Oyun girişimciliği, oyun sektörünün geçirdiği değişim ve zorlukları | Değirmenler 08
Intro
Kendi oyun şirketini kurmuş, oyun geliştirme ekiplerinde yöneticilik yapmış Emre Ünal ile oyun sektörünü, geçirdiği değişimi ve oyun sektörüne girmenin zorluklarını konuştuk.
Neden girişimci / oyun girişimcisi oldun?
Ufuk Erdoğmuş (00:06)
İlk önce şeyi sorayım. Çoğu girişimciye bunu sormaya çalışıyorum. Neden girişimci oldun? Ve özellikle neden oyun girişimcisi oldun?
Emre Ünal (00:13)
Aslında çok net ve güzel bir soru benim için. Girişimcilik hep benim hayatımda olan bir şeydi herhalde. Yani bu birazcık şey gibi oluyor yani girişimcilik kanımda var. İlk ortaokuldan beri yeni bir şeyler bir tık daha ötesi yani mesela yeni bir aldığın üründe bile eksiği fark edip ya keşke şöyle olsaymış daha güzel olurmuş deyip sonra acaba ben bunu kendim yapsam ne katardım deyip bir şekilde götürüyorsun sonra üniversite yıllarımdayken oyun
sektörüyle tanıştım. Aslında ben bunu daha çok böyle eğlence sektörü gibi tanımlıyordum. Ama tabii bir de işin biznes kısmı var. Biznes kısmıyla tanıştım orada. Sonra oyunları daha önceden çok sevdiğim için ve onları da aynı şekilde ürün olarak düşününce ben bu oyunu yapsaydım nasıl yapardım? Şöyle yapardım. Bunları değişik yapardım şeklinde düşündüğüm için biraz daha yatkın olduğum bir şeydi. Üniversitede oyun sektörü ile tanışınca öyle bir bağlantı kurdum ve devam ettim.
Ufuk Erdoğmuş (01:07)
Yani aslında sen oyun sektörünü illa oyun yapacağım diye değil, oyun sektöründe tecrüben olduğu için. Başka bir şeye denk gelseydin belki orada acaba bunu daha iyi nasıl yaparım diye, oraya mı giderdin o zaman?
Emre Ünal (01:18)
Yani aslında daha öncesinde Arduino ile birkaç bir şey yapmıştım. Güneş paneli kullanarak elektrikli uzaktan kumandalı araç falan yapmıştım. Tübitak'lı yarışmalarına falan katılmıştım. Aslında yazılımla, donanımla bağlantılı her bir şeyde iş yapabilirdim ama oyun sektörü biraz daha ilgimi çekti açıkçası.
Ufuk Erdoğmuş (01:35)
Oyun sektörü biraz daha risikle belki başta onu bilmediğinden de olabilir.
Emre Ünal (01:39)
Aslında
baştan beri riskini biliyordum. Yani bizim üniversitede Gaziantep hocamız vardı. Gaziantep Alankuş, buradan da selam söyleyin hocama. Bizi bilgilendirmişti birçok konuda. Yani donanımla bir şekilde mezun olduk aslında. Sektördeki artıları eksileri daha çok bilerek mezun olduk. Ondan sonraki aşamalar biraz daha riski sevmekle alakalıydı yani.
Ufuk Erdoğmuş (02:01)
Ya zaten şey ben bunu bilerek önüme gelen her girişmice sormaya çalışıyorum. Çünkü %90 aldığım cevap yani ben hep zaten kendi işimi istiyordum. Hep bir şey denemek istiyordum. Hani böyle bir içten gelen sanki genetik bir şeymiş gibi, dürtüymüş gibi. Genelde öyle çünkü yani oyun olmasa başka bir şey olurdu muhtemelen belki de senin için.
Emre Ünal (02:17)
Kesinlikle. Benim kendi girişimi devam ettirmeyi çok istiyorum sürekli olarak. Ama arada bazen eksiklerimi de görüyorum. Sektör içerisinde sadece kendi girişimden devam edeyim dediğin zaman bazı noktalarda eksiklerin olabiliyor. Ben de bu yüzden araya bir şirket sıkıştırdım. Orada da bir süre çalıştım. Orada da yine yönetici pozisyonunda gibiydim ama biraz daha hem kalabalık ekiple bu işler nasıl yürüyor hem şirket içerisinde nasıl oluyor bunu anlamanın avantajını gördüm şimdi.
kuracağım girişimimde bunlara çok daha dikkat edebileceğim usaydı.
