Remote çalışmanın şirket ve yönetim bakış açısından artıları ve eksileri | Benimle Oynar Mısın? 02

Giriş

Remote çalışmanın şirket ve yönetim bakış açısından artıları ve eksileri

Remote çalışmanın en büyük artı ve eksisi

Ece Güner (00:04)
Merhaba Ufuk. remote çalışan bir şirketiz. Bu pandemiden önce de böyle bir sistem vardı ama pandemiyle de birlikte... şirketler hala devam ediliyor. Genelde çalışanların fikri alınıyor bu konuda ama ben bir de yönetim perspektifinden merak ediyorum. Patron bakış açısı. Evet, patron bakış açısı. Yani birkaç sorum var bu konuda sormak istiyorum bugün. En büyük artı ve eksi remote çalışmada nedir?

Ufuk Erdoğmuş (00:27)
Dergelsin.

Yani artısı bence bireysel artısı olur. Yani insanların işte trafikte stresle uykuyla hani enerji kaybetmemesi bence bu olur. Yani kesin bireysel verimi arttırıyor. Artışılmaz. Bence eksiste işte o takımın beraber yarattığı takım ruhu ya da sinerji dersin. Bence onu kaybediyorsun. Yani cımut görüşebiliyorsun eyvallah ama yani o dokunmanın göz göze gelmenin

yerini hiçbir şey tutmuyor diye düşünüyorum. Bence o da eksisi olabilir. Yani bireysel kazancım var ama bence takım bir şey kaybediyor.

Ece Güner (01:05)
Ne derecede bir kıyık bu peki?

Ufuk Erdoğmuş (01:07)
Ya

onu ölçmesi zor işe göre değişir. Yaptığın işe göre atıyorum. Sen bir tekstil atölyesidir. Evinde aynı setup'ın vardır. İşte dikiş diken teyzeler. Hani yan yana dikmiş evde dikmiş fark etmez. Ya da yazılımda çok call center. Güzel bir örnek belki olabilir bilmiyorum ama. Yapılan iş çok bireyseldir. Ölçülebilir, takip edilebilir setup'u kurarsın. Evden de yaparsın hiçbir farkı yok. Ama mesela beraber tasarım yapıyorsan, beraber plan yapıyorsan, işte bir ürün geliştiriyorsan.

Bunlar bence bayağı etkilenir. Yani uzaktan görüşebiliyorsun ama dediğim gibi yani o brainstorming'i beraber yapmak her zaman daha iyi oluyor. Yani birbirinin sözünü kesebildiğin bir ortamda.

Ece Güner (01:48)
Tabii parça parça aslında yani bizim de yaptığımız oydu. Bazı planlamalarımızı yaptık bu çeyrek için beraber toplandık. Aslında belki bilgisayar başımdan bir haftada yapamayacağımız şeyi iki üç saatte planladık.

Ufuk Erdoğmuş (02:03)
Anladık

ya o 2-3 saat zaten şey bir de 2-3 saatte 5 kişi 6 kişi o gün biz aynı odaya toplandık yani ortak konuşuyorsun şimdi kameradan zoomdan ya da işte slag neyse fark etmez Google Meet kamerada birbirinin sözünü bir kere kesmiyorsun o çok rahatsız edici bir şey birbirine genelde insanlar mute'lu kullanıyor olmasa bile hani böyle ortak diyalog değil aslında sırayla konuşma gibi oluyor bir kere o yavaşlatıyor ikincisi mimikleri kaçırabiliyorsun işte vücut dilini zaten görmüyorsun

Bunlar da senin, mesela ağzından çıkan kelime önemli ama sonuçta iletişimin %70'i vücut dili derler ya onlar falan kayboluyor. Dolayısıyla o 2-3 saatte yaptığımız şeyi belki ya yapamazdık ya da belki 5-6 saatlik bir toplantıda yapardık. Çok kolay değil. Ama mesela biz parça parça dersimizi çalışıp ortada bir şey birleştirmek için bir toplantıyı belki ondan yapabilirsin ama sıfırdan büyük bir kararı aynı tadı vermez yani. düşünüyorum.

Şirketlerin remote tercih etme sebebi ne?

Ece Güner (02:58)
Peki şirketler hala bunu çok ciddi derecede benimseyen şirketler var, devam etmek istiyorlar özellikle. Bunun en büyük sebebi ne?

