuş (25:58)
Sizin kafanızda bir rakam var mıydı yoksa ilk bulduğumuzu alalım deyip ne denk gelirse mi?

Yunus Emre (26:03)
Yukarı bir rakam vardı. Onun da bir rüz üstüne çıktık.

Yatırım aldıktan sonraki adımlar

Ama o zaten şöyle oluyor hani görüşme başlıyor. Sonuç alınmak bir buçuk ay sürüyor. Belki bir ay sürüyor diyelim. E siz o arada başkasından bir söz almış oluyorsunuz. Öteki de geliyor hani rakam arttı. Yani

Ufuk Erdoğmuş (26:27)
İlk başladığımızın

Yunus Emre (26:29)
Belirli

miktarı alıp kapatmaktı. Yeterli bir kafamızda rakam vardı. Şu miktarla bu kadar kişiyi alabiliriz ve ürünü rahatça skeyledebiliriz. Yani genişletebiliriz düşüncesindeydik. Biraz o rakamın üstüne çıktık ama o da dediğim gibi artık o aşamada... Biraz... Bazen şeyle olur geçmişte bir şey başlar, gelecekte onun etkisi devam eder. Onun gibi bir şey olur.

Ufuk Erdoğmuş (26:47)
Allah bereket versin.

Yunus Emre (26:59)
Önceden görüştüğümüz ve bize işte şey açısından da böyle yeni netvorklar sunması açısından da faydalı olacağını düşündüğümüz kişilerle tamam dedik. Bu şeyi genişletebiliriz. Ondan sonra işte takımın genelde mühendislik tarafını Türkiye'den oluşturduk ve satış tarafını biz Amerikan bazı bir şirkettik ve satışımızı sadece ilk başlarda Amerika'ya yapacağız dedik. Amerika'daki süper marketlere bu çözümü sunup

Orada bir market oluşturup, sonra oradan ne kadar market aldığımıza göre genişleriz dünyaya, genişleriz, genişlemeyiz, karar veririz demiştik. Tabii şu an mühendislik aşamasında Türkiye biraz böyle yatırımcılar için iyi noktada bulunuyor. Çünkü mühendislik ödemeleri işte Amerika olsun, Avrupa olsun daha uygun oluyor ve

Yetişmiş elemanda bir şekilde bulabiliyorsunuz. belirli konularda. Ya da iyi elemanları alıp kısa sürede yetiştirebiliyorsunuz. Böyle bir avantajı var Türkiye'nin.

Ufuk Erdoğmuş (28:05)
benler hakkımdan soracağım. Burada branch yani şube gibi mi yoksa direkt Amerika'daki şirketin burada çalışanları yani remote çalışmaları.

Yunus Emre (28:13)
Aynen,

kontraktör dediğimiz pozisyonda kişilerle çalıştık. Burada bir branç açmadık ama yaklaşık 7-8

Tabi tabi o zaman daha yüksek oluyor biz kontraktör olarak çalıştık arkadaşlarla Devletin sunduğu bu yurt dışına çalışmış arkadaşlara da avantajlar var o avantajları da kullanabildiler. Işte şu anki şeye göre yasalara göre benim hatırladığım kadarısıyla işte yüzde 70 80 vergiden muafiyet var. Yüzde yirminin işte belirli kısmını gider olarak gösteriyor. Amerika'dan siz

Ufuk Erdoğmuş (28:56)
yes

Yunus Emre (28:57)
Yok yok, Türk yasalarına göre. Türk yasalarına göre kontraktör olarak çalışırsanız yani yurt dışından döviz getirirseniz gelirinizin %80'ine yakını vergiden muaf. Şu anki yasalara göre %20'nin de belirli kısmını işte bilgisayar aldınız bir şey aldınız, onlarda vergiden düşebiliyorsunuz. Efektif olarak verdiğiniz vergi Amerika'dan kontraktör şeklinde çalışırsanız ya da Avrupa'dan yani

Ufuk Erdoğmuş (29:09)
İnteresan bir şeymiş.

