Yapılan iş, maaşı etkiler
Çalışan bakış açısıyla, maaş artış dönemi yaklaştığında temel soru, “ben ne kadar maaş hak ediyorum?”dur.
Ama şirket bakış açısıyla soru “bu kişi şirkete ne katıyor?” şeklinde olur.
Yani şirketler, çalışanların her şeyden bağımsız ne kadar hak ettiğine değil, tamamen bulunduğu ortam içindeki katkısına göre değer biçer. Burada ana unsur şirkete veya ekibine kattığı veya katacağıdır.
Usain Bolt dünyanın en hızlı koşucusu. Ama Bolt, futbola başlamaya karar verdikten sonra Borussia Dortmund dahil birçok kulübün seçmelerinden eli boş döndü. Çünkü futbolda hiçbir kıymeti yoktu.
Bir kişi dünyanın en zeki insanı olsa; eğer tembelse çalıştığı kuruma hiçbir faydası olmaz.
Dünyanın en tecrübeli çalışanı da, eğer tavrıyla ekibe zarar veriyorsa yine bir hayrı yoktur.
Şirketler de, maaş ve kıdem değerlendirmesi yaparken böyle bakar. Öncelikle çalışanın şirkete ne kattığına, ekip içinde nasıl olduğuna ve çıkan sonuca bakar. En kıymetli çalışan, doğru yerde, doğru işi, doğru tavırla yapan kişidir.
Şirketin gücü, maaşı etkiler
Maaş artış dönemindeki en önemli faktörlerden biri de şirketin ekonomik gücüdür. Bunun onlarca alt maddesi olabilir ama çok kısa bir özetle; şirketin ne kadar parası olduğu, veya gelecekte ne kadar parası olacağına emin olduğu, ekibe yapacağı yatırımla doğrudan orantılıdır.
Aynı sektördeki 2 şirketin birisi çok kazanıyor, diğeri az kazanıyorsa, ne olursa olsun az kazanan şirket ortalamada kesinlikle daha az maaş verecektir.
Ama, diyelim bugün küçük bir şirkettesiniz... Şirket büyüdüğü zaman maaşınız da büyük ihtimalle aynı oranda büyüyecektir. O zaman da büyümüş bir şirketin kıdemli elemanlarından olmak size bazı kırmızı çizgileri aşma hakkı, kritik kararlarda daha fazla söz hakkı ve bence en önemlisi, uzun vadede çok daha fazla tatmin verebilir.
Burada kendinize “aradaki maaş farkı benim için ne kadar önemli” veya “benim önceliklerimde maaş hangi sırada?” diye sorarsanız, sizin için doğru olan tercihi bulabilirsiniz.
Zamanlama, maaşı etkiler
Çoğu şirket yılbaşında maaş zammı yaptığı için, Ocak maaş zammından memnun olmayanlar dalga dalga iş değiştirir. Bunu bilen bazı şirketler mesela Aralık’ta ilan vermez, Ocak ayını bekler ve Ocak ayında daha çok iş ilanı verilir.
Çalışanın bıraktığı şirket de boşalan pozisyonu doldurmak için bir ilan verir.
Dolayısıyla maaşından memnun olmayan 1 kişi, 2 iş ilanı doğurmuş olur.
Normalde iş ilanının çok olması istihdam artıyor veya şirketler büyüyor hissi verebilir. Ama aslında belli dönemlerde, ne kadar mutsuz çalışan olduğunu da gösteriyor.
Bu kadar çok iş arayan olunca maaşların ortalaması da yükselmiyor.
Ama tam tersine, iş arayanların az olduğu bir dönemde, tam da sizi arayan bir şirkete denk gelirseniz, şirket 3ün 5in hesabını yapmayacaktır. Yani sırf doğru dönemde denk geldiğiniz için daha yüksek bir maaşla işe girebilirsiniz.
Özetle, zamanlama, maaşınızı etkileyen en önemli faktörlerden biri olabilir.
Kültür, maaşı etkiler
Ülkenin kültürü de maaşlarımızı birçok şekilde etkiler.
Mesela, Türkiye gibi “günü kurtarma” odaklı kültürlerde alım gücü azaldığı zaman, şirketler ve bireyler bir şey satın alırken artık kaliteliyi değil ucuzu almaya başlıyor.
Rekabet etmek için fiyatlar düşüyor ve kârlar azalıyor.
Kârı azalan şirketler bir noktadan sonra maaşları da masraf olarak görüyor ve çalışanların maaşları azalıyor.
Maaşından memnun olmayan çalışanlar da işi bırakıyor.
Şirket yeni birini bulmak ve eğitmek için zaman ve kaynak harcarken, işi bırakan kişi de yeni iş bulmak ve yeni işine ısınmak için zaman ve enerji harcıyor.
Bu durum ülke çapında olunca da inanılmaz bir kaynak israfına dönüşüyor.
İsraf, verimi düşürüyor, verim düştükçe de sırayla kalite, fiyatlar ve karlar daha da düşüyor.
Koca bir sektör bu girdaba kapılıp, içindeki herkesi dibe çekiyor.
Bu döngü kültürümüzün bir sonucu olduğu için bunu tersine çevirmek de hepimizin görevi. Bana göre bu konuda atmamız gereken ilk adım da ne olursa olsun artık ucuz olanı değil, kaliteli olanı ödüllendirmeye başlamak. Bu önce üreticilere, oradan maaşlara, sonunda da yine hepimize kazandıracaktır diye düşünüyorum.
Yazar Oyuna Devam