Freelancerlıktan Ajanslığa Geçiş | Benimle Oynar Mısın? 07

Intro

Yıllarca Türkiye'de ürün satıp, freelance çalıştıktan sonra Londra'ya taşınıp ekip kurma macerasına atılan Ali Demirci ile freelancerlıktan ajanslığa geçiş üzerine konuştuk.

Giriş

Ufuk Erdoğmuş (00:03)
Ali hoş geldin. Hoş bulduk. Londra'dan. Londra'dan geldin sayılır. O yüzden misafir olduğun için senin istediğin konuyla başlayalım istersen. Ne konuşmak istersen.

Ali Demirci (00:11)
Ben direkt freelancer lıktan başlamak istiyorum. Şu an bulunduğum pozisyon olmasa da freelancer lık ajanslık ve ondan sonra ürün gitme doğru gitme.

Ufuk Erdoğmuş (00:21)
Yani şey mi? Ekibi büyütüp sonra sistem, ürün kurma gibi bir... Bizim geçtiği yol.

Ali Demirci (00:28)
Evet burada benim otomatik düşüncelerimden bir tanesi bu Türkiye'de yaşadığım için belki. İlk önce çalışan olursun daha sonra yönetici olman lazım. Firma seni buna zorlar. Maaş artışının da sanki tek yolu.

Ufuk Erdoğmuş (00:39)
Fırma

dışında insanların da beklentisi bu. ben yazılımcı olurum, sonra takım lideri olurum, sonra direktör olurum gibi bir kariyer planı var zaten yani.

Ali Demirci (00:48)
Bu mesela benim hayatımı direkt etkileyen bir şey oldu. Yurtdışında gördüğüm benim çok yaşlı insanlar 70 yaşında kod yazan insanlar var. Tasarım yapan insanlar var. Ve onlara neden böyle olduğunu sormuştum yani. sanki bir sorunmuş gibi. Onlar evet ben seviyorum demişler. Seviyorsun diye mi yani? Ama şunu gördüm ki para o zaman da artıyor. İşini kaliteli yaparak da daha uzmanlık para ediyor. Bunun nasıl bir kefiye koyabiliriz?

Şöyle sorayım neden biz işimizi iyi yaptıkça daha fazla kazanamıyoruz yani o nerede duruyor acaba Türkiye ile alakalı bir şey mi yoksa kendimizle alakalı bir şey mi?

Ufuk Erdoğmuş (01:29)
Zor bir soru da ilk aklıma gelen herhalde işçiliğin, emeğin veya beyin işinin ucuz olması olabilir Türkiye'deki problem. Yani böylece sen işini ne kadar iyi yaparsan yap atıyorum. Örnek bulması başka zor da şimdi yazımdan konuşunca garip geldi ama. Evet. Yani sanki paraysa konu ki bence değil ama diyelim para olsun. Yani para illaki işte tepedeki birkaç kişiye kalıyormuş gibi bir algı olduğu için de olabilir ama işte Avrupa'da en azından öyle değil. Amerika'da da böyle oluyor bu arada. Emin değilim.

Ali Demirci (01:55)
Evet.

Aslında tek mevzu para değil. Birincisi yönetici olmanın verdiği yani söylerken bile ben yöneticiyim. Şeyde var bir status sembolü diye. Bir sebebi aklıma gelen şu. Piyası çok istediğim fiyatı söyleyebiliyorsun. Ve bunu müşteriler kontrol edemiyorlar. Sen zaten işe alım yapan bir insansın. Sen bile böyle Upwork'te mesela bir ilan açsan, birisine bir iş yaptıracak olsan herkes yaparım diyor.