Yunus Emre (29:26)
Avrupa şirketine ya da Amerikan şirketine yasal olarak verdiğiniz vergi %5-6 ya denk geliyor. Bunun iki tarafa da avantajı var. Siz Amerikan şirketi olarak verdiğiniz paranın çoğu kişiye gittiği için daha yüksek maaşla kişiyi çalıştırabiliyorsunuz. Bizim arkadaşlarla bu yöntemle biz devam ettik. Yaklaşık 7-8 kişi buradan

değişik bu yazılım konusunda çalışacak arkadaşlarla burada 7-8 kişilik bir takım kurduk. İşte bunun backend'i, frontend'i, işte app...

Ufuk Erdoğmuş (30:04)
Bunun bir kısmı zaten vardı ama değil mi?

Yunus Emre (30:06)
Eee tabii tabii yani 7-8'e var

tabii tabii tabii. Toplam 8'e çıktı. Evet paraları aldıktan sonra biz bunu 8'e çıkarttık. Ve tamam dedik biz bu kadar kadro ile bu işi götürebilir halde şey yapabiliriz. Devam edebiliriz. Aklıma gelmişken söyleyeyim. Bir de yaşı 29'dan küçük olan arkadaşlara devlet bağ kurunu da ödüyor. Eğer böyle bir şeyiniz varsa. Ek bilgi.

Ufuk Erdoğmuş (30:33)
Bu da

kötü bir şey değil yani. Bunlar benim bilmediğim

Yunus Emre (30:38)
Biz

işte bir muhasebeci tuttuk arkadaşlarla yani onunla birlikte işte soru cevap, soru cevap işte ne yapılabilir, ne edilebilir falan. Bu ara biliyorsun artık her şey daha sıkı bir şekilde olduğu için.

Ufuk Erdoğmuş (30:51)
Olması gerektiği gibi olduğu için diyelim. Gerçekten

gevşek olması var. Biraz sıklaşınca çok sıkı falan diyoruz. Halbuki olması dünyanın halinde olamaz zaten. Aynen. Kurallara uyulmaya başlanınca bir anda. Aynen.

Geliştirilen ürüne yeni özellikler eklemek ve optimize etmek

Yunus Emre (31:03)
Bu süreçte artık 7-8 kişiye çıktıktan sonra teknik açıdan... ...biz ürünü daha hızlıca yeni özellikler eklemeye başladık. İşte bizim yaptığımız ürün, biraz da ondan bahsedeyim. Bizim yaptığımız ürün... ...bu süper marketlerde yapılan kapkaç mıdır? Yok. Hırsızlık olaylarını. Yani rayondan bir şey çalıp cebinize atma. Ya da yemek...

Amerika'da çok yaygındır yemek standları olur böyle gider yemeğinizi alırsınız mesela ve en sonunda da ödemesini yaparsınız kasaya pişmiş yemek gibi hani onu orada alıp orada yiyenleri işte detekt etmek gibi yani bulmak gibi. Onun dışında daha önceden dükkanınızda hırsızlık yapmış kişiyle tekrar dükkanınıza geldiğinde bunu tekrar tanıma sistemiyle dükkan sahibine haber vermek gibi özellikleri ekledik.

Onun da haricinde işte şeye kadar ilerleyen

Ufuk Erdoğmuş (32:05)
Herkes takip ediyor falan.

Yunus Emre (32:08)
Kameradan

yapılabilecek birçok gerçek olan kısımları vardır diye tahmin ediyorum. Çünkü işin içine girdikçe fark ediyorsunuz. da yapıldı. da yapıldı. Çalışanlar ne kadar... Efficient kelimesini kullanacağım ama... Verimli. Ne kadar verimli çalışıyorlar. Super markette çalışanlar ne kadar verimli çalışıyor falan.

Ufuk Erdoğmuş (32:11)
Onlar gerçek mi acaba? Neyse.

Ben amacın çalışanlarla mı?

Yunus Emre (32:37)
Bu tarz işte dükkana giren çıkan kaç kişi var. Bunun gibi istatistikler.