Ufuk Erdoğmuş (03:07)
maddidir diye tahmin ediyorum. İki sebebi olabilir. Bir, şirket için maddi olması. İki, insanlar böyle talep ediyor. Yani pandemiyle birlikte herkes evden çalışmaya alıştı. Daha iyi daha kötü demiyorum ama bir sürü... ofise gitmenin bir sürü problemi var. Trafiğe giriyorsun, İstanbul'da falan yaşıyorsan iyice zaten bir sürü derdin var. Yani işe yorgun ve stresli başlıyorsun. İnsanlar bir anda evden çalışıp bu rahatlığa alışınca, böyle bir seçenek de varmış, işlerimi de yapabiliyorum deyip böyle bir talep var.

Şu an çoğunluk bunu istiyor zaten. Dolayısıyla kaybetmek istemediği personele şirketler elleri mahkum. Bu arada böyle bir gücü var her zaman çalışanların, organize olurlarsa. Elleri mahkum istediklerini vermek zorunda hissediyordur. Bir ikincisi de maddi. Yani birini ofise getirmek demek yolunu karşılayacaksın. Yemeğini verdiğin evde de verebilirsin. Fark etmez. Masrafları var. Ofis giderleri var. Bunları geçtim. En önemlisi ofis kirası. Şimdi ben burada atıyorum. 10 kişilik bir ofis var.

10 kişi ofiseye getirebilirsin. Evden çalışırsan 10 kişilik bir ofise, istersen 100 kişi çalıştır. Yani en fazla 10 kişi toplandığı sürece bu ofisin boyutunun bir önemi kalmıyor. Şirketlerin en büyük giderleri de işte kiradır, masadır, bilgisayardır vs. olduğu için ofise kurduğu. Yani aslında ekonomik de oluyor. Pandeminin ilk senesi işlerin döndüğünü gören bir sürü büyük şirket benim bildiğim. Mesela işte binada bir katları var kiralamışlar, doldurmuşlar tam ikinci katı kiralamayı planlıyorlar. Pandemi giriyor, isim vermeyeyim şimdi şirketin.

Pandemi giriyor. Aa diyorlar ne güzel dört ayak üstüne düştük. Kiraladıkları alanı bile küçültüyorlar. Yani insanlar nasılsa evden çalışıyor deyip hani inanılmaz maddi kazanç var. Bunu isteyebilir. Bir de işleri rutinse işte kol sentral örneğindeki gibi ya da başka şeyler olabilir. Yani parçaları bölünebilir. İnsanlar zaten bireysel çalışıyorsa. Bunu yani isteyen şirketlerde okey olabilir bununla ilgili. Ama yani startuplarda küçük ekiplerde biraz daha dinamik karşılıklı etkileşimin çok olmasının

fayda getirdiği şirketlerde artısı eksi var.

Ece Güner (05:07)
En

büyük tercih sebebi gider etrafında dönüyor aslında.

Ufuk Erdoğmuş (05:11)
Her bejde talep böyle olduğu için. Yani insanlar şu an evden çalışmayı talep etmese eminim şirketlerin %80'ini %90'ını aynen geri çağırır.

Uzaktan çalışan takımı yönetmek farklı mı?

Ece Güner (05:19)
Peki yine yönetim bakış açısından devam edersek uzaktan çalışan bir takımı yönetmekle birlikte çalışan bir takımı yönetmek arasında bir fark var mı hissettin?

Ufuk Erdoğmuş (05:29)
Çok

fark var. Yani şimdi birlikte çalıştığın zaman bir kere tabii takım yapısına göre değişir. Takım dediğin 100 kişi olmadığını varsayıyorum. İdeal takım işte 5 kişi ile 10 kişi arası oluyor zaten. Böyle parçalara bölünüyorsun. 5 kişi 10 kişilik bir maksimum takımda zaten herkes birbirini tanıyor. Bir kitapta çok güzel bir örnek var diyor ki işte takım arkadaşının köpeğinin ismini biliyorsan işte kuzeninin hastalandığında haberin oluyorsa falan gibi böyle yakın ilişkilerin var. Uzakta bu ilişki yok. Yani sen bir takım olmaktan çıkıyorsun ortak iş yapan

