Konumlandırmanın her alandaki gücü ve önemi | Basit 09

Konumlandırmanın ürün özelliklerine etkisi

Aslında hepimiz, bir şeyi sevip sevmediğimize veya bir ürünü alıp almayacağımıza karar vermeden önce o şeyi kafamızda bir yerde konumlandırıyoruz. Ürün geliştirme ve pazarlama süreçlerinde de o yüzden “konumlandırma” en başından sonuna kadar aklımızda olmalı.

Çok basit bir örnekte, fiyatı yüksek bir ürünü bir müşteri “pahalı” diyerek almazken, başka bir müşteri “değerli” olarak görüp alabilir. Her pahalı şey değerli değildir ama ürün kendini “üst segment” olarak konumlandırmak için fiyatını yüksek tutmayı tercih edebilir.

Başka bir örnekte, kız çocuklarını hedefleyen bir oyuncak üretmek istiyoruz diyelim. Pembe rengi kullanarak kendimizi konumlandırabiliriz. Tabi ki kızlar genetik bir içgüdüyle pembe rengi seviyor değil ama asırlardır kız çocuklarını hedefleyen tüm ürünler pembe yapıldığı için kız çocukları da artık pembe gördüğü zaman kendine hitap ettiğini anlıyor. Dolayısıyla ürün geliştirmede renk seçimi bile bir konumlandırma tercihi olabilir.

Özetle üründeki konumlandırma hedefimiz zamanla ürünün tüm özelliklerini etkileyeceği için bence her şeyden önce verilmesi gereken, en temel karar olmalı. Bu ürün kime hitap edecek, nasıl bir profil, nasıl bir imajı olacak. Sonra hikayesini yazabilirsiniz.

Ürün geliştirmede konumlandırma

Çok yaygın bir startup tavsiyesi, müşteriye veya kullanıcıya ne istediğini soralım, ürünümüzü ona göre geliştirelim. Bu tavsiye aslında tamamen konumlandırma ile ilgili. Biz ürünün konumlandırma tercihini yaptığımız an hangi müşteri ve kullanıcı tipini hedefleyeceğimizi seçmiş oluyorur. Ve o noktadan sonra o kullanıcının yorumlarına göre ilerlememiz çok akıllıca bir yöntem.

Aynı şekilde bir başka önemli startup tavsiyesi de hızlı pivot etmek. Bu da zaten konumlandırma tercihinizi yeniden yapın demek. Baktınız hedeflediğiniz kitle istediğiniz sonucu veremiyor, veya siz onların istediğini veremiyorsunuz, hemen konumlandırmanızı değiştirin, o zaten arkasından ürünü de sizi de değiştirecektir.

Özetle bana göre ürünün konumlandırma kararını verdikten sonra, her adımda aslında bir pusulamız olmuş olacaktır. Gerisi kendiliğinden gelir.

Bireysel kariyer gelişiminde konumlandırma

“Konumlandırma”yı sadece ürün geliştirme veya pazarlama terimi olarak görmemek gerek. Aslında hepimiz birey olarak kendimizi de bir yere konumlandırıp yaşıyoruz. Kariyer oyununda kendimizi konumlandırıp başvurduğumuz şirketlere kendimizi öyle pazarlıyoruz.

Böyle olunca, ürün geliştirme ve pazarlamada konumlandırma ne kadar önemli ve etkiliyse, bireysel hayatımızda ve kariyerimizde de o kadar önemli olabilir.

Bir iş başvurusu için girdiğimiz mülakatta “Ben yeni mezunum, tecrübem yok, bana herşeyi öğretmeniz gerekir” diyebiliriz.
Veya aynı cümleyi “Ben yeni mezunum, öğrenecek çok şeyim var ama çalışkanım, altyapım da iyi, gerekirse kendim de öğrenebilirim” şeklinde kurabilir, kendimizi konumlandırdığımız yer ile karşı tarafın kararını etkileyebiliriz.

Girişimciler için ekip oluştururken konumlandırma

“Konumlandırma”, ürün geliştirmede, pazarlamada ve hatta bireysel olarak kariyerimizde çok önemli dedik. Aynısı yeni ekip kuracak girişimciler için de geçerli.

“Your team is your product.” diye çok sevdiğim bir söz var. Ekibimizi kendi ürünümüz olarak görürsek de tıpkı ürün geliştirmenin ilk adımı gibi, ekip kültürü için bir “konumlandırma” tercihi yaparak başlayabiliriz.

Tabi bu iş sırf lafla olmuyor. “Biz bir aileyiz” veya “biz şeffaf bir şirketiz” gibi söylemleri çoğu küçük ekipte duyarız. Ama buna uygun eylemler yoksa söylem iyice itici hale gelip ters tepebiliyor.

Çünkü şirket kültürü lafla olmuyor. Özellikle girişimcinin ve çekirdek ekibin karakteriyle ve yaptıklarıyla kendiliğinden şekilleniyor. O yüzden ilk yıllarda ekibe katılacak herkesi tek tek dikkatle seçmeli. Hatta bence çekirdek kadroyu oluştururken yetkinlikten önce, “konumlandırma” planımıza uygun karakterdeki kişileri bulmaya çalışmalı. Sonra zaten çekirdek neyse, ağaç da büyüdüğünde o meyveyi verecektir.