Ufuk Erdoğmuş (32:41)
hazır

kamerayı koymuşuz. Herkesi takip ediyoruz. Bütün ne varsa ne varsa

Yunus Emre (32:45)
Zaten

bunların çoğu dükkan sahiplerinden gelen şeyler üzerine. Çünkü siz bir açıdan görüyorsunuz dükkan sahibinin hayatı orada geçiyor ve problemin ne olduğunu ondan daha iyi kimse bilemez. Biz çok basit bir prototip kurduk ama o prototip genişletilebilir bir mekanizmada tuttuk ki yarın öbür gün işte bu tarz bizim bilmediğimiz dükkan sahibini

Ufuk Erdoğmuş (33:10)
ama adam diyor ki ben personel

Yunus Emre (33:13)
Personelin

maliyetinin hırsızlıktan çok daha yüksek olduğunu fark ettik mesela. Çünkü personel her çalışmadığı saatte adama x miktar şey yazıyor. Yani bir kişiye 10 saatlik para ödüyorsunuz, iki saatini lavabo'da tuvalette geçirirse size o iki saat aslında bir Bir çalın.

Ufuk Erdoğmuş (33:31)
Bu yarım çalışınca işler yetişmiyor diye bak adam işleri daha işe alıyor fazla masraf.

Yunus Emre (33:35)
Yani kişilerin bize söylediği bu personelden yaptıkları zararın şeyden daha yüksek hatta olduğu konusunda.

Ufuk Erdoğmuş (33:43)
Her bir örnek, hep şey denir zaten start-uplarda işte bütün yazılım, bütün rünlerde herhalde kullanıcınıza bir sorun diye. Siz orada aslında gittiniz güvenlik falan diye gittiniz ama kullanıcıya sorunca adam size ben personel izlemek istiyorum dedi cevabı aldınız.

Yunus Emre (33:56)
İşte personelin giriş çıkışını otomatize bağlamak. Bu personelle ilgili problemleri bu sefer şeyler getirmeye başladı. çalıştığımız marketler üzerine getirmeye başladı. Biz de kendi ürünümüzü belirli alanda top klas seviyeye getirdik. Ama ekleyebiliriz konusunda bunlardan yararlandık çalıştığımız kişilerden açıkçası. Bu işte 7-8 kişi teknik alanı...

Arkadaşlarla birlikte bunun işte özelliklerini yapalım. nasıl ürün maliyet odaklı daha az maliyetli hale gelir. İşte ürünü 3 kişiye değil de 13 kişiye 103 kişiye verdiğimizde bizim kuracağımız altyapı neler olmalı? Bunların çalışmalı.

Ufuk Erdoğmuş (34:44)
Bunların

hepsini serverda mı hallediyordunuz?

Yunus Emre (34:46)
Biz ilk başlarda server olarak

Ufuk Erdoğmuş (34:49)
Yani maliyeti nasıl kısıyorsunuz onu anlamadım.

Yunus Emre (34:51)
Maliyeti

işte belirli kullandığımız algoritmalar var. Makine öğrenmesi modelleri var. Onları daha efektif hale getirerek mesela siz... Modeli geliştirerek aslında. Modeli geliştirerek kullandığınız... GPU maliyetleriniz var işte cloud, blut sistemlerinde. Onu kaç saat ayakta tutarsanız o kadar para ödüyorsunuz. Şimdi siz bunu yarı zamanda aynı şeyi...

Ufuk Erdoğmuş (35:04)
Ama maliyet ne orada? Hacip'i.

Yunus Emre (35:18)
aynı verimliliğe ulaşabilirseniz eğer o zaman maliyetiniz yarıya düşmüş oluyor ve bizim en büyük maliyetimiz de bu taraftan çıkıyor.

Ufuk Erdoğmuş (35:26)
makineye bir şey öğretiyoruz onu bir saatte öğretirsen bir saat parası veriyorsun 10 dakikada öğretirsen 10 dakika parası veriyorsun

Yunus Emre (35:31)
Geliştirme yani makinayı train etme dediğimiz makine modelini geliştirme apayrı bir kostüm. Canlıdaki kostlarımız çünkü ana kostlarımız bunlardı. Çünkü modeli tamam modeli de eğitiyorsunuz, büyütüyorsunuz, geliştiriyorsunuz. Ama bunu aşağı yukarı hani ayda bir kere, 15 günde bir kere yapıyorsunuz. Ama devamlı size video akıyor. Burada yapacağınız yani gerçek zamanla da yapacağınız her bir işte

Ufuk Erdoğmuş (35:36)
Bu şey mi canlı? Bu canlı da...

Yunus Emre (36:00)
iyileştirme sizin maliyetinizden.

Ufuk Erdoğmuş (36:03)
Gerçek zamanlı canlı yapıldığı için zaten zamanla kazanmıyorsun ama ram kazanırsın.