Değişik ekiplerde yaşadığın en büyük zorluk neydi, nasıl aştın?
Ufuk Erdoğmuş (02:50)
O zaman ikinci soru aslında bunda da biraz da alakalı olacaktı. Şimdi sen kendin oyun yaparak, tek başına ya da iki kişi, kaç kişiydiniz ilk zundur o da ortak. İki kişiydik. İki kişi oyun yaparak orada bir başarı elde ettiniz o klasmanda. Sonra sen bir iki tane ayrış daha kalabalık ekibe de yönetici olarak katıldın. Onu da gördün. Tabii hyper casual'ı ayrıyoruz. Hepsi hyper casual değil mi senin şey alan? Evet.
Emre Ünal (03:15)
Aslında son dönemde hibrite kaymış oyunlarda. HyperCasual değil, HyperCasual'ın bir tık üstü denebilir. Hyper da değil, ikisinin arası gibi.
Ufuk Erdoğmuş (03:26)
Güzel, daha da güzel. Yani onu da yaşadın, bunu da yaşadın. Küçük ekip, büyük ekip. Böyle bütün tecrüben içerisinde işte kaç yıl içerisinde yaşadığın en büyük zorluk neydi? Ve de nasıl açtınız?
Emre Ünal (03:37)
Yaşadığım en büyük zorluk insanları bir arada çalıştırmaktı. da insanlarla birlikte bir arada çalışmaktı. ben küçük ekiplerdeyken bu sıkıntıyı çok fazla yaşamıyordum ama ekip sayısı biraz daha artınca doğru insanla doğru iletişimi kurmak çok önemli oluyor. Mesela şey gibi değil. Yani şirketin ne kadar kültür olursa olsun, kuralları olursa olsun, sonuçta her insan farklı ve bazı insanlara farklı şekilde farklı yöntemlerle iletişim kurman gerekiyor.
En çok zorluğu o yönde çektim. Onu da yönetimle alakalı kişilerle sürekli bir tepki verdim. Burada böyle bir durum var. Sence ne yapmam gerekiyor? Ya da işte sen de yöneticisin mesela. Seni arayıp diyorum ki, şöyle bir durumla karşılaştım ve ben böyle bir tepki verdim. Ne yapmam lazım? Sence doğru mu yapıyorum diye sürekli akıl alışverişinde bulunuyordum. O şekilde çözdüm.
Ufuk Erdoğmuş (04:30)
Peki sence şey var mı? Bunu sadece laf lafı açtığı için soruyorum. kendi tecrübemi söyleyeyim ya da bazı standart olaylar var. Kişiler değişse de, kavramlar değişse de aslında aynı gelişmeler benzer şekilde tepki vermek gerekiyor. Bazı şeyler var ki istisnai kişiye göre davranmak gerekiyor. Yani sence bu doğru bir tespit mi benim için?
Emre Ünal (04:50)
Bence bu doğru bir tespit abi.
Oyun sektöründe herhangi bir kişiyle iletişim kurmak çok kolay
Mesela oyun sektörü ile ilgili şöyle bir bilgi vereyim. Eğer sektörde uzun süredir varsınız ya da bazı kişileri tanıyorsanız şey değil yani insanların sizi gördüğü zaman ha bu çocuk evet oyun yapıyordu diye hatırlaması bile yeterli. Sektörde bulunan herhangi bir kişiyle iletişim kurup sohbet edebiliyorsunuz. En güzel yolu bu. Yani ben kendi komünitem içerisinde olduğu için böyle biliyorum. Belki sizin sektörünüzde de aynı şekilde ilerliyordur durum. Ama oyun sektöründe en
Hoşuma giden kısım bu. Yani çok başarılı işler yapmış stüdyolarla da çok rahat iletişim kurup onlardan bilgi alabiliyorsunuz ya da sorularınızı sorabiliyorsunuz. Bu biraz daha hem sektörün genişlemesi için, büyümesi için avantajlı bir durum oluyor hem de sizi rahatlatıyor aslında. Aynı durumda konuştuğunuz, insanlardan aldığınız bilgiyle aslında sürekli kendinizi geliştirebiliyorsunuz yani o konuda.
Yönetim ve kurallar konusunda tavsiye
Ben de bu yönetim konularında daha çok iyi bildiğini düşündüğüm insanlara sorarak ilerliyordum.