30 dolarlık ve 50 dolarlık arasındaki farkı bazen bilemiyorsun. Bazen 30 dolarlık adam 50 dolarlık adamdan daha iyi iş yapıyor. Hatta bunu biraz daha açalım. Hindistan'da mesela 30 dolar iş yapan bir adam oraya göre çok yüksek talep ediyorken Paris'te, İsviçre'de bir adam için 30 dolar çok standart bir ücret. Onun işi çok kaliteli olmayabilir. Hem kendine biçtiği bir pay var hem refahını sağlaması için kendisine biçtiği bir pay var. Burada acaba şöyle bir şey mi oluyor?

Daha çok kazanmak için illa yükselmek mi gerekir?

Çok iyi yazılım bilen adam

Çok iyi marketing bilemediği için kendisini pazarlayamıyor ve bir yerde sıkışıyor. Tek fazla para kazanmasını arttıran şey de yükselmek.

Ufuk Erdoğmuş (02:59)
Aslında olabilir yani Freelance de senin dediğin direk geçerli şirket içinde de geçerli olabilir aslında doğrusu yani genelde kurumsal hani küçük şirketlerde olmaz da büyük firmalarda dediğin geçerli olabilir yani 50 kişinin 100 kişinin çalıştığı yerde yine kendisini biraz daha iyi pazarlayan daha yukarı

Türkiye ve İngiltere'de 'kendini pazarlamak'

Ali Demirci (03:19)
Türkiye'de mesela burnunu sokmam lazım trafiğe ki girebilesin. Başka türlü sana yol vermezler. Yabancılarda biraz da herkes böyle geri çekiliyor. Mesela İngilizler kendisini eleştirdiği zaman genelde şey söylüyorlar. Hani biz öyle görmüyoruz belki de.

Ufuk Erdoğmuş (03:31)
Alamayanlar bana vermezler.

Ali Demirci (03:43)
Çok geri planda kalıyoruz falan diyorlar. Yani çok ezik kendimizi çok eziyoruz falan diye düşünüyorlar. O yüzden herkes böyle bir çekiliyor ve skilller ortaya çıkmış oluyor. Yetenekler biraz ortaya çıkıyor ve yeteneğin iyiyse marketinge gerek kalmadan sen zaten biraz yükselebiliyorsun.

Yaptığı işle katma değer sunmak

Bir de şu var belki de katma değer sunuyorsan eğer mesela Facebook meta da bir ürün geliştiren adam veya AI'de bir ürün geliştiren adam sürekli böyle bir fasun üretim yapan fasun denmez de.

Katma değersiz bir ürün yapan adam için iş çok önemli değil şey gibi taş taşıyan gibi yani. Belli ya ne kadar taşıyabileceğin ama orada taş taşımanın kreativi mesela biz tekerlek buluyorsan sen tekerlek bulduğun için 20 kat daha hızlı ve çalıştığın için 20 kat fazla para alabiliyorsun bu topraklarda o yok pek. Şunu söyleyeceğim ben aslında Türkiye'de hiç çalışmadım neredeyse. Türkiye'de yaşadığın için bu mindsetin de böyle oluyor.

Değişik ülkelerde para kazanmayı arttırma algısı

Yabancılara çalışırken de bu şekilde ben şey para kazandırmayı arttırmak için ne yapmalıyım diye hayatımda hiç soru sormadım çünkü kafamda otomatik düşünce ajans kurmalıyım oldu.

Ufuk Erdoğmuş (04:50)
Yani Almanya'da işte Fransa'da İngiltere'deki birisi para kazanmayı nasıl arttırabilirim ben yazılımcıyım daha iyi yazılım yaparım daha iyi maaş alırım diyebiliyor ama Türkiye'de birisi ben yazılımcıyım işte freelance diyelim nasıl kazanırım demek ki şirket kurmalıyım falan gibi refleksle giriyor. Şu daha doğru bu arada.

Türkiye ve Dünya'da 'networking' ve tanıdığa iş verme

Ali Demirci (05:06)
Şurada

var, 2000 liraya web sitesi yaptırırlarken ben bunu 3000'e satabilmemin tek yolu 3000 verecek adamla arkadaş olmak. Türkiye'de. Yabancılarda da vardır belki bu da. Yani network yetenekten daha önemli. Bu dünya çapında bir şey gerçek gerçi. Bu topraklarda biraz daha fazla sanırım.