Yunus Emre (36:12)
Şimdi bir şirketi

bağlayabiliriz. Bir şirket yerine bir anda beşte birine düşmüş oluyor. Şeyimiz kostümüz. Yani bunun gibi optimizasyonlar gerekiyordu bize. Arkadaşlarla birlikte bunların üzerine yoğunlaştık. Bir app geliştirdik. Bu appin her yazılımda olduğu gibi belirli bug dediğimiz sorunları çıkıyor. O sorunları nasıl çözebiliriz?

Ufuk Erdoğmuş (36:18)
5'te 1'e.

Yunus Emre (36:41)
kullanıcıya daha friendly hale nasıl getirebiliriz? Kullanıcının retention time dediğimiz bizim yaptığımız uygulamada ne kadar çok vakit geçirmesini sağlayabiliriz gibi şeylerle de arkada teknolojik açısıyla uğraşıyoruz. Bunlar çok klasik olduğu için çok değinmedin bunlara ama bunlar da bizim sonuçta bir ürün ürettiğimiz için bizim yaptığımız için bir parçasıydı. Ama en merkezde sonuçta makine öğrenmesi algoryozmamız var çünkü

Gelen kişiler bize onun için para veriyor. Yani diğerlerini bir şekilde tamam... Ambalajı gibi başka bir yerlerden de sağlayabilir ama biz en iyi makine öğrenmesi algoritmasını yapabildiğimiz için müşterileri daha rahat bir şekilde ikna edebiliyorduk. Çünkü daha doğru sonuçlar verildi. Kişiyi şeye boğmuyorduk.

Ufuk Erdoğmuş (37:16)
Aynen.

Yunus Emre (37:33)
işte gün boyunca 50 tane mesaj atıp bunlardan sadece üçünün doğru olduğu bir duruma sokmuyorduk yani. Beş mesaj atıyorsak üçü doğru bir sıkıntılı durum var. Çünkü 50 mesaj atarsın bu sefer adam 20. mesajdan sonra bakmamaya başlar. Yani seninle mi uğraşacak adamın 24 saat dünya kadar işi var. İşte böyle müşteriye git, gel, problemi çöz falan.

 

Büyük kurumsal şirketlerin ve startup iş kültürü farkları

Bir de start-uplarda benim gördüğüm normal büyük şirketlere göre biraz daha hands-on olmanız gerekiyor. Yani en alt seviyesinden en üst seviyesine. Şimdi ben diğer şirketlerde çalışırken bazen şey yapabiliyordum. Block diagramları çizdiyordum. İşte enjineriler, hadi şunları bir şey yapın diyebiliyordu. Ektiplere dağıtabiliyor. Start-upta illa en dibine kadar inmeniz gerekiyor. Çünkü bir işi...

Bir kişi yapıyor ve o kişi hatalı yaparsa o iş tamamen dağılabiliyor. Şimdi büyük şirketlerde redundancy dediğimiz yani bir işi birkaç kişinin yaptığı durumlar var. O zaman hani bir tanesi bir hatalı yaptı mı ötekisi düzeltebiliyor ya da ikisi bir araya gelip bir şey çıkartabiliyorlar. Ama burada maliyeti de çok şey yapmıyor.

İşte onların her tarafına girmeniz gerekiyor ki bir sorun çıktığında çünkü en yetkilik kişi artık teknik açıdan sizsiniz yani kişi kuruca ya da sizler

Ufuk Erdoğmuş (39:00)
Doğal

olarak girmeyiz dedik. Yoksa oradaki bir kişi sadece kendi işine bakıyordu.

Yunus Emre (39:03)
Evet

onlar kendi işine bakıyor. Yani size bir sorunla geldiğimizi sizin o sorunu anlamanız ve bir çözümle gelebilmeniz gerekiyor. Bunun için her şeye de dokunmanız gerekiyor ister istemez.

Ufuk Erdoğmuş (39:11)
Bir şey söyleyeceğim her şeye dokunmanız ve dokunabiliyor olmanız gerekiyor. Bunu da çok görüyorum yani. Problem küçükseyse ya da yapılan iş basit bir yazılımsa gençlerin avantajı olabilir eyvallah. Yerle de bilirler ama mesela böyle bir şeyde üniversiteden yeni çıktım hemen bunu yapayım falan biraz zor geldi bana.