Aynı cevapları onlar da veriyordu. Mesela şirket içerisinde bazı kurallar olmalı, bazı kişilere o şekilde cevap vermelisin. Ama evet istisnai durumlar da var. İstisnai durumlarda da spesifik olarak o kişiyle ilgili farklı bir yöntem seçmen gerekiyor bazen.
Ufuk Erdoğmuş (06:04)
Orada yani sadece hani benim şahsi deneyimim işte bir prensiplerin olursa, prensipler üzerine kurallar olursa hani kural herkese uygulanmayabilir, %90 uygulanmalıdır ama kural prensibe dayalıysa prensip herkese uygulanmalıdır. Ben biraz öyle düşünüyorum. Yani o prensipten çıkmamalı ama prensip üzerine oturduğum kurallar kişiye göre esneyebilir ya da kayabilir gibi geliyor bana. Ama o prensip herkese aynı olması lazım yani hani. Diliyorum.
Emre Ünal (06:31)
sorun aynen neyse ona kadar
Ufuk Erdoğmuş (06:33)
Güzel güzel.
Yöneticinin sosyal becerisi olmalı
Hakikaten geçen bir önceki bölümde Zoom görüşmesi yaptığınız Umut Genç de çok teknik birisiydi. Ben de ona sormuştum. Bir CEO olmak için, yönetici olmak için ne lazım diye. Teknik olmanın avantajı olmuş mu? Oldu mu sana diye sormuştum. O da direkt sosyal olmak demişti. Sen de diyorsun ki yaşadığım en büyük problem hep buydu diyorsun. Aynen. Aslında ekibi yönetmek tamamen sosyal bir beceri gibi gözüküyor yani.
Emre Ünal (06:56)
Zaten bir de şey var, yani teknik kısma hakim olduğun için yani oradaki problemleri çözebiliyorsun aslında ama bunu birazcık sosyal bir ortamda yaptığın zaman işler karışabiliyor.
Ufuk Erdoğmuş (07:08)
Bir de yazılım ya hani herkesin bazen sorunu çözmenin üç farklı yolu oluyor. Orada egolar devre giriyor. Benim yolumu yapalım falan diye hemen tartışmalar falan işler karışıyor.
Emre Ünal (07:18)
Ben mesela şey yapıyordum. Normalde bizim oyunu hazırlarken benim oradaki görevim oyunun ideasyon kısmından yani düşünce kısmından sonuna kadar, end product'a kadar olan durumu yönetmekte. Ben şimdi bir tane game design document hazırlıyorum. Bu game design document'ın içerisinde işte oyunu nasıl olmalı bunu açıklıyorum. Ama developer background olduğum için şimdi bazı noktalarda şeyi düşünüyordum. Ya bu adam bunu yapacaktı acaba nasıl yapacak? Keşke şöyle yapsa. Ondan sonra o parçayı ekliyorum oraya diyorum ki böyle bir ünitem var.
İstersen yap. Güzel olur. Ondan sonra bırakıyorum, devam ediyorum. Sonra proje bitiyor, hemen açıp bana bakıyorum. Orayı yapmışım, yapmamışım falan diye böyle.
Ufuk Erdoğmuş (07:48)
Güzel olur.
Ama yapacak çok öyle developer da kendisi. O zaman üçüncü sorumu sorayım.
Oyun sektörüne girmek isteyen girişimci, yazılımcı ve tasarımcılara tavsiye
Şimdi iyi ve kötüyi de gördüğünü varsayarak soruyorum bunu. Bir sürü, tabii şimdi oyun da biliyorsun gençlerin çok girmek istediği bir alan. Oyun yapmak isteyen girişimci veya yazılımcı oyuncu ekiplerinde çalışmak isteyecek. Tasarımcı da olabilir. Kişiler için tavsiyen ne olur? Yolun başındakiler için.
Emre Ünal (08:15)
Evet, şuan şartlar biraz daha zor. O yüzden biraz dolu girmek gerekiyor. Şuan eğer sektöre dahil olmak istiyorlarsa, eğer kendi bildikleri kadarıyla yani ben daha yeni başlayacağım, Junior'ım gibi düşünüyorlarsa biraz daha zorlu bir süreç olabilir onlar için. O yüzden mesela yazılımcıysa güzel bir structure bilgisi gerekiyor. Ve en azından 2-3 tane doğru oyunu yapmak ya da benzer oyunu yapmak değil artık da hani içine bir şeyler daha kattım ben.