Ufuk Erdoğmuş (05:27)
Yani burada daha kalıcı. Yani ahbabınla kötü iş yapsa da iyi kötü. Bizde sürdürme şeyi var, geleneği var biraz. Dışarıda öyle değil yani. Bir yerden sonra kötüysen kötüsün.

Ali Demirci (05:36)
Ben

Türkiye'de mesela devlet kurumlarının genel olarak belediyelerin hiçbirisinin güzel bir sebebisitesi beklemiyorum. Neden? milyonlar alınıyor. Rakanları görünce çok şaşırıyorum. O yüzden çok orada ahbabını veriyor. Belki ahbab derecesi ne olursa işte. Ama en azından yapıyor. kaliteli bir standart çevresinde yapıyor. O yüzden bu kafa yapısı freelancer lıktan ajanslığa doğru beni götürdü.

Ufuk Erdoğmuş (05:44)
Ya babam da meslek

Peki şimdi freelancer lıktan ajanslığa sadece fazla kazanmak ya da daha büyük iş yapmak için mi yani hani birisi freelance kalmayı sence seçemez mi

Freelancer olmak vs. ajans kurmak

hayat boyu Türkiye'de ya da işte herhangi bir avantajı yok mu freelance olmanın?

Ali Demirci (06:15)
Ben

ona doğru geleceğim şimdi. Ajanslıktan bence ben burada gördükten sonra freelancerlığa geçmeyi diledim.

Ben ekip kurduktan sonra freelancer olmak istedim ama Arjan'sı kurduktan sonra artık belli yeteneklerin artıyor, belli köreliyor. Kodun için. Evet kod yazamıyorum artık mesela. İki sene, üç sene önce kod yazabiliyordum. Yani şu an istesem de dönemiyorum. Bir de döndüğümde de yine aynı sorunlarla karşılaşacağım biliyorum. Marketingin çok iyi olması lazım.

Freelancerlığın en büyük derdi

Ufuk Erdoğmuş (06:50)
Konuşalım

madem yani freelancer'ın avantajı ne sorunu ne freelancer iken derdin neydi desen

Ali Demirci (06:57)
Frelansırlığın aslında şunu düşünebilseydim. En büyük derdi tekrar eden işler çok tekrar etmeye başlayınca sıkılıyorsun. Aslında bunu çözmek de senin görevin belki. Ya da şu da yapılabilir belki.

Delege etmenin sorumluluğu

Tekrar eden işler delege edilebilir ama bazen bu mümkün olmuyor. Çok basit bir örnek vereceğim. Kopyalı yapıştır işi var mesela. Kopyalı yapıştır işini birisine delege ettiğimde benim kadar dikkatli olmuyor. İş sahibi olduğum için de olabilir bilmiyorum.

Ufuk Erdoğmuş (07:24)
Delegi ettiğinde de başka freelancer'lara ben ilk adımım oydu freelanceten ekiple arada bir ara adım vardı ki sen de ona benzer bir durumdasın şu an herhalde başka freelancer'lardan sabitçe yani sabit sayılacak bir ekip kurmuştu. O da zaten ekip kurmak gibi yani hani çok fark yok sorumluluğu alıyorsun bir sürü insan var.

Ali Demirci (07:42)
Evet. Müşteriye direkt muhatap oluyorsun ve şirket senin üzerine. Yani şirket bir zarar ettiği zaman sen hesap veriyorsun. O insan daha dikkatli oluyor. Delegi ederken müşteriyle bir hata olduğu zaman sen karşılaşıyorsun. Bunlar bende rahatsızlık oluşturmaya başladı. Kendi hatamdan dolayı bununla yüzleşebiliyordum ama başkasının hatasından dolayı bunlarla karşılaşmak beni rahatsız ediyor.