Yunus Emre (39:31)
Bizde

mesela şöyle bir yapı vardı. Yaklaşık 8 kişi teknik açıdan vardı ama belirli şeylerde, belirli yerlerde sinir arkadaşlarımızı bulundurduk. Yani çok koru.

Gerek yok. Bazen şey düşünüyorlar, maliyet için işte ya daha işte Junior arkadaş. Ama o Senior arkadaşlarının faydası çok oluyor. Yani Senior'larla çalışmak o açıdan. Yani herkes Senior oldu mu da bu sefer Sena, Bena, işte Kimsa, Hayzabı da değil ya herkes General hikayesi. Ama bunun dengesi önemli. Startup kurmada da benim gördüğüm hani bir tane iki tane Senior'ınız varsa ona karşılık üç dört tane Junior falan gibi bir takım.

daha iyi çalışır.

Ufuk Erdoğmuş (40:20)
Benim

sözü de hatırlamıyorum ama bir yerde şey diyordu işte uyduruyorum şimdi rakamları işte 3 Junior'ın maliyetiyle 1 Junior'ın aynı olsun diyelim. İşte 1 Junior almak yerine 2 tane Junior alalım mesela. Daha ucuza gelir ya da işte 5'e 1 olsun 1 Junior almak yerine 4 tane Junior alalım. Bak ne güzel daha çok iş yapar. Adam şey diyordu yani birincisi öyle olmuyor. İkincisi hiç yapılamaz muhtemelen. O bir Senior ya da bir lead olmadan bir bariyer var o threshold'ı hiç geçemiyorsun. İstersen 100 tane.

tane Junior koy olmuyor gerçekten. Böyle senaryolar var.

Yunus Emre (40:53)
Kesinlikle. Onun bir dengesi olduğunu düşünüyorum. Startup yapacak arkadaşlarda da ilk başlarda tabii böyle çok imkânınız olmuyor. İlk başlarda nerede hayreteceksiniz. İlk başta işte neyse o neden mi diyorsun ama belirli aşamalara geldikten sonra bu dengeyi tutturmak önemli. İşin daha sürdülebilir olması açısından. Genel olarak böyle sonra şeyi kurduk. İşte sistem kurdu, müşteriler akmaya başladı. Güzel MRR'lar yakaladık.

Ürünün sürdürülebilir hâle gelmesinden sonraki süreçler

Ama yavaş yavaş işin teknik tarafı biraz daha operasyonel yöne doğru kaymaya başladı. Oturduğu için artık ürün. Ürün daha teknik tabiyle scalable, yaygınlaşabilir hale geldi. Beş müşteri, on müşteri, elli müşteriye rahat rahat... Ondan sonra yavaş yavaş artık teknik taraflarda yük azalmaya başladı. O noktada da ben artık biraz şeye dönmeye başladım.

Ufuk Erdoğmuş (41:40)
Oturacak seviye geldi. Aynen.

Yunus Emre (41:53)
Hep benim şu ana kadar yaşadığım şeylerde bir yerde çalışmamdaki en büyük motivasyon ben buraya ne kadar faydalı olabiliyorum. Şimdi tamam güzel teknik işleri yaptık burada çok güzel ama artık iş teknik açıdan biraz operasyonalı yani bu işin doğası gereği operasyonal.

Ufuk Erdoğmuş (42:14)
İlk

problem çözme işi bitti artık yöneticilik başladı.

Yunus Emre (42:17)
Teknik problemler ufak ufak geliyordu ama ana kor problemleri az buçuk oturtmuş durumdaydık. Ben de kendimi daha faydalı bir konuma nasıl getirebilirim diye düşünürken, artık arkadaşla biraz kararına vardık. Ben biraz daha advisor gibi olayım. Gene bir CTO getirelim çalışsın. Ben onları lead edeyim.

Ufuk Erdoğmuş (42:39)
Ama ilk plan, ilk çözer sensin zaten.

Yunus Emre (42:41)
Daha az koda dokunayım, daha az şeylerin içine gireyim ama birini yetiştireyim diye şey yaptık. Onunla birlikte de Specture'da bir ufak değişikliğe gittik yönetimsel olarak. Ben biraz da advisory board'a kaydım ve bu sayede artık kendim daha değişik hangi problemlere girmek istiyorsam... zaman oluşturabildim bu sayede ve bu Specture hikayesi de...