X oyunu vardı, X oyunun içine bir şeyler daha kattım ve daha iyisini yaptım gibi bir proje ile öne çıkmak gerekiyor belki. Designers zaten artık hyper-casual oyunlar değil de daha casuala biraz daha kaymaya başladık. Öyle olması gerekiyor çünkü. Sektör şu anda bir daralmada, oyun sektörü. Ama aynı şekilde de tersine bir şekilde yine büyüyecek benim gözlemlediğim. Bundan sonra belki hyper-casual olmayacak, bir başka bir canra daha olacak. Gerçi hyper-casual da canra değil aslında ama
business yöntemi. Orası birazcık karmaşık.
Ufuk Erdoğmuş (09:18)
O yüzden bilerek tutuyorum kendimi. böyle sormamaya çalışıyorum. Çünkü çok da hani format geri videoyu uzatmamak da lazım ama evet ya Hyper Casual'ın oyundan bağımsız bir business modeli olduğunu ben de arkadaşlarla biliyorum.
Emre Ünal (09:30)
Evet. Yani bu sektöre dahil olmak istiyorlarsa daha fazla donanımla girmeleri gerekiyor eski yana zaran. Eskiden hypercasual devam ederken şirketlerin paraya ulaşımı daha rahattı ve ne kadar fazla developer varsa o kadar fazla para kazanıyorlardı. Ama şu anda developerın kalitesi kazandıkları paraya çok etkiliyor.
Kimse junior aramıyor, iş arayan gençler ne yapabilir?
Onun için ilk baktıkları şey kalite. Zaten ilanlara bakarsanız Junior ilanı kalmadı gibi bir şey.
Ufuk Erdoğmuş (09:58)
Ben de tam bunu bağlayacaktım. Sen böyle söyleyince bizim videolara gelen... Nihayet izleyicilerimiz var. Videolara gelen yorumlarda böyle anladığım kadarıyla gençlerin en büyük isyanı bu. Hani kimse Junior aramıyor. İşte 3 yıl tecrübeli Junior. Bu nasıl bir ilandır diye isyanlar var. Peki ne yapacaklar o zaman bu gençler?
Emre Ünal (10:15)
Yani kendi oyunlarını yapıp hep daha iyisini yapmaya hedefleyerek oyun yapacaklar. Yani ya bir... Bir kere zaten structure bilmeleri gerekiyor her türlü. Yani modüler bir şekilde kod yazmaları lazım. Eskisi gibi, tek klasın içerisinde bütün kodu yazdım, oyun attım, play'e bastım, oynadım gibi oyun çok zor artık. Biraz daha bilgiyi doğru kullanan oyunlar ve kesinlikle git rapolarını paylaşsınlar mümkünse CV'lerinde.
görelim yani daha önceden ne yapmışlar ne etmişler. Hep bir şeylerin üzerine katarak sadece kendi oyunlarını yapacaklar ama o bir iki aylık belki üç aylık sürede gerekiyorsa hiçbir yerden para kazanmadan kapanıp kesinlikle buna odaklı bir şekilde çalışmaları lazım. Eğer ben bir Junior'san ve iş arıyorsam bu sektöre girmek istiyorsam şu an fazla emek vermem gerekiyor.
Oyun sektöründe diplomanın önemi var mı?
Ufuk Erdoğmuş (11:03)
Peki diplomanın falan önemi var mı sizin oyun sektöründe sence yoksa git reposu yaptığı işler yeterli mi?
Emre Ünal (11:09)
Bence o birazcık başvurduğun şirkete bağlı. Bazı şirketlerin yapısı gereği onlar mezun oldukları üniversiteleri bakıyorlar. Ama bazı şirketler için hiç önemli bir şey değil. Senin yaptığın iş güzelse hiçbir problem olmuyor. Onu da genelde şirketlerin LinkedIn sayfalarına bakıp çalışanlarına bakıp...
Ufuk Erdoğmuş (11:28)
Ama Junior'lar için sonuçta aynı hesap. Junior için de aynı şey geçer. 5 yıl 10 yıl tecrübesi olan birinin artık diplomasını sorgulamazsın o saatten sonra da. 1. yılında 50-50 bana göre. Çok teşekkür ederim. Vakit ayırdığın için biraz uzattık bile. Benim kafama göre güzel yerlere geldi.
Yazar Oyuna Devam