Sanki freelancer larmış gibi davranmaya başlıyorsun. İlk 3 ayda 6 ayda bu olmuyor ama ben yıllarca uzaktan çalıştım zaten remote daha yokken 10-15 sene önce. 4-5 sene remote çalıştık bir ekiple. Böyle bir şey olmuyor yani. İş için bir araya gelmiş kontraktörler yani taşeronlar ya da işte freelancer larmış gibi yaşıyorsun. Ama buraya geldiğin zaman sigara molasında kahve molasında beraber olduğun zaman yemeğe beraber çıktığın zaman bambaşka bir ilişkin oluyor. Orada şey ihtimali de artıyor. Yani sen düştüğün zaman ben senin arkanı topluyorum. Seni yerden kaldırıyorum.

Ece Güner (06:15)
Takım ruhu yok.

Ufuk Erdoğmuş (06:28)
İşte bir gün geliyorsun sabah neyin var Ece yani bir derdin mi var? Bunlar oluyor. Remote da böyle bir şansım yok. Ben seni görmüyorum ki toplantıya girene kadar hani Ecenin bir derdi mi var? Hayatında neler var? Hiçbir fikrim yok yani. O takım ruhu dediğim şey olmadığı için takımı duygusal olarak yönetmek çok daha zor oluyor. Yapılan işe göre benim bildiğim bir sürü şirket yapılan işi de çok denetleyemiyor. Yani yazılımda bilgisayarla yapılan işlerde bu çok kolay denetleniyor ya da takip edilebiliyor ya da çıktığı görüyorsun zaten ama.

Her işte bunu göremiyorlar da bazı şirketler de bu yüzden istemiyor. Yani onunla yönetmesi zor. bu kolay bir şey değil yani.

Ece Güner (07:01)
Kıtıyı da etkiliyor yani çıkan sonucu da etkiliyor.

Ufuk Erdoğmuş (07:05)
şeyde etkiliyor sen takımdaki birisinin yöneticisine ya da onun yöneticisine karşı bakışında etkiliyor hiç görmediği bir adam var adını görüyor sadece maillerde cc olarak gördüğü bir tip yani hani ufuk diye bir adam var kim ki yani ama şimdi burada sen beni gördüğün zaman her gün iletişimde olduğumuz zaman o daha farklı bir ilişki oluyor yani yönetmek olarak bakma buna hani o ilişki güçlü olduğu için karşılıklı alışveriş de güçlü oluyor aynı şekilde yönetici de uzak oluyor çalışana yani bir çalışan derdi olduğu zaman yönetici de bu sefer

altta x kişisi oluyor yani takımda herhangi birisi oluyor o da aynı şekilde cevap vermiş.

Remote bir takımla ne yapılamaz? Ne yapılır?

Ece Güner (07:39)
Anladım yani artıları eksileri yanında peki kesin bir şekilde söylersek remote bir takımla ne yapılamaz ama ne çok iyi yapılamaz.

Ufuk Erdoğmuş (07:50)
Bence remote bir takımla sıfırdan 1'e gidilemez. O kadar çok netim o konuda. Ama 1'den 10'a yavaş bir şekilde gidebilirsin. Ya da yerleşmiş bir sistemin varsa çok büyük bir kısmını remote işletebilirsin. Ama bence aynı şekilde kuramazsın. Yani o kadar sağlam olmaz. Çünkü az önce dediğim gibi yani o brainstorming çok zor.

Ece Güner (08:04)
Kurama sınavı.

Ufuk Erdoğmuş (08:15)
ürün geliştirme takımın oturması yani o core çekirdek dediğimiz o girişimcilerin işte o ilk üç beş kişi çok kıymetlidir ya o uzaktan çok zor çok çok zor yani. Bence o işler çok zor.

En ideal çalışma biçimi nedir?

Ece Güner (08:26)
Peki en ideal çalışma için mi, takım için, başarılı bir takım için ne olur?

Ufuk Erdoğmuş (08:32)
Ben diğer sektörleri bilemem de yazılım için örnek verebilirim. Yazılımda bu uzaktan çalışma çok kolay. Yani inanılmaz avantajlarımız var. Yani... İletişim rahat, insanlar bilgisayar ağaçına. Şimdi alakasız bir yerde atıyorum... Annem yaşında birisine uzaktan çalışıyoruz artık deyip ZoomCore dediğinde... Mikrofonunu ayarlayamıyor. Böyle problemler var ama yazılımda böyle problemler yok. O yüzden bütün imkanları kullanabiliyoruz. Bunu varsayarak ideali hybrid. Hatta... Çoğunlukla uzaktan derim. Yani mesela işte...