Hala aynı hızıyla ilk günkü hızıyla devam etmekte. Orada işte müşteri skeylediliyor. Her haftalık işte aylık raporlar devam ediyor ve görünen gayet iyi bir...

Ufuk Erdoğmuş (43:22)
Ama o

onun rayına oturttu. Sen diyor onu ayrılıp bildin böyle.

Yunus Emre (43:26)
Oturttum ve güzel iş çıkarttığımızı da düşünüyorum hani herhangi bir rakibin bugün çıkması bize yetişmesi en az onlarda bir bir buçuk senesini alacak.

AI dalgasına kapılıp işe girişmek mantıklı bir hamle mi?

Ufuk Erdoğmuş (43:36)
Şimdi

bunu soracağım şimdi bütün bu hikaye ilk meta'dan ayrıldın bu co-founder ile oturduğunuz hadi bir şey yapalım. Ne kadar geçti tam bugüne kadar? 1,5 sene mi oldu?

Yunus Emre (43:45)
Bir

seneyi biraz aşkın oldu tabii.

Ufuk Erdoğmuş (43:49)
Yine söyleyeceğim bence çok hızlı. Hani 6 ayda yatırım alalım bir senede işte brek even ulaşsın sonra görüşürüz falan. İnanılmaz hızlı bir şey. Her şey denk gelmiş herhalde. de tam E-AY dalgasına otur.

Yunus Emre (43:59)
Bir şeyle oldu yani bir şey

Kesinlikle,

o şans konusuna ben kesinlikle şeyim. Ama şöyle bir şey de var, bir ışığı gördükten sonra böyle motivasyonunuz ikiye üçe katlanıyor. Yani biz o ilk bir, bir buçuk aylık süreçte o ışığı yakalayamasaydık, bu iş olmayacak patenajına açsaydık, oraya ulaşamayabilirdi yani o motivasyon olmasaydı ama

Ufuk Erdoğmuş (44:22)
Alt sayıda oraya gitmezdim.

Yunus Emre (44:28)
O motivasyon bizi hızlandırdı. Bir senede olacak işi 6 ayda. Çünkü baktık bir şeyler oluyor, yapıyor, akmaya başlıyor. O bizi hızlandırdı. Normalde dediğin gibi biraz daha uzun soluklu olabilirdi. Ama o motivasyonla biraz daha hızlandırdık.

Ufuk Erdoğmuş (44:48)
Bir de demin şey dedin ya, birinin artık bizim yaptığımız yere yetişmesi en az 1,5 senede demesine. Şimdi bu AI dalgası 2 senedir yükselerek geldi. Herhalde zirvesinde miyiz bilmiyorum. Bir yerde sonuçta oda sakinlemesini bekliyorum ben. Hani her dalga da olduğu gibi. Kim bilir ne zaman. Neyse. Yani bu AI dalgasına, bugün hadi ben yeni bir girişimle giriyorum diyen birisi sonuçta bu kadar hızlı bir senaryoda bile 1 senede bir şey çıkaracak. 3. senesinde gelmiş olacak. Yani... Bu işler mi? Yani benim...

Hadi ya şu AI modası varken gireyim bir AI, machine learning şeyi yapayım da bir ürün geçiştireyim, startup kurayım. Mantıklı bir giriş.

Yunus Emre (45:23)
Yani...

Bilir ama hani... EY'ye o gün başlıyorsanız işlemez. ben... EY'ye... Derseniz olmaz. Bizim bu işi tabi bu kadar hızlı götürmemizin nedenlerinden bir tanesi de belirli bir... Alt yapıya sahip olmamızdan dolayı oldu. Yani... Sistemleri kurarken ona benzer bazı sistemlerle hali hazırda uğraşmışlığın faydasını çok kullandık. Yani büyük şirketlerin orada faydası oldu tabi.

Ufuk Erdoğmuş (45:52)
Ortağın zaten probleme hakimmiş. Sen de machine learninge hakimsin zaten.

Yunus Emre (45:54)
O problem...

Kesinlikle. Yani o işi hızlandırıyor ve hani bir şekilde başarıya ulaşmanızda da yardımcı oluyor. Eğer EY'le ilgili bir iş yapmak istiyorsanız yani bu iki skillden birisinin güzel bir şekilde hakimiyetinizin olduğunu sağlamanız gerekiyor. Yani ya bu işin EY'in biznes tarafına hakimsiniz, bu nerede nasıl nereye... bilgi yapar, biliyor olacaksınız biraz.

Ufuk Erdoğmuş (46:23)
GEL BİLİYOR!

Yunus Emre (46:26)
ya da bu işin biraz teknik tarafına. İkisini de bilmiyorsanız ya benim cebimde para var ben bu AI işine gireyim diyorsanız o biraz da bence benim şahsi fikrim biraz daha zorlu bir süreç çünkü yani startuplarda şey olur hani kişilerin çalışma motivasyonu her zaman işte parayla ayarlanamaz yani sizin paranız var ve startup kuruyorsanız diyelim.

Her zaman parayla ayarlanamaz bir durumda olabilir. Kişi... Diyelim bir tane teknik kişi buldunuz. Sen bu işi benim için yap dediniz. Kişi daha iyi bir para veren birisine gördü mü oraya kayma imkanı var. Ama siz bu kişi olursanız ve kendinizi oraya verirseniz artık siz bağlandınız demektir. O işi yaparsınız bir şekilde. Böyle AI'de de bu... Şu an marketin açık olduğu dünyada şans çok herkes için. Onun için hani bir kişiye para vereyim.

Bana bu işi yapsın çok çalışmayabilir.

Ufuk Erdoğmuş (47:26)
Bana

zaten genel olarak o yaklaşım çok garip geliyor. Yani böyle bir moda varmış hadi gireyim hani.

Yunus Emre (47:31)
Evet. yani eskiden beri buna yakınlığınız ya da bununla ilgili bir tecrübeniz varsa tamam mesela crypto diyelim. Crypto'da siz son 10 senedir bu işin içindesiniz. Yeni bir startup kurun yani zaten tecrübeniz var ama işte ben crypto'dan Robinhood'da alsattan dışında pek bir şey bilmem yani. Benim bu alanda bir şey yapmam yani

Öbür tecrübelerimle de zaten uyumlu değil. Ve beni şeye götürmesi çok kolay. Başarısızlığa götürmesi, batırması çok kolay olur.

Ufuk Erdoğmuş (48:08)
Cevd-Pezos'un güzel bir şeyi vardı bir röportajda şey diyordu işte böyle bir dalgayı yakalamak dalgayı... İngilizceden tabii. Ben şu an doğaçlama çeviriyorum. Hep dalgayı yakalamak diyoruz diyor. Dalga bence yakalanmaz diyor. Sen beğendiğin bir yeri bulursun orada beklersin bir dalga sana gelsin. Başka türlü ben inanmıyorum olacağına falan diye böyle bir söylüyor. Kendisi de öyle yaptığını iddia ediyor bu arada. Ben diyor bunu biliyordum retail falan. Bekledim orada. diyor ticaret patladı falan. Hani hep bunu örneği veriyor. Sizde de biraz öyle olmuş galiba yani. böyle. Zaten yaptığınız iş o...

Machine Learning patlayınca o dalga sizin üzerinize gelmiş.

Yunus Emre (48:42)
Aynen öyle.

Çünkü ben hatırlıyorum, ilk Google'da başladım, böyle birkaç sene geçti, AI-ML işleriyle uğraşıyoruz. İşte arkadaşlarla konuşuyoruz işte, Google'daki mühendisler hani arkadaşlar da öyle şey hani bayağı teknik açıdan bilgili insanlar. Onlar bile şey ya bir 3-5 sene daha gider bu ML işleri, sonra herhalde yani yavaştan kapatırız ML yerini başka bir şeye bırakır.

Öyle de olabilirdi tabii yani kimse bilmiyordu neyin ne zaman nasıl ceryan edeceğini. Ama hani bu iş öyle bir şeyi çok iyi planlayayım diye olmuyor. Bir şekilde siz istediğiniz ve inandığınız işi yaparken dalga bir şekilde alıyor sizi. Öbür taraflara doğru götürüyor hızlıca.

Ufuk Erdoğmuş (49:32)
Güzel bir yara geldi çünkü. Çok teşekkürler Ozan. Ben teşekkür ederim.

Yunus Emre (49:38)
Devam

buradan devam.


Yazar Oyuna Devam