%5 günden birinde ikisinde ofise gelince bence yeter. Orada ayarlarsın zaten yapılacak planlamaları toplantıları. Sonra zaten iş dağılımı yapıldıktan sonra herkes evinde kendi işini devam ettirebilir.

Ece Güner (09:12)
Oradaki

en büyük kazanç sanırım şu oluyor. Serbest çalışma alanı zamanın oluyor. Tek başına yapacağın ve odaklanman gereken işleri hızlı bir şekilde yapabiliyorsun. Ama birlikte çalıştığında da fayda verecek şeyleri, o hedef belirlemeleri...

Ufuk Erdoğmuş (09:27)
West

of World Worlds işte. Hem bireysel enerjin düşmeden çoğunlukla çalışıyorsun. Hem de böyle ortak bir beyin, işte brainstorm, böyle bir takım ruhu yaratmak istediğinde buluşuyorsun da. İşte o kişisel iletişim de oluyor. Yani hepsini, hani win win win yani. Orada bence hybridde ideal bir senaryo var. Ya bunun alternatifi genelde çok full remote çalışan takımlar şey yapıyorlar. İşte arada böyle kamplar düzenliyorlar, etkinlikler yapıyorlar falan ama o bana şey gibi oluyor yani benim fikrim daha çok böyle bir tatil organize ediyormuş gibi oluyor. orada...

iki gün bir araya gelerek aynı şeyi yakalayamazsın. Bir şeyler yakalarsın hani hiç yoktan iyidir. Ama bana sorarsan ideal optimum düzenli olarak bir araya gelinmesidir yani.

Remote çalışmanın geleceği ne?

Ece Güner (10:08)
Anladım. Peki son olarak şimdi bütün artısı eksisi bakış açısından baktık. Geleceği ne peki remote çalışmanın yani nasıl görüyorsun?

Ufuk Erdoğmuş (10:18)
Ben hibrite evrileceğini çoğu sektörde de yok olacağını düşünüyorum. Yok olacağım. Öyle biraz şey mi yani? Uç düşünüyorum galiba yani trende göre. Çünkü insanlar da şu an çok remote istiyor ya o bitecek. Ben çok eminim bundan yani çoğu insan remote'dan sıkılacak. Ama tabii bu şey yani ben öyle düşünüyorum demek ki herkes öyle düşünür diye bir klasik yansıma var ya hani ben 5 sene remote çalıştım ve ikinci sene falan acayip sıkılmaya başlamıştım bu işten. Hani bir ofis olsun bir sosyal işte etkileşim olsun diye.

Dört gözle bekledim ki dört sene bekledim. Ben kendimi öyle hissettiğim için herkesin buna evrileceğini varsayıyorum. Yanılıyor olabilirim ama insanlar şu anki remote talebinden bence vazgeçecekler. Ama o olana kadar önce şeyin olması gerekiyor. Şirketlerin de bir ortada buluşulması gerekiyor. kere remote'un şirketler şey gibi düşünüyor. İnsanlar ofisten kaçıyor işte iş yapmayacaklar. Böyle varsayılma öyle bir şey değil aslında. İnsanlar trafikten kaçıyor işte o.

Ece Güner (11:02)
Evetlerinde vazgeçmesi gerekiyor.

Ufuk Erdoğmuş (11:14)
enerjisinin emilmesinden kaçıyor, stresten kaçıyor ya da işte ofise geldiğinde böyle ne bileyim rahat değil belki ofis ortamında bunlardan kaçıyor şirketler bunları çözerse ne bileyim bu beş maddeden dördünü çözerse insanları o zaman atıyorum belki trafiği göze alacak ya da işte ne bileyim belki ofisin ciddiyetini göze alacak işte hani şirketler birkaç sorunu çözerse bence yavaş yavaş insanlar zaten tamam ya hani ofis katlanılabilir hale geldi tekrar demeye başlayacak ve ortada buluşacağını düşünüyorum

Ece Güner (11:42)
Peki, çok teşekkür